26 Aralık 2024 04:30

‘Tarihin Belleği’nden direnişlerin onurlu ve şen çocukları…

M. Ender Öndeş, Yeni Yaşam gazetesindeki köşesinde toplumsal mücadeleler tarihinin bilinen hareketlerinin bilinmeyen kahramanlarını anlattığı yazılarından bir seçkiyi kitaplaştırmış.

Stjepan Filipovic

Paylaş

Ceren SÖZERİ

“Dünyanın her yerinde sömürgecilerin iki önemli derdi vardır: Çakıl taşı ve bayrak! Birini kimseciklere vermek istemezler; onca katliam yaparak kazanmışlardır çünkü. Diğerini ise hep en yükseklerde tutmayı severler, şöyle dalgalansın bir güzel ki, herkes patronun kim olduğunu anlasın!”

Alternatif tarih anlatısı, gölgede kalanların öyküleri, bir dönem gazetelerde kendine sıkça yer bulurdu, devamına merak uyandırmak için özellikle genç okuyucunun ağzına bir parmak bal çalınırdı. Şimdilerde çok az rastlanıyor, hatta bunu istikrarlı biçimde sürdüren bir-iki kişi var denebilir. Bunlardan biri M. Ender Öndeş, namı diğer Arif Mostarlı. Her pazar Yeni Yaşam gazetesindeki köşesinde toplumsal mücadeleler tarihinin bilinen hareketlerinin bilinmeyen kahramanlarını anlattığı yazılarından bir seçkiyi Tarihin Belleği adıyla kitaplaştırmış. Öndeş, “Tarihin şen çocukları’na saygı ve minnetle diye başlayıp bizi bir dünya turuna çıkarıyor. Ama öyle “destinasyonlu”, “erken rezervasyonlu” bir tur değil bu, gayet başı dik, kimi zaman elinde silahla kiminde bir çekiçle dünyayı değiştiren, Venezuela Ulusal Kurtuluş Ordusu Gerillası Carlos Argeniz Martinez’le Vietnam’daki idam mahkûmu Nyungen Van Troi’yi buluşturan, Fiorentina’da yeşil sahalarda başlayıp Alp dağlarında vuruşarak biten seyahatler söz konusu olan.

Sömürgeciliğin tarihi ve ona kafa tutan antiemperyalist mücadele bugünün popüler konuları arasında değil. Hatta ‘sömürge olsaydık bugün daha mı iyi olurduk” gibi lakırdılar duydu bu kulaklar. Oysa bugünün gelişmişliği ile övülen Küresel Kuzey ülkelerinin her birinin refahının altında işkence edilerek, onuru ezilerek çalıştırılan insanların emeği; özgürlük için verilen mücadelenin kanlı tarihi var. Her ne kadar sonradan sağa yanlayıp kafaları karıştırmış olsa da Mario Vargas Llosa’yı okumadan Kongo’da, Amazonlarda yaşananları bilmeden, Belçika, İspanya ya da İngiltere’nin demokrasisini övmek, Camus’nün Yabancı’sını anmadan, Cezayir’de yaptıklarını bilmeden Fransa’ya öykünmek zor(du). Neoliberalizm dediğimiz emperyalizmin bu ileri boyutu, romanıyla, sanatıyla arzu ettiği tarihsel kopuşu kısmen de olsa başardı. Bugün otokrat ya da buna eğilimli liderlerin yol verdiği insan hakları ihlallerini konuşuyoruz ancak onları besleyen emperyalist ağla bağlantısını kuramıyoruz. Öyle bir kopukluk ki bu, çok uç bir örnek olsa da, Gazze’deki soykırım vesilesiyle Leyla Halid’in gerilla kıyafetli, silahlı fotoğrafına şaşırmaya kadar varabiliyor…

Tarihin Belleği, bize yalnızca gölgede kalmışların öykülerini anlatmıyor, özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesinin karşısındaki esas failleri gösteriyor. Emperyalist güçlere ve onun kuklalarına yaslanan “küçük farelerin” akıbetini hatırlatıyor. Bağırarak değil ama, öfkesinde demlenmiş Mostarlı bir Galeano, kesik damarları Latin Amerika’nın ötesini de katarak örmeye devam ediyor. Girişteki alıntı Yeni Zelanda için yazılmış ama bugünkü Suriye haritasını da berraklaştırıyor. Filistin’i, Lübnan’ı, Suriye’yi, Küba’yı, ABD’de halen süren siyahilerin mücadelesini, Fransa’da banliyölerden yükselen öfkeyi anlamak için doğru köprüleri kuran öyküler bunlar. Lumumba’nın son mektubuna referansla, anlatılan: “Brüksel, Paris, Washington veya Birleşmiş Milletler’in öğrettiği tarih değil; bizim sömürgecilik ve kuklalarından kurtulmuş, özgürleşmiş ülkelerimizde öğretilecek tarih.”

 

*M.Ender Öndeş, Tarihin Belleği: Arif Mostarlı Yazıları, Luvi Yayınları, 2024

ÖNCEKİ HABER

Çin’in devrim öncesi ve devrim yıllarının romanı: ‘Yaşamak’

SONRAKİ HABER

Atalay: Bir daha Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na katılmayacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa