İHD Adana Şubesi'nden dayanışma gecesi: "Türkiye'de artık en temel haklar bile kullanılamıyor"

İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi, emek ve demokrasi güçlerini bir araya getiren dayanışma etkinliğinde Kürt meselesinin çözülmesi  ve savaş bütçesine karşı mücadele vurgusu yapıldı. Adana’daki demokratik kitle örgütleri, sendikalar, siyasi partiler ve çeşitli platformların yoğun katılım gösterdiği etkinlikte, Türkiye’nin insan hakları sorunlarına dikkat çekildi.

Etkinlikte konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, resmi ideolojinin ayrımcılıkların temel kaynağı olduğunu belirterek, Kürt meselesinin çözülmesi için savaş bütçesine karşı mücadele vurgusu yaptı. Keskin, "Kürtlerin kazanımlarını hedef alan saldırılar artık eskisi kadar kolay olmayacak," diyen belirtip işçi sınıfını ve sendikaları savaş bütçesi karşısında daha güçlü bir duruş sergilemeye davet etti.

Etkinlik, demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına yapılan saygı duruşuyla başladı. İHD Adana Şube Başkanı Avukat Yakup Ataş, 17 Aralık'ta hayatını kaybeden İHD Genel Başkanlığı yapmış Hüsnü Öndül ve İHD Adana Şubesi önceki dönem başkanlarından Hüseyin Göral’ın insan hakları mücadelesine olan katkılarına vurgu yaptı. Ataş, Öndül ve Göral’ın insan hakları ve barış mücadelesine yaptığı katkılara dikkat çekerek onların fikirleri ve pratiğinin, yollarını aydınlatacağını ifade etti.

İHD’DEN DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI MÜCADELESİNE ÇAĞRI

Türkiye’de uzun süredir devam eden otoriterleşme sürecine dikkat çeken Ataş, özellikle 2016 yılından itibaren temel hak ve özgürlüklerin giderek daha fazla kısıtlandığını belirterek, “Türkiye, artık en temel hakların dahi kullanılamadığı bir ülke haline gelmiştir. Bu durum sadece bireyler için değil, toplumun geleceği için de büyük bir tehlike oluşturmaktadır” dedi. Gazetecilerin, akademisyenlerin ve insan hakları savunucularının baskılarla susturulmaya çalışıldığını ifade eden Ataş “Geçtiğimiz hafta 2 gazeteci katledildi. gazetecilerin hedef alınması yalnızca bir insan hakkı ihlali değil, aynı zamanda demokrasinin ve hakikatin zedelenmesidir. Siyasal iktidar gibi düşünmeyen herkesin baskı altına alındığı bir düzen, demokrasinin tamamen ortadan kaldırılmasını hedefliyor” diye konuştu.

ORTADOĞU VE TÜRKİYE’DE BARIŞ ÇAĞRISI

Orta Doğu’da artan çatışmaların etkilerine de değinen Ataş, Türkiye’nin barışçıl bir dış politika benimsemesi gerektiğine dikkat çekti. Savaşların sadece insan haklarını değil, doğayı ve toplumsal barışı da tahrip ettiğini ifade eden Ataş, Kürt meselesinin çözümüne yönelik güvenlikçi politikaların terk edilmesi gerektiğini belirterek “Türkiye, Kürt halkı ve diğer azınlıkların haklarına saygı duyarak onurlu bir barışa kapı aralamalıdır” dedi.

"HAPİSHANELERDE HAK İHLALLERİ ARTIYOR"

Türkiye’deki hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine dikkat çeken Ataş, hasta mahpusların tedavi hakkının engellendiğini ve tahliyelerin keyfi olarak ertelendiğini vurguladı. Ataş, “Hapishanelerimizde, insanlık onuruna aykırı uygulamalar devam ediyor. Mahpusların sağlık hakları ihlal ediliyor ve gözlem kurulu kararlarıyla tahliyeleri engelleniyor. Bu durum, adalet sistemine duyulan güveni zedeliyor” dedi.

HAK MÜCADELESİNE DEVAM VURGUSU

Ataş, son dönemde artan baskılara ve insan hakları savunucularına yönelik saldırılara dikkat çekerek, mücadelenin süreceğini vurguladı. Kadınlar, LGBTİ bireyler, mülteciler ve farklı etnik grupların maruz kaldığı ayrımcılığa karşı birlikte hareket etme çağrısında bulunan Ataş, “İnsan hakları değerlerinin toplumsal yaşamdan tümüyle tasfiye edilmeye çalışılmasına karşı, tüm dost kişi ve kurumlarla bu onurlu mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE’DE SORUNLARIN KAYNAĞI RESMİ İDEOLOJİ"

İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, insan hakları mücadelesinin kararlı bir şekilde devam edeceğini vurguladı. Keskin, Türkiye’deki resmi ideolojinin ayrımcılıkların temel kaynağı olduğunu ifade etti. Keskin, “Bugün hala Ermeni soykırımı ve Kürt meselesi gibi konuların gerçek anlamda tartışılmadığını görüyoruz. Ancak bu meselelerde onurlu çözümler üretilmesi, insan haklarına dayalı bir toplumsal yapının inşa edilmesi için elzemdir.” dedi. Türkiye'de yerleşik resmi ideolojinin temel sorunlarına dikkat çeken Keskin, "Türkiye'de yerleşik resmi ideolojiye karşı çıkmak çok önemli bir mesele. Kürtler sadece bu coğrafyada yoklar. Dört ayrı yerde, dört ayrı devletin sınırları içine hapsedilmiş durumda bir Kürdistan halkı var. Bugün Suriye'de yaşananları gördüğümüzde bunun ne kadar gerçek olduğunu bir kez daha görüyoruz," ifadelerini kullandı.

"KAZANIMLARI HEDEF ALIYORLAR"

Ortadoğu'da Kürt halkının siyasi ve sosyal kazanımlarına yönelik saldırılara dikkat çeken Keskin, "Bugün Suriye'de Kürt halkının tüm kazanımlarının ellerinden alınması için birçok sömürgeci güç, başta Türkiye olmak üzere, bu kazanımları Kürtlerden almaya çalışıyor. Ancak bence bu artık o kadar kolay olmayacak," dedi.

EREN KESKİN: SAVAŞ BÜTÇESİNE KARŞI YÜKSEK SESLE TALEPLER DİLE GETİRİLMELİ

Türkiye’deki işçi sınıfı ve sendikalara eleştirilerde bulunan Keskin, savaş bütçesine karşı daha yüksek sesle taleplerin dile getirilmesi gerektiğini ifade etti. Keskin, ekonomik koşulların ağırlığına vurgu yaparak, "En azıyla yaşamak zorunda bırakılıyoruz. Ama biz burada, maalesef, Türkiye'deki işçi sınıfına ve sendikalara bir eleştiri getirmek zorundayız. Bugün Türkiye iki tane ordu besliyor. ÖSO’yu da besliyor, değil mi? Ve savaşa korkunç bir bütçe gidiyor," dedi. Sendikaların bu duruma karşı yeterince güçlü bir tavır sergilemediğini belirten Keskin, "Bugüne kadar sendikalardan yüksek sesle, ‘Suriye'deki bu ordulara vereceğin parayı bize vermek zorundasın,’ diyen bir talep duymadım. Bu eksikliğin de farkına varmalıyız," şeklinde konuştu. (Adana/EVRENSEL)