Narin Güran cinayeti davasının ikinci duruşması başladı: "Bir şeyler gizliyorsunuz"
Narin Güran cinayetinde sanıkların ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşmada savcı mütalaasını sundu. Duruşma yarın 09.00'da devam edecek.
Fotoğraf: MA
Diyarbakır'da öldürülen 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin haklarında 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan tutuklu sanıklar annesi Yüksel, ağabeyi Enes ve amcası Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar, bugün ikinci duruşma için yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde adliyeye getirildi.
Savcı, her 4 sanığın da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Bugün 14 saat süren duruşma yarın sabah 09.00'da devam edecek.
Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos günü kaybolmasının ardından, 19 gün sonra 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi’nde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında açılan davanın ikinci duruşması bugün başladı.
İkinci duruşma için alınan ek kararda, sanık avukatlarının celse arasındaki talepleri doğrultusunda 1'i tutuklu 3 kişinin tanık sıfatıyla dinlenilmesine karar verildi.
Mahkeme tarafından verilen kararda, amca Erhan Güran ve çoban A.A'nın (33) duruşmaya zorla getirilmesi, amca Salim Güran'ın işçisi tutuklu 15 yaşındaki R.A'nın ise cezaevinden celbi için karar verildi. Mahkeme dosyasına giren görüntülerde, amca Erhan Güran ile evinde yapılan toplantıda sorular sorup, daha sonra gönderdikleri çoban A.A'nın görüntüleri ortaya çıkmıştı. Amca Salim Güran'ın işçisi R.A. ise ilk duruşmada 'Tanıklık yapmak istemiyorum' deyince, salondan çıkarılmıştı.
Mezopotamya Ajansının aktardığı bilgilere göre duruşma öncesi adliye çevresi ablukaya alındı. Tarafların avukatları duruşmada hazır bulundu. Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, Diyarbakır Barosu avukatları, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatlarının yanı sıra çok sayıda siyasetçi, çocuk ve kadın örgütü temsilcisi de duruşmaya katıldı.
Duruşma, kimlik tespitinin ardından tanıkların dinlenilmesiyle başladı.
ÇELİŞKİLER GİDERİLMEDİ
Duruşmada Salim Güran’ın yanında çalışan ve daha önce tanıklık yapmayı istemeyen tutuklu R.A.’nın beyanları alındı. R.A., pedagog eşliğinde Ses ve Görüntülü Bileşim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. R.A., olay günü mahalleye saat kaçta gittiğini hatırlamadığını söyledi.
Mahalleden dönüşte tarlaya gittiklerini ve Salim Güran’ın saat 15.00 gibi yanına geldiğini söyleyen R.A., Salim Güran’ın bir buçuk saat kadar yanında durduğunu, sonrasında gittiğini kaydetti. Saat 18.30 gibi Salim Güran ile birlikte yemek yediklerini ve sonrasında birinin Salim Güran’ı aradığını ve Narin’i kastederek “Kız kayboldu” dediğini aktaran R.A., baba ile Salim Güran’ın birlikte gittiğini söyledi.
Duruşmada, Salim Güran ile R.A.’nın 18.38 gibi yaptığı telefon görüşmesi dinletildi. R.A., fıskiyenin düştüğüne dair konuşma yaptıklarını iddia etti. Hakim, dosyada jandarmanın tuttuğu tutanağa işaret ederek, R.A.’nın Salim Güran’a küfür ederek ve ağlayarak “Salim’in ayakları ıslaktı yanımıza geldiğinde” dediğini, yine R.A.'nın Güran’a dönerek “Senin yüzünden başımız belaya girdi” şeklindeki beyanlarda bulunduğu kaydedildi.
R.A., tutanakta yer alan ifadelerini reddederek, böyle bir şey demediği iddiasında bulundu. R.A., "Bir tane savcı ve komutan geldi benle konuşmadı. Salim Güran yanıma geldiğinde ayakları normaldi, dikkatimi çekmedi” dedi.
R.A.'ya, "15.52’de seninle Salim Güran’la telefon görüşmeniz var. Sen yan yana olduğunuzu belirtiyorsun ya, yan yanaysanız seni neden telefonla aradı” diye soruldu. R.A., sorunun ikinci kez sorulması üzerine “Hatırlamıyorum” yanıtı verdi.
R.A., savcının “17.26 ve 18.27'de iki görüşme gerçekleşiyor. Çelişkiyi gider” sözlerine ise, “Tahminime göre söylüyorum, saate bakmamışım” yanıtını verdi.
'HATIRLAMIYORUM' YANITLARI
Avukat Nahit Eren, R.A.’ya bazı sorular yöneltti. Eren, R.A.'ya, ifadesine dair kendisine öncesinden kimsenin telkinde bulunulup bulunmadığını sordu. R.A., telkinde bulunan kimsenin olmadığını söyledi.
Eren, “Baban tarlaya işçileri bırakıp döndükten sonra, o gün tarlada baban ve Salim dışında kimseyi gördün mü” diye sordu. R.A., "Her sabah hindilerini, kuzularını getirenler vardı. Olay günü gelip gelmediklerini hatırlamıyorum" dedi. R.A., “Bir defa daha köye indiğini belirttin. Vaktini hatırlıyor musun?” ve “Saat kaç sularındaydı?” sorularına "Hatırlamıyorum" yanıtı verdi.
“Baban aşağıdaki tarlaya gittikten ne kadar süre sonra yanına geldi?" diye sorulan R.A., "18.00 civarıydı. Saate hiç bakmıyorum. Yarım saat kadar sonra. Tarlanın suyu bitmişti. Tarlaya gitti geldi” diye kaydetti. R.A., “Salim Güran yanına geldiğinde, üzerinde ne vardı” sorusunu ise, “Hatırlamıyorum ama tarla kıyafeti değildi. Babam gittikten 15-20 dakika sonra o da gitti, üstünü değiştirdi, geldi. Bu sefer tarla kıyafeti giymişti” şeklinde yanıtladı.
Müşteki avukatlardan Aydın Özdemir, “Saat 16.00 ve 18.00 arasında Salim Güran yanınızda mıydı, yanınızdan hiç ayrıldı mı?” diye sordu. R.A., "Yanımızdaydı” dedi.
R.A., diğer sorulan birçok soruyu ise “Hatırlamıyorum” sözleriyle yanıtsız bıraktı.
"TOKAT ATIP SIRTIMA VURDULAR"
Duruşmayı izleyen gazetecilerden Medine Mamedoğlu'nun akatardıklarına göre, ikinci tanık çoban A.A.'nın dinlenilmesine geçildi. A.A.'ya ifadesinden önce Güran ailesinin toplantı görüntüleri izletildi. Çoban olan A.A.'ya Güran ailesinin yaptığı toplantıya neden katıldığı soruldu. A.A., “Ben akşamı eve geldiğimde yanlarına çağırıp, ‘Sen çöldesin, hayvanların yanındasın. Bir şey görmedin mi?’ diye sordular” dedi.
Mahkeme başkanı, “Görüntü de seni arkaya götürüyorlar. Bir şey yaptılar mı?” sorusuna, “Evet arkaya götürüp bir tokat atıp sırtıma vurdular” yanıtını veren A.A, kısa süreli bir fenalık yaşadı.
Ardından yeniden konuşmaya devam eden A.A., “Kimse beni tehdit etmedi. Ben bir şey bilmiyorum. Beni neden çağırdıklarını da bilmiyorum. Beni yönlendiren kimse olmadı" dedi.
Olayın yaşandığı saatlerde hayvanların yanında olduğunu söyleyen A.A., hiçbir şey görmediğini öne sürdü. A.A., mahkeme başkanının “Nevzat ve Salim’in arası nasıldı” sorusuna “Kardeş gibiydiler” yanıtı verdi. “Narin’le ilgili bir şey konuştun mu, gördün mü? Neden seni oraya çağırdılar?” sorusunu ise, "bilmiyorum" şeklinde yanıtladı.
Savcı, bir televizyon programında “Önce beni çağırdılar, korktum, beni de döverler” sözlerini hatırlatarak, "Neden bu cümleyi kurdun? Başka kişileri de bu şekilde sorguya aldılar mı? Beni de döverler ne demek açıkla” diye sordu. A.A., “Öyle bir şey dediğimi hatırlamıyorum” dedi.
BENZER YANITLAR
Savcı, “Seni o kadar sorguluyorlar, sonra Erhan’ı da getiriyorlar. Senden bilgi mi almaya çalışıyorlar ya da duyduklarını bilip bilmediğini mi soruyorlar?” diye sordu. A.A., “Bana tokat attılar. Sayın savcı ne bileyim ben. ‘Sen hayvanların yanındasın, mutlaka denk gelirsen’ diyorlar. Ama ben bilmiyorum" diye kaydetti. A.A.,'ya “Video da ‘Neden Enes’i söylemediniz’ diyorsun” sözleri soruldu. A.A., "Erhan karşımda konuşuyor ama neyden bahsettiklerini anlamıyorum. Benim diyeceğim, bir şey duymadım, görmedim” ifadelerini kullandı.
Hem savcı hem de müşteki avukatlar tarafından neden şiddete uğradığı sorulan A.A, "Neden vurdular bana bilmiyorum” dedi. Enes Güran, “Benim ismimi kim kullanmış, kim olduğunu merak ediyorum. Hakkımda ne konuşmuşlar, ne demişler bilmiyorum” diyerek, A.A'nın ne bilip bilmediğini sordu. A.A., “Ben bilmiyorum” dedi.
Duruşmada Narin’in amcası Erhan Güran tanık olarak dinleniyor.
ERHAN GÜRAN'IN İDDİALARI
Narin Güran'ın amcası Erhan Güran dinlendi. Mahkeme başkanı, Güran'a salonda izletilen video ve çobanın neden darbedildiğini sordu. Güran, "Biz çocuğu kaybolmuş bir aileydik. Saat 7’de kaybolmuştu. Saat 6’dan sonra biri ‘Çocuğu görmüşüm’ dedi. Ben de baktım bu çoban 6 buçuktan sonra köyün içine doğru geliyor. ‘Ahmet gelir misin’ dedim. Geldi. ‘Kızımız kayıp, sen bir şey gördün mü, bir bilgin var mı?' diye sordum. ‘Ben hiçbir şey görmedim’ dedi. Kaçtı, çok panik hareketlerde bulundu. Ben de peşinden koştum, evinin kapısından değil, avlusundan atladı. Jandarmaya söyledim, şüpheli hareketler yapıyor diye. Ondan sonra yemek yerken, ‘Ahmet’i çağırın, gidin getirin’ dedim. Şüphelenmeye başladık. ‘Ahmet o saate köyün içine giriyorsun. Narin’i gördün mü görmedin’ diyorum. ‘Görmedim’ diyor. Şüphelendiğimiz için böyle yaptık. Ondan sonra gördüğünü söylediği için Kaya’lara da gittik, Şeyma Kaya’yla konuştuk” iddialarında bulundu.
"AKLIMA GELMEDİ"
Mahkeme başkanı, “Geçen duruşma ‘Bir sorgulama yaptınız mı?’ diye sorduk, neden söylemediniz? ‘Çobandan şüphelendik onu sorguladık’ diye neden söylemediniz” diye sordu. Güran, “Aklıma gelmedi” dedi. Mahkeme başkanı, “Bırak Allah aşkına. Gözünün içine bakarak, bunları sordum. Söyleseydin şu an bu tartışma olmazdı” tepkisinde bulundu. Güran, mahkeme başkanının “Çobanı arkaya götürüp, şiddet uyguladınız mı?” sorusuna, “Çobana elim bile değmedi. Birkaç tokat atmışlar ama bilmiyorum” dedi.
MAHKEME BAŞKANI: BİR ŞEYLER GİZLİYORSUNUZ
Mahkeme başkanı, Güran’a “Bir şeyler gizliyorsunuz. Senaryo kurulduğundan şüpheleniliyor” dedi. Güran, “Ailenin üzerine senaryo çiziliyor. Biz de senaryo yok” iddiasında bulundu.
BABA GÜRAN KONUŞTU
Tanıkların ardından söz alan Narin’in babası Arif Güran, "Eklemek istediğiniz, araştırılmasını istediğiniz bir şey var mı” sorusuna “Kızımı 18.00-19.00 arası köyün içine koydular. Bu adam (A.A.) köyün içine girdiği zaman kimi gördü? O köyde 300 kişi var. Kimseyi görmedi mi? Ama o saatte maalesef biz görmedik. ‘Havaalanı kamerası bozukmuş’ dediler. Bütün tesadüflerin hepsi benim kızıma mı denk gelmiş?" ifadelerini kullandı.
Duruşmada, sanıklara söylemek istedikleri bir şeyin olup olmadığı soruldu.
Nevzat Bahtiyar, "Söyleyecek bir şeyim yok, araştırılmasını istediğim bir şey yok” dedi. Bahtiyar, sorulan sorulara "Bilmiyorum" ve “Hatırlamıyorum” yanıtlarını verdi. Avukatlar, Bahtiyar’a, ifadelerindeki çelişkileri sordu. Ancak Bahtiyar çelişkileri gideren yanıtlar vermekten kaçşındı. Bahtiyar, gizlediği bir şeyin olmadığını ileri sürdü.
Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demirel, "Narin’in raporunda bacak bölgesinde, iç çamaşırında PSA örneği bulundu. Yani sperm öncesi bir bulgu bulundu” ifadelerini kullandı. Bahtiyar, "Kesinlikle aklından geçen şey gibi bir şey yok” karşılığı verdi.
"GÖRÜNTÜLERİ DEĞİŞTİRDİ"
Sanık avukatları Bahtiyar’a, adım sayar uygulaması kullanıp kullanmadığını sordu. Bahtiyar, hatırlamadığını söyledi.
Ardından Salim Güran’a söz hakkı verildi. Dara Karakolu’nda bulunan görüntü kayıtlarını istediğini söyleyen Güran’a mahkeme başkanı, "Askeri üst olan bölgeye ben bile giremezken, birinin gidip kamera kayıtlarını değiştirdiğini mi düşünüyorsunuz?" diye sordu. Güran, “Olabilir” yanıtını vererek, kayıtların ortaya çıkarılmasını istedi.
Sonrasında söz alan Yüksel Güran, araştırılmasını istediği bir şeyin olmadığını belirterek, "Sadece Narin’in katilinin bulunmasını istiyorum” dedi. Enes Güran da söyleyecek bir şeyi olmadığını söyledi.
Ardından her 3 sanığa da avukatlar tarafından kimi sorular soruldu. Sanıklar bu sorulara, daha çok “Yok”, “Bilmiyorum”, “Kabul etmiyorum”, “Hatırlamıyorum” yanıtlarını verdi. Mahkeme başkanı daha sonra sanıklara savunma için söz hakkı vereceğini söyledi.
SANIK AVUKATLARI BİLİRKİŞİ RAPORUNUN REDDİNİ TALEP ETTİ
Ardından tevsi tahkikat taleplerinin olup olmadığı soruldu. Sanık avukatları, bilirkişilerin hazırladığı rapora güvenmediklerini ve tarafsızlığı ihlal ettiğini iddia ederek, bilirkişilerin hazırladığı raporun reddini talep etti. Öte yandan avukatlar, kamera görüntülerinin iyileştirilmesi talebinde de bulundu.
İddiama makamı da, mütalaasını tekrarladığını söyleyerek, aradan sonra özetleyeceklerini kaydetti. Daha sonra duruşmaya 15.30'a kadar ara verildi.
4 SANIK İÇİN MÜEBBET HAPİS CEZASI TALEP EDİLDİ
Savcı, her 4 sanığın da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Ardından mütalaaya karşı savunma yapıldı.
İlk olarak konuşan Narin’in babası Arif Güran, olay günü Batman’da olduğunu söyleyerek, akşamüstü gittiği komşu mahallede, komşusunun kendisini arayarak, Narin’in kayıp olduğunu söylediğini belirtti. Narin’in kendisi ve eşi Yüksel Güran için farklı ve önemli olduğunu anlatan Güran, “Bir anneyi evladıyla sınıyorlar. Hem evladını aldılar, hem evladıyla sınıyorlar. Eşim beni aradı, ‘Yemeğe gelecek misin?’ dedi. Yetişemeyeceğimi söyledim. Sesi bana tedirgin geliyordu” dedi.
Köye vardığında kalabalığı gördüğünü ve fenalık geçirdiğini anlatan Güran, “Bu kalabalık hepsi buradaysa kızımın başına bir şey geldi diye düşündüm. Aramalara katıldım. ‘Herkes aramalara katılsın’ dedim. Köyde köpekler vardı. ‘Bu köpekler kızıma saldırmış, Mısır tarlasına girmiş’ diye düşündüm. Ben kimseyi savunmuyorum. Kızım için canımı veririm” diye konuştu.
Duruşma Arif Güran’ın ifadeleriyle sürüyor.
GERGİNLİK NEDENİYLE DURUŞMAYA ARA VERİLDİ
Arif Güran, “Bu ne acımasızlıktır. İddianamede kızımı kim katletmiş belli değil. Ben adalet istiyorum. Buradakiler benim canımdır, ruhumdur. Birileri koltuğundan olmasın diye, bir aileyi yok ediyorlar burada. Sizin vicdanınız nerede? Kimse Narin için bir şey yapmamış. Kızım için bir şeyler yapan sadece devlettir. Devlet benim kızımı bulmuş, mezarını yapmış” dedi.
Arif Güran'ın konuşması sırasında ağlaması üzerine sanık Enes Güran sinir krizi geçirdi. Sanık yakınları arasında yaşanan sözlü gerginlik ardından mahkeme duruşmaya ara verdi. Duruşma salonu boşaltılıyor.
SANIK YAKINLARI HAKKINDA KARAR
Aranın ardından duruşmaya devam edildi. Sanık yakınları duruşmaya alınmazken, mahkeme başkanı bundan sonraki süreçte sanık yakınlarını duruşmalara almayacağını aktardı.
Sanık avukatları sadece bir kişinin sorun çıkardığını, diğer aile üyelerinin sorun çıkarmadığını belirterek, sanık yakınlarının duruşmaya alınmamasına itiraz etti. Avukatlar, aile üyelerinin alınmaması durumunda mahkemenin kapalı devam etmesi talebinde bulundu. Mahkeme talebi reddetti.
Duruşma, savunmalarla devam etti. Duruşmada, Arif Güran’ın avukatı Berat Kocakaya savunma yapıyor.
ARİF GÜRAN’IN AVUKATI: MADDİ GERÇEĞE ULAŞILMALI
Müvekkili Arif Güran’ın adalet için duruşma salonunda olduğunu dile getiren avukatı Kocakaya, “Arif Güran kızının ölümüne dahil olan herkesin cezalandırılmasını istiyor. Ama bu 4’ü ceza alsın değil, istenen bu değil. Bu adalette değil. Narin Güran’ın kim katletti? Bu olayın arkasında ne var? Bu olay nasıl gerçekleşti? Buradaki sanıkları bu olayın failleri mi, bunu öğrenmemiz lazım adaletin tecelli etmesi lazım” dedi.
Güran ailesinin cinayetle ilgisi olmadığını öne süren Kocakaya, “Bir annenin kendi çocuğuna kıyması, bir ağabeyin kardeşine kıyması, bir amcanın yeğenine kıyması gibi şeyler olacak, Arif Güran’da sessiz kalacak… Adam, ‘Benim kızım katledildi’ diyor ama yine de ‘Arif sen içindesin’ deniyor. Sosyal medyada, ağlayan görüntülerine, ‘Arif yine manipüle ediyor’ deniyor. ‘Narin senin kızın değil, benim kızım, ben senden daha çok üzüldüm’ deniyor. Bu nasıl dene bilinir? İnternette, ‘Karar belli’ dendi. Bizler eğer burada yargılama yapıyorsak, herkesin bu yargılamaya saygı duyması gerekiyor. Biz hukukçular peşin yargı veremeyiz. Arif Güran acılı bir baba. Adalet arayışını çok görmeyin. Bu dosya öyle yabana atılır bir dosya değil” ifadelerini kullandı.
Ardından söz alan Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, mütalaayla ilgili kimi tespitlere değindi. Müşterek faillikle ilgili sanıkların ortak hâkimiyet kurduğu noktasındaki tespitin çok yerinde olduğunu ifade eden Güleç, ulusal kriminalin raporuna da dikkat çekti. Raporda yer alan ev civarındaki hareketliliğe işaret eden Güleç, 4 sanık hakkında mütalaada
cezalandırma talep edildiğini hatırlatarak, talebe iştirak ettiklerini belirtti. Güleç, “Hepimizin temel amacı Narin’in katillerinin bulunmasıdır. Katillerin bulunması için mücadele ederken, aslında Arif Güran’la aynı noktada gidiyoruz. Cinayet aydınlatıldığında, gerçek, hakikat ortaya çıktığında eminin Arif Bey’inde bizim de kamuoyunun da vicdanını rahatlayacaktır” şeklinde konuştu. Güleç, yazılı sundukları savunmayı da tekrar ettiklerini sözüne ekledi.
ARKAŞ: KOLLUK DELİLLERİN YOK OLMASINA SEBEP OLMUŞTUR
Duruşma Diyarbakır Barosu avukatlarından Metin Arkaş’ın savunmasıyla sürdü. Çocuğa karşı işlenmiş suçların, topluma karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyleyen Arkaş, “Narin kendi ailesi içerisinde kaybedildiği için bütün toplum hatırası içinde birleşti. Bugün Sıla bebeğin faillerinin de yargılaması yapıldı. En temel hak olan yaşam hakkı ihlalinin ihlal edildiği bir dönemden geçmekteyiz. Çocukların yaşam hakkını korumak bireylerin ve devletlerin en temel görevidir. Kayıp çocuk vakalarının önlenmesi ve aydınlatılması devletin görevidir. Ama bu vaka ve diğer vakalarda da gözlemlediğimiz kolluğun ve devlet kurumlarının işleyişinin iyi olmadığıdır” ifadelerini kullandı.
“Narin gibi kaybedilen diğer çocuklar için aynı sorumlulukla yaklaşmamız gerekmektedir” diyen Arkaş, “2016’dan beri Türkiye’de kaç çocuğun kaybolduğuna dair bir veri yoktur. Narin’in katledilmesindeki süreçlerde Türkiye’de kayıp çocuklarla ilgili yapısal sorunların bulunduğu görülmektedir. Devletin faillerin tespitini yapması ve yargılaması, yükümlülüğünün devamıdır” diye belirtti.
Narin’in katledilmesine dair arama faaliyetleri sürdüğü süreçte aileden şüphenilmemesinin delillerin karartılmasına neden olduğuna dikkat çeken Arkaş, “Delillerin zamanında toplanması halinde muhtemel diğer sanıklar da tespit edilecekti ve cinayet saiki tam olarak ortaya konulabilenecekti. 19 günlük süreç içinde kolluk kuvvetleri delillerin yok olmasına ve ihmallere neden olmuştur” diyerek, mütalaaya iştirak ettiğini belirtti.
‘ENES GÜRAN OLAYDAN UZAK TUTULMAYA ÇALIŞILDI’
Diyarbakır Barosu avukatlarından Aydın Özdemir, dosyanın geneline bakıldığında, soruşturmanın belli bir aşamadan sonra, üst bir aklın soruşturmayı yönlendirdiğinin açık olduğunu kaydetti. Özdemir, “Belli bir aşamadan sonra sanıkların tanıkların konuşmalarını silmesi, ‘hatırlamıyorum, bilmiyorum’ gibi ortak beyanlarda bulunması… Biz burada organize bir şekilde bu soruşturmanın yönlendirildiğini düşünüyoruz. Enes toplamda 8 ayrı beyanda bulunmuş. Enes Güran saatlerle ilgili çok bariz çelişkiye düşmüştür. Neden bir anda beyanlarını değiştirdi? Bize göre bu değişiklik basit bir yanılgıdan ibaret değil” diyerek, çelişkileri açıkladı.
Enes Güran’la ilgili bir diğer hususun gözündeki morluk, vücudundaki izler olduğunu dile getiren Özdemir, bu durumla ilgili de ifadelerinde çelişkiler olduğunu hatırlattı. Özellikle Enes Güran’ın bu olaydan uzaklaştırılmaya çalışıldığına dikkat çeken Özdemir, Enes’in uyduğunu söyleyen Hediye Güran’ın tanıklığına güvenmediklerini ve “kurgulanmış” bir ifade olduğunu söyledi. Enes Güran’ın en baştan en sona girdiği çelişkili cümleleri hatırlatan Özdemir, bahsi geçen aile toplantısında ismi en çok geçenin Enes Güran olduğuna da dikkat çekti. Özdemir, “Tüm bu nedenle Enes Güran’ın bu cinayette müşterek fail olduğunu düşünüyoruz” dedi.
‘NEVZAT’IN EN UFAK BİR PİŞMANLIĞI YOKTUR’
Özdemir, Bahtiyar’a ilişkin ise şu ifadeleri kullandı: “Nevzat Bahtiyar, ‘Salim tarafından tehdit edildim ve cesedi götürdüm’ diyor. Nevzat bu işin içinde olmasa, yolun yarısında vicdanına yenik düşerdi. Eylemini sonuna kadar gerçekleştiriyor. Nevzat bu eylemde mağdur mudur, masum mudur? Kamuoyunda mağdurmuş gibi bir algı var. Nevzat bu olayın masumu değil, iştirak halinde hareket eden kişidir. Nevzat ne pişmanlık duymuştur ne de itirafçıdır. Nevzat kaçış yolu bulamadığı için beyanda bulunmak zorunda kalmıştır. Bize göre Nevzat’ın en ufak bir pişmanlığı yoktur. Nevzat bütün gerçekleri anlattığını düşünmüyoruz.”
Bütün sanıkların eylemi birlikte gerçekleştirdiği kanaatinde olduklarını belirten Özdemir, bu nedenle hepsinin cezalandırılmasını talebinde bulundu.
Sonrasında söz alan Diyarbakır Barosu avukatlarından Erdem Kaya, dosyadaki en önemli delilin Salim Güran'ın arabasında bulunan DNA örneği olduğunu söyledi. Narin'e ait DNA örneğinin bile Salim Güran’ın ceza almasına yeterli bir delil olduğuna dikkat çeken Kaya, sanık Salim Güran’ın cinayetin işlendiği sıralarda evde olduğunun açık olduğunu belirtti. Salim Güran’ın ifadelerindeki çelişkilerine ve ifadelerdeki değişikliklerin, yeni delillere göre ifade değiştirdiğinin göstergesi olduğunu sözlerine ekleyen Kaya, Salim Güran’a yönelik verilen ifadelere dair, hal ve hareketlere yönelik bir çok hatırlatmada bulunarak, “Salim Güran’ın cinayet sırasında olay yerinde olduğu açıktır” dedi.
Mehmet Selim Atasoy ve oğlu R.A.’nın Narin'in bedeni gömülürken gözcülük yapmış olabileceğini düşündüklerini belirten Kaya, “Salim'in öldürme eylemi sırasında olay yerinde olduğu da açıktır. Maddi gerçek el birliği ile gizlendi. Narin'in 17.40'ta Maşallah Güran'ın evine geldiği iddiası da tamamen yalandır” ifadelerini kullandı.
Duruşmaya yarım saat ara verildi.
SANIKLARIN CEZALANDIRILMASI İSTENDİ
Aranın ardından savunmalara devam edildi. Savunmasına devam eden Kaya, Yüksel Güran’ın şu ana kadar 7 ifade verdiğini hatırlatarak, yanıltıcı beyanlarda bulunduğunu kaydetti. Yüksel Güran’ın yanıltıcı beyanlarını anımsatan Kaya, “Cinayetin olduğu saatler sanığın olay yerinde olduğu görülmektedir. Sanığın oğlunu savunması iştirakı açıkça ortaya koymuştur. Anne Yüksel Güran’ın oğlunu korumaya çalıştığı tespit edilmiştir. Yine sanık mor eşarba ilişkin yanıltıcı beyanlarda bulunmuştur. Kızı için baba Arif Güran’ı aramaması cinayetin gizlenmeye çalıştığını açıkça göstermektedir. Suça iştirak ettiğini düşünüyoruz ve mütalaaya iştirak ediyoruz” diyerek, sanıkların cezalandırılmasını istedi.
NAHİT EREN İŞKENCE İDDİALARINA DAİR KONUŞTU
Diyarbakır Barosu adına söz alan Avukat Nahit Eren, “Bizim bu dosyada en çok tartışmamız gereken şey ne? Delillerin sosyal medyada, televizyonlarda tartışıldığını, televizyonda suçlamalar yapıldığına tanıklık etmedim daha önce. Sosyal medyada neyin amaçlandığını da hissettim. Bir avukatlar kamuoyunda oluşturacağımız algıya göre mi yargıçlar karar veriyor? Güran ailesi ortaya koyduğumuz delillere göre, ‘Bizler iştirak halinde değiliz’ diyorlarsa hükmü yine siz kuracaksınız” dedi. İşkence iddialarına dair konuşan Eren, “Eğer suçun mağduru kendisine yönelik işkenceye, herhangi bir başvuruya dökmüyorsa, suç duyurusunu nasıl yapabilirim. ‘İşkence görmedim, Diyarbakır Barosu’ndan böyle bir talep yok’ derse… Mağdurun ya da mağdur yakınlarının kabul etmediği bir pozisyonda o suç duyurusunu da yapamam” şeklinde konuştu.
Duruşma Eren’in beyanlarıyla devam ediyor.
EREN, POLİSİN İNCELEMEDİĞİ GÖRÜNTÜLERİ ANLATTI
Eren, konuşmasına şöyle devam etti: “Salim Güran okul görevlisi Sabri ile görüşüyor. ‘Okula gelme, kapıyı aç jandarma gelecek, görüntüleri izleyecek’ demiş. Bir kez daha aramış. Bu görüntüler 20.39'da izleniyor. Jandarmanın gelişi 20.53'te oluyor. Bu hoca imam mı diye şüphelendim. Kamerada dört dakikalık bir kararma var. Elektrik kesintisi olsa diğer kamera da karardı ama diğerlerinde kesinti yok. Bu hocayı bir daha Hediye Güran'ın ifadesinde gördüm. ‘İlk defa o görüntüleri Samet hoca izletti’ diyor. Bu ayrıntı ile savunma yapması, Hediye'nin evde Enes'in olduğu algısı oluşturmak amacıyla yaptığını gösterir. Hediye evinin önündeki kocaman aracı bile görmediğini söyledi. Ben bu tanığa nasıl inanacağım? Hocanın tam olarak kim olduğunu da bilmiyoruz. Salim Güran Şakir başçavuşu arıyor. Başçavuş izinli olduğu için yarım saat sonra diğer komutanı arayarak, Narin'in kaybolduğunu söylüyor. Muhtar kolluğa kaybolma saati vermesine rağmen, kolluk o saate göre arama yapmıyor. Kolluk bunu nasıl yapabiliyor? Dara kameralarının dışında 360 derece dönen bir kamera daha var. O kamera çevreden ziyade zemini çeken bir programa sahip. Ama o kamera Eğertutmaz Deresi’ni görüyor. Kolluk o kamerayı da incelememiş.”
‘HALIDAN SADECE 2 DNA ÇIKIYOR’
Deliller ve ifadeler üzerinden dosyadaki birçok çelişkiye ve şüphe uyandırıcı durumlara işaret eden Eren, “Halılardan onlarca sürüntü örneği alınıyor. Sadece 2 insana DNA örneği çıkıyor. Evinizdeki bir yolluğun üzerinde bana göre evinizde olan herkesin DNA örneği olur” dedi. Eren, “Acılarını anlayabiliyorum ancak baba Arif Güran da aynı zamanda telefondaki kayıtlarını silenlerden biri. Google'da 'geçmişi sil' diye arama yapılmış. Ben bunlardan şüphe duymayayım da kimden duyayım?” diye sordu.
Sanıkların fikir ve birlik içinde hareket ettiğini söyleyen bakanlık avukatlarından Elif Aslı Şahin, savcının mütalaasına iştirak ettiğini belirtti. Elif Aslı Şahin, “Sanık ve tanıklara ait tüm çelişkili beyanların, raporlar, kamera görüntüleri, cezaevi görüşmeleri, ses kayıtları dikkate alındığında özetle sanıkların müşterek fail oldukları açıktır. İştirak halinde çocuğu öldürme suçunu işledikleri sabittir” diyerek, her birinin ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmaları ve tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Bugün 14 saat süren duruşma yarın sabah 09.00'da devam edecek.
DEM PARTİ: HAKİKAT ORTAYA ÇIKMAZSA TÜM ÇOCUKLAR RİSK ALTINDA OLACAK
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partili (DEM Parti) milletvekilleri Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı vekiller adına Beritan Güneş Altın yaptı.
MA'nın haberine göre, Narin Güran’ın davasının önemine değinen Beritan Güneş Altın, “ilk günden beri Narin Güran’ın yaşadıkları, bir sembol, bir simge olduğunu söylüyoruz. Narin Güran cinayeti ardından yaklaşık 200 kadının çocuğunun katledildiği bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bir sembol olarak Narin Güran davasının öneminin farkındayız. Bu sebeple ki bizler hakikatin ortaya çıkması noktasında mücadele verdik. Bugün gözlemlerimiz hakikatin Narin Güran davasında tahrip edildiği, delillerin sistematik bir şekilde ortadan kaldırıldığı, hala daha Narin Güran'a ne olduğu kimler tarafından katledildiği, neden katledildiği? Sorularının yanıtlanmadığı bir noktadayız. Herkese eşit olarak dağıtılmış bir müebbet cezası verildi ama müebbet verilmişler içerisinde hakikati söyleyecek ve hakikati ortaya çıkaracak tek bir kişi yok. Bir duruşmanın, bir yargılamanın olmadığını ve adaletin Narin Güran'ın davasında henüz yerini bulmadığını, Narin Güran'ın katillerinin yargılanmadığını görüyoruz.”
‘DELİLLER TAHRİP EDİLDİ’
Adaletin yerini bulmadığını ifade eden Beritan Güneş Altın, “Bugün bir kez daha tanıklık ediyoruz. Narin Güran katledildiği ilk günden beri somut gerçekliği, maddi gerçekliği açığa çıkarabilecek delillerin tahrip edildiğini görüyoruz. Karakollardan ya da köyü gözetleyen kulelerdeki kameralar Narin Güran bulunmadan önce mahkemeye sunulabilecekken sunulmadığının, delillerin üzerinin örtüldüğünü görüyoruz. Narin Güran’ın gömüldüğü yeri gören bir gözetleme kulesinin kamerası Narin Güven, bulunduktan sonra mahkemeye dahil edildi. Eğer ilk günden beri köyü gören bütün gözetleme kulelerindeki, bütün emniyetin kolluğun dahilindeki kameralar araştırılmış olsaydı bugün Narin Güran cinayetini kimin, kimlerin işlediğine dair verilere, somut delillere sahip olacaktık. Fakat bunlar sistematik bir şekilde yapılmadığından, cezasızlık zırhı kadın ve çocuk cinayetlerinde örülmek istendiğinden ne yazık ki bugün bir kez daha hakikatin ne olduğunu bilmediğimiz ve toplumun tümü için güvensizliğin ve riskin arttığı bir yargılamaya tanıklık ettik” dedi.
‘MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK’
Beritan Güneş Altın, katledilen Narin Güran ve Sıla bebek cinayeti davalarını takip etmeye devam edeceklerini vurgulayarak, “Elbette maddi gerçeklik ve hakikat açığa çıkıncaya kadar mücadelemiz devam edecek. Narin Güran cinayeti bir semboldür. Bu sembol eğer adalet arayışı içerisinde, hukuk arayışı içerisinde hakkaniyetli bir şekilde ortaya çıkmazsa bütün çocuklar risk altında olacak, çocuğun üstün yararını gözeten yargılama sistemi de olmamış olacaktır. DEM Parti olarak Narin Güran davasını ve katledilen bütün çocukların davasını takip etmeye cezasızlıkla mücadele etmeye ve çocuklar için eşit özgür bir geleceği çocuklarla birlikte inşa etmek için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz” şeklinde konuştu. (HABER MERKEZİ)