28 Aralık 2024 14:09

Kayıp yakınları Roboskî için adalet istedi

İHD ve kayıp yakınları Diyarbakır, Batman ve Hakkari’de düzenledikleri eylemlerin bu haftasında Roboskî katliamında yaşamını yitirenleri anarak faillerinin yargılanmasını istedi.

Fotoğraf: MA

Paylaş

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları tarafından Diyarbakır ve Batman’da yapılan eylemlerde kayıpların akıbeti sorularak faillerinin yargılanması istendi. Bu haftaki eylemlerde Roboskî katliamında yaşamını yitirenleri anarak faillerinin yargılanmasını istedi.

DİYARBAKIR

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla düzenledikleri eylem 829’uncu haftada da sürdü. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları kayıpların olduğu fotoğrafları ve resimlerinin olduğu pankartı açtı. Eylemde ayrıca “Roboski katliamını unutmadık unutturmayacağız” pankartı da yer aldı. Bu haftaki eylemde 26 Aralık 1997’de Amed’de sivil polislerce gözaltına alınan ve kendisinden haber alınamayan Mehmet Özdemir’in hikayesi okundu.

Burada konuşan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Ömer Saman, Roboski’de katledilenleri andı. Kürt sorununun çözümsüzlüğünden dolaylı Roboski Katliamı’nın gerçekleştiğini ve faillerinin bulunmadığını söyleyen Saman, “Toplumsal barış için onarıcı adaletin sağlanmasını istiyoruz” dedi.

Bu haftaki eylemde 26 Aralık 1997’de Diyarbakır’da sivil polislerce gözaltına alınan ve kendisinden haber alınamayan Mehmet Özdemir’in hikâyesi okundu.  Açıklama öncesi konuşan Özdemir’in kızı Seyran Özdemir, yıllardır tüm baskı ve zulme karşı kayıplarını arayan Cumartesi Anneleri’ni selamlayarak, söze başladı.  “Bir ülke düşünün ki; kendi insanlarını hukuksuzca gözaltına alıyor, vahşice katlediyor ve ortadan kaldırıyor” diyen Seyran Özdemir, “ Kayıplarının akıbetini soranlara zulüm ediyor, gözaltına alıyor, tutukluyor. Bunlarla bu acı iki kat artıyor. Bu meydanlarda olan bizler, babamızı, kardeşimizi, çocuklarımızı kaybettik. Bu meydanda kayıplarını arayanlar değişti ama iki şey değişmedi. Devletin zulmü ve kayıplarımız hala yok. Benim babamda gözaltına alınıp, kaybedildi. Ne babam ne de failleri bulunamadı. Ama iyi bilinsin ki Cumartesi Anneleri'nin karanlık ellere ve onların sahiplerine karşı çaba ve mücadelesi devam edecektir” diye konuştu.

Özdemir’in hikayesini İHD üyesi Fırat Akdeniz okudu.

Özdemir’in kaybedilme hikayesi şöyle: “Mehmet Özdemir 1954 yılında Diyarbakır Lice’ye bağlı Araki köyünde doğar. Evli ve yedi çocuk babasıdır. Araki köyüne devlet güçleri tarafından sürekli baskın yapılmaktadır. Bu baskılardan kaynaklı Mehmet Özdemir ailesini de alarak Diyarbakır’a göç etmek zorunda kalır. Bir süre sonra ise Araki köyü devlet güçleri tarafından yakılıp boşaltılır. Mehmet Özdemir köye dönme ihtimali kalmadığı için Diyarbakır’da hayvan ticareti yaparak geçimini sağlamaya başlar. Mehmet Özdemir 26 Aralık 1997 günü sabahı hayvan pazarına gideceğini söyleyerek evinden çıkar. Buradan bir arkadaşının evini ziyaret ettikten sonra hayvan pazarının yakınındaki bir kahveye gider. Görgü tanıkları; Mehmet Özdemir’in kahvede arkadaşlarıyla otururken silahlı, sivil kıyafetli ve ellerinde telsiz bulunan iki kişinin Özdemir’e kendileriyle birlikte gelmesini söylediğini, bu kişilerle dışarı çıkan Mehmet Özdemir’in beyaz bir taksiye doğru götürüldüğünü belirtir. Yine arabanın içinde üçüncü bir kişinin de oturduğunu görenler Özdemir’in arabaya binmemek için uğraştığını, kendini yere attığını, onu tutan kişilerden kurtulmaya çalıştığını da belirtiler. Ancak Mehmet Özdemir bu kişiler tarafından zorla, şiddet uygulanarak arabaya bindirilip oradan götürülür. Olaya orada bulunan birçok kişi tanık olur. Olayın tanıklarından biri okuma yazması olmadığı için arabanın plakasını alamadığını söyler.

 “GÖZALTI ÖNCE KABUL EDİLİR”

Mehmet Özdemir’in eşi Enzile Özdemir, 29 Aralık 1997 günü önce İHD’ye başvurur ve eşinin zorla gözaltına alındığını, hakkında bilgi edinemediğini belirterek hukuki yardım talebinde bulunur. Orada bulunan avukatların yardımıyla Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına bir dilekçe ile başvurur ve eşinin kahvede otururken sivil kıyafetli polis memurları tarafından alındığını belirterek akıbetiyle ilgili bilgi talep eder. Bu taleplere yanıt olarak verilen dilekçeye ‘Mehmet Özdemir,  Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmıştır’ yazısı yazılır. Ancak bu yazının altına hiçbir yetkilinin imzası bulunmamaktadır.

Aradan bir süre geçmesine rağmen Mehmet Özdemir’den bir daha haber alamayan ve nerede tutulduğu kendisine söylenmeyen Enzile Özdemir, yeniden yetkili kurumlara başvurur. Kendisine verilen yanıtta bu defa Mehmet Özdemir’in gözaltına alınmadığı bir yanlışlık yapılarak gözaltında olduğunun söylenmiş olabileceği iddia edilir.

BAŞVURULARDA SONUÇ ALINMAZ

Mehmet Özdemir’in ailesi Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu’na, Diyarbakır Valiliği’ne başvurularda bulunur. İç hukuktan bir sonuç alamayan Özdemir ailesi 7 Eylül 1999 tarihinde Mehmet Özdemir’in zorla kaybedilmesiyle ilgili AİHM'e başvuruda bulunur. Yapılan tüm başvurulara rağmen Mehmet Özdemir’den bir daha haber alınamaz. AİHM, 8 Ocak 2008 tarihinde esas ve usul yönünden dosya ile ilgili ihlal kararı verir.”

 Açıklama oturma eylemi ardından sona erdi.

BATMAN

Batman’Da İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 665’inci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme yerine kayyım atanan Batman Belediyesi Eş Başkanı Gülistan Sönük, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Batman Şubesi üyeleri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Şubesi yöneticileri, Batmlan Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri katıldı.

Bu haftaki eylemde Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde 34 kişinin savaş uçakları tarafından bombalanarak katledilmelerinin hikâyesi okundu. Basın metnini okuyan İHD Şube Yöneticisi Rezan Baytar, katliam sonrası yaşanan hukuksuzluğa dikkat çekerek, “Roboski’li aileler haksızlık karşısında bugüne kadar takınmış oldukları tavır adaletin ölçüsü olmaya devam edecektir. Roboski ailelerinin ve insan hakları savunucularının mücadelesinin devam edeceğini buradan bir kez daha yineliyor, 13 yıl önce yitirdiğimiz bu gencecik insanları saygı ile anıyoruz” dedi.

Açıklama oturma eylemi ile son buldu.

HAKKARİ

İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, 155’inci haftasında Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eylemde, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartı ve kayıpların fotoğrafları açıldı. Bu haftaki eylemde, Bitlis’in Tatvan ilçesinde 29 Aralık 1993 operasyona çıkan askerler tarafından alıkonularak kaçırılıp katledilen Nazmi Çaçan’ın failleri soruldu. Konuya dair basın metnini İHD Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz okudu.

Roboski’de 34 yurttaşın katledilmesine değinen Sibel Çapraz, faillerin devletin cezasızlık politikasıyla bir kez daha korunmaya devam edildiğini söyledi. Roboski katliamının devletin Kürt meselesinde uyguladığı güvenlikçi politikaların sonuçlarından en korkunç olaylarından biri olduğunu belirten Sibel Çapraz, “Newala Kasaba gibi, 33 Kurşun Katliamı gibi sivillerin katledildiği ve sorumlularının ortaya çıkarılmadığı faillerin hesap vermediği katliamların benzeridir Roboski. Biz, insan hakları savunucuları olarak Roboski Katliamının karşısında hakikatin tam olarak yanında yer alacağız.  Roboski’de failler gerekli cezaları alana kadar mücadelemiz devam edecek” dedi.

Sibel Çapraz, Nazmi Çaçan’ın 29 Aralık 1993 tarihinde Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Düzcealan köyüne askerlerce düzenlenen operasyonda köylülerin köy meydanında toplattığını belirterek, evinden çıkmak istemeyen Necmi Çaçan’ın evine uzun süre taciz ateşi yapıldığını söyledi. Akabinde evin önüne gelen askerler, kapıyı açan ve hamile olan eşi Gülşen Çaçan’ı ve çocuklarını darp ettiğini aktaran Sibel Çapraz, “Necmi Çaçan’ı yerde sürükleyerek evden çıkarmak isteyen askerlere karşı çıkan eşi Gülşen Çaçan ağır biçimde darbedildi. Köylüler ve Necmi Çaçan’ın akrabaları askerlerce gözaltına alınan Necmi Çaçanı aramaya çıktı.  Ağır işkence görmüş cansız bedeni sabah saat 06.00 sularında kızı Pınar tarafından iki köy arasında bir bölgede bulundu. Cenaze bulunmasına rağmen yetkinler cenazenin köye getirilmesine uzun süre izin vermedi. Necmi Çaçan’ın Ağır işkence görmüş bedeni dini vecibeler dahi yerine getirilmeden köylüler tarafından defnedilmek zorunda bırakıldı” şeklinde konuştu.

“SORUMLULAR AÇIĞA ÇIKARILSIN”

Olayın medyaya yansıması ile köyde yaşanan bu vahşet adına konuşmak isteyen görgü tanıkları tehdit edildiğini belirten Sibel Çapraz, “Akabinde Tatvan savcılığı olay ile ilgili olarak yapılan başvuruyu  ‘kovuşturmaya yer olmadığına dair karar’ ile kapatıldı ve 20 yıllık zaman aşımı ile dosyayı faili meçhul bırakmak istedi. Pervasız güç unsurları ilgili dönemde birçok yurttaşımızı ‘köylerin boşaltılması’ adı altına katletti, kaybetti ve siyasi hukuk kararları ile bu katliamların üzerlerini örttü. ‘Cezasızlık sistemi’ cumartesi anneleri ve insanlarının güçlü bir biçimde bertaraf edilmesi gerektiğini düşündüğü yegâne düsturdur. Bu düstur ile kayıplarımızı aramaktan ve Necmi Çaçan dosyasında sorumluların bir an önce açığa çıkarılıp gereken hukuki cezanın verilmesi için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz” dedi.

Açıklama oturma eylemiyle son buldu.(MA)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

İsrail ordusu Gazze'deki Kemal Advan Hastanesi Müdürü Husam Ebu Safiyye'yi alıkoydu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa