Mektup | Türk-İş’ten yine bir orta oyunu
Ocak 2025 ayı itibarıyla yeni yılımızda mücadele ateşini yakalım. Gelin hep birlikte hem ücretler hem de ülkenin diğer meselelerine ilişkin “genel grev, genel direniş”i iş yerlerinde örgütleyelim.
Fotoğraf: Mustafa Çiftçi/AA
Sizlerle Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın açıklamalarına ilişkin düşüncelerimi paylaşmak istedim. Ergün Atalay’ın konuşması bitene kadar sabırla dinledim; acaba işçiyi greve mi çağıracak diye… Ama ne yazık ki Türk-İş Genel Başkanı beni yine şaşırtmadı. “Komisyon üç kez toplanmış da dördüncü kez rakam belli değilmiş de su bulanıkmış da falan da filan biz de Başkanlar Kurulu olarak katılmayacağımızı belirttik de” dedi. Ergün Başkan sizin en baştan beri zaten işçiyi temsil etmediğinizi yüz binlerce işçi biliyordu. Bu sefer de yine başarılı bir orta oyunu gerçekleştirdiniz. Boşuna hiç milyonlarca emekçiyi günah keçisi ilan etmeyin. Siz değil misiniz AKP iktidarıyla çeyrek asırdır kol kola olan, siz değil misiniz kamu çerçeve protokolü sözleşmelerinde kamu işçilerini satış sözleşmesine imza atan? Şimdi de kalkmış “Bu ücret bir yıl değil, altı ay değil, üç ay bile yetmez” dediniz. Bu sözleri söylerken acaba hiç yüzünüz kızarmıyor mu? Elbette yetmiyor, bunu tüm işçiler biliyor. Sen ve senin gibi sendikacılar önce kendi maaş bordrolarını açıklasınlar da görelim. Siz bürokrat işçi simsarı sendikacılar işçinin halinden ne anlarsınız. Tok açın halinden anlamaz diye boşa dememiş atalarımız. Bu nedenle sizin gibi sendika bürokratlarını da uzlaşmacı sendikacılık çizginizi de biz işçiler çok iyi biliyoruz.
Konuşmanızı bitirirken şöyle dediniz; “Bundan sonra Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarına katılmayacağız.” Zaten komisyon da “Türk-İş komisyona niye katılmıyor” diye kendilerini hırpaladılar, daha çok zam yaptılar! Böylesi bir cümlenin tek anlamı; “Ben milyonlarca işçinin temsilcisi hiçbir vakit olmadım, olmayacağımı da, bunu ilan ediyorum.” Her yerde böbürlenip “Ülkenin en büyük sendikası, milyon üyem var, gerekirse hayatı durdururuz” naraları atıp duruyordunuz. Bol keseden bol nara atmaya gelmez bu işler. Tüm işçiler “artık yeter” diyor. “Gerekirse genel greve çıkalım” diyor. Siz halen kameralar önünde şovmenlik peşindesiniz. Buradan tüm işçi kardeşlerime seslenmek istiyorum. Ocak 2025 ayı itibarıyla yeni yılımızda mücadele ateşini yakalım. Gelin hep birlikte hem ücretler hem de ülkenin diğer meselelerine ilişkin “genel grev, genel direniş”i iş yerlerinde örgütleyelim.