'Bizi sefalete mahkum ettiler’
Bu yılın kelimeleri 'kemer sıkma' olmalı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 'Kemer sıkın, dayanın' telkinlerine karşı kadınlar, “Kemer mi kaldı?” diye soruyor.
Fotoğraf: Hasret Gültekin Kozan/Evrensel
Neslihan KARYEMEZ
İstanbul
Küçükçekmece’de farklı yaşlardan, çalışan, çalışmayan, emekli kadınlarla yan yana geldik. Bu yılın kelimeleri ne “kalabalık yalnızlık” ne de başka bir şey. Bu yılın kelimeleri “kemer sıkma” olmalı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Kemer sıkın, dayanın” telkinlerine karşı kadınlar, “Kemer mi kaldı?” diye soruyor.
53 yaşındaki Tülin çalışmıyor, Bakanın “Kemer sıkın” söylemlerine ilişkin “Kemer kullanmıyoruz artık. Eskiden uçkur vardı, lastik takarlardı. Şimdi o lastiği esnete esnete bağlamaya çalışıyoruz. Ekonomik açıdan iyi bir yıl geçirmedik. Bundan sonrasının daha kötü olacağına adım kadar eminim. Yeni yıl denen şeye de hep insanlar umutla girmek isterlerdi, ben artık girmek istemiyorum. Yenisi eskisini aratıyor” diyor. 2025’in ise insanların refah seviyesinde yaşayabilecekleri bir kazançlarının olduğu bir yıl olmasını isteyen Tülin, “Zengin yine zengin ama işçiler kazandıklarını hiçbir zaman kendilerine harcamadan kirasına, faturaya, yiyeceğine -ki ahım şahım değil karın tokluğu- ile sınırlı kalan bir yıl olmasın istiyorum” diyor.
EYT’den emekli Eylem ise 42 yaşında. Ekonomik olarak çok zor bir sene olduğunu söylüyor 2024’ün. İlk emekli olduğunda heyecanlandığını ancak 12 bin 500 lira ile geçinememek bir yana emekli olduğu için iş bulamadığını söylüyor: “Kendimden fedakarlık ediyorum, saçlarımı 5 ayda bir boyuyorum. Çalışmak istiyorum ama iş bulamıyorum. Keşke emekli olmasaydım. 15 yaşımdan beri çalışıyorum, 18 yaşımdan beri devlete prim ödüyorum. Bizi 12 bin 500 liraya mahkum ettiler.” 5 senedir evli olduğunu söyleyen Eylem, 5 yıldır 1+1 evi büyütmek için birikim yaptığını ama her yıl yaptığı birikimle hayalindeki ev arasındaki uçurumun açıldığını söylüyor.
2024’ün en çok kadın cinayetlerinin gerçekleştiği yıl olduğunu belirten Eylem, “Bir kadın olarak sokağa çıktığımda güvencem yok, korkuyorum, hep arkama bakıyorum biri bana bir şey mi yapacak diye. Bizi paranoyak yaptılar. Bunun sebebi de cezasızlık. Caydırıcı cezalar verilmiyor” diye ekliyor ve hep kaygılı olduğunu dile getiriyor.
Özlem ise yıllardır çalışıyor ve çalışan kadınlar için en önemli şeyin kreş olduğunu söylüyor. 2024 yılını ise kadınların kreş haklarına saldırılan bir yıl olarak tarif ediyor. Belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılması tartışmalarını hatırlatan Özlem, “Kreşin ellerinden alınmak istenmesi kadınlar için büyük bir darbe” diyor. Hemen konuştuğumuz diğer kadınlar hatırlatıyor: “Önceden vardı kreş, çocuklarımızı bırakıyorduk, elimizden aldılar” diye. Ancak seçim süreçlerinde iktidarın vaatlerinde kaldığını kreşlerin söylüyor. “Çalışan kadınlar nereye bırakacak çocuklarını? Kreşler kapatılınca çocuklar evde kalacak ama anne evde kalmak zorunda kalacak. Çalışamayacak. Nasıl geçineceğiz? Bizden değil de bu tasarrufu kendilerinden yapmış olsalar bence daha iyi olacak” diye soruyor.
‘TOPLUMUN BİR PARÇASIYIZ’
Asgari ücretin çok komik bir rakam olarak belirlendiğini ifade eden Özlem, “Toplumsal bir harekete ihtiyaç var. Umudum da yok ama bu düzen böyle gitmemeli. Kadın cinayetlerinin en aza inmesini istiyorum. Caydırıcı cezaların verilmesini bekliyoruz. Hayvanların, çocukların katledilmediği bir yıl bekliyoruz. Umut olmak zorunda. Kendimizden ziyade toplum için. Biz de toplumun bir parçasıyız. Artık ses çıkarmamız gerekiyor. Hepimiz korkarsak, hep böyle gider” diyor.
8 yıldır çalışan Kader ise 32 yaşında. Bu yıl Aile Bakanından duyduğu “şiddete karşı sıfır tolerans” ifadelerinin hiçbir gerçekçiliği olmadığını söylüyor: “Özellikle İkbal ve Ayşenur’un katledilmesi beni çok etkiledi. Çok caniceydi. Sıfır tolerans diyorlar ama öyle değil. Şiddeti önlemek için hiçbir tedbir yok. Mahallemizde bile en az 3 kadın öldürüldü.”
“Devletin her organında yaptırıcı önlemler olmalı. Polise gidip şikayette bulunsan orada kalıyor, devamı gelmiyor. Şikayette bulunan kadınlar çözümsüz kalıyor. Buna dair denetlenebilir uygulamalar olmalı” diyen Kader, asgari ücretin bu kadar düşük olmasının da şiddeti artıracağını düşündüğünü belirtiyor.