28 Aralık 2024 16:59

Gençliğin geleceği işçi sınıfının safında!

Gençlik, başta metal işçilerinin grevi olmak üzere, tek adamın planlarını bozacak her mücadelenin yanında durmazsa, baskı koşullarının güçlendiği bir ülkeyle karşı karşıya kalacak.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Deniz GÖKMEN

Emek Gençliği Merkezi Yönetim Kurulu üyesi

 

Ülkenin dört bir yanında insanca yaşanacak ücret ve sendikal hak ve özgürlükler için grevler sürüyor. Son süreçteyse ekonomide kritik bir rol oynayan metal işçilerinin grevi gündemde. Birleşik Metal-İş sendikasına üye işçiler, şu an toplam 4 işletmede grevlerini sürdürüyorlar. Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Hitachi, GE Grid Solutions, Schneider Elektrik ve Arıtaş Kriyojenik’teki grevler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla “milli güvenliği bozucu nitelikte” oldukları gerekçesiyle 60 gün süreyle yasaklandı. Ancak bu grevler 10 gündür Erdoğan’ın yasak kararına rağmen sürüyor.

Bu grevlerin en önemli yanlarından birisi, uzun bir süredir tek adam iktidarının yasakları ve çizdiği sınırlar dışına çıkmayan mücadelelerle arasındaki farktır diyebiliriz. Metal işçileri Erdoğan’ın “astığım astık, kestiğim kestik” tavrının karşısında gücün kimde olduğunu, yasakçı ve baskıcı uygulamaların nasıl derdest edilebileceğini gösterdiler.

Bugün AKP-Erdoğan iktidarının uygulamalarına karşı duyulan hoşnutsuzluk, ancak kendini eyleme döktüğü vakit bu uygulamaları geriletebilecektir. Gençlik olarak bu direnişlerden kendimize çıkaracağımız sonuçlardan birisi; karşı karşıya kaldığımız baskıcı, despot rejim ve onun uygulamalarının karşısında, hükümetin bizi çekmek istediği siyasi zemin olan “oy ver, değiştir” algısını aşarak, sürdürülen sömürü ve baskı politikalarına karşı bugün mücadele etmek olmalıdır. Çünkü görüyoruz ki sefalet zammını reddederek çıktıkları grevlerini kazanımla sonuçlandıran Hitachi işçileri, grev yasağına rağmen sürdürdükleri mücadelede taleplerini kazanmış, %60’lık bir zam elde etmişlerdir.

Tek adam iktidarı ve arkasındaki patronlar, Erdoğan’ın “yasak” kararına rağmen kaybetmiş, metal işçileri kazanmıştır. İşin özünde, ekonomik koşullarımızın iyileşmesinden, antidemokratik uygulamaların son bulmasına kadar, safında durmamız gereken ve değiştirebilecek gücün işçi sınıfı olduğunu bir kere daha görüyoruz. İşçi sınıfının mücadelesinin güçlendirilmesi ve gençliğin gelecek mücadelesiyle bağlantısındaki önem burada yatmaktadır.

ÖĞRENCİLER İŞÇİLERDEN NELER ÖĞRENEBİLİR?

Sıkça “bu halktan bir şey olmaz”, “ben mücadele etsem ne değişecek” gibi yorumlarla karşılaşıyoruz. Bunlar, mevcut ekonomik ve siyasal gidişatın değiştiremeyeceği ya da onları bu halkın değiştiremeyeceği iddiasına ait cümleler. Tam da bu noktada, işçi sınıfı bu iddiaları yanlışlıyor; bu sistemin değiştirilmesinde ve iktidarın politikalarının geriletilmesindeki esas gücün kendisi olduğu gerçeğini somut örnekleriyle sunuyor. Gençlik, kendisine ait bir geleceğe sahip olmayı ve ülkesinin ekonomik-politik koşullarının değişmesini istiyorsa, karşı olduğu iktidarın da bir sınıf iktidarı olduğunun bilincine varmalı. Tüm bu yaşadığımız antidemokratik uygulamaların, sefalet düzeninin sürmesi, yani yerli ve yabancı tekellerin, sermayedarların kârlarının garanti altına alınması için yapıldığını görmemiz gerekiyor. Bunların bizim yaşantımızdaki yansımaları, “tasarruf tedbirleri” kapsamında azaltılan ring seferleri ve kapatılan yemekhanelere karşı şirketlere artarak süren vergi indirimleri ve teşvikler oluyor. Öğrencilerin, gençlerin mücadelesi de tam da bu sebeple işçi sınıfının ekonomik-siyasal mücadelesiyle bağlantılıdır.

Bugün metal işçilerinin mücadelesi, emperyalist tekeller ve onların yerli iş birlikçilerinin ülke üzerindeki planları ve hedeflerini geriletmek ve itiraz etmek bakımından önem taşıyor. Bunlar, Türkiye’ye biçilen ucuz iş gücü, yoğun sömürü, güvencesiz çalışma koşullarına karşı mücadeleyi kapsıyor. Birkaç gün önce Balıkesir’de 12 işçinin hayatını kaybettiği iş cinayeti, Türkiye’ye biçilen yaşam ve çalışma koşullarının son örneği olarak karşımızda duruyor. 2025 için belirlenen asgari ücret de aynı şekilde. İşçi-emekçiler ve onların genç kuşakları olan bizlere dayatılan “sefalet ücretinin”, İMF’nin bu süreçteki önerileri doğrultusunda kararlaştırıldığını ve bu ücretlerin bugünümüzü, geleceğimizi ve çalışma hayatımızı şekillendireceğini görmemiz gerekiyor.

Gençlik, başta metal işçilerinin grevi olmak üzere, sermaye iktidarının, tek adam yönetiminin planlarını bozacak her hak arama mücadelesinin yanında durmazsa, baskı koşullarının güçlendiği, geleceği çalınmış, ucuz iş gücü pazarı haline gelmiş bir ülkeyle karşı karşıya kalacaktır.

Gençliğin yaşamının her alanında karşılaştığı sorunları çözmek ve taleplerini kazanmak için izleyeceği yol, buradan, mücadelelerden dersler çıkarmak olmalı. Bu sebeplerle okullarımızdan, semtlerimizden başlayarak direnişteki metal işçileri ile dayanışmayı büyütmek, işçilerin taleplerini yaygınlaştırmak adına yan yana gelmeliyiz.

ÖNCEKİ HABER

Ahmet Özer'den usulsüzlük iddialarına yanıt: Alınmış idari ve yasal aksiyonlar, kayyım almış gibi lanse ediliyor

SONRAKİ HABER

Almanak 2024 | Soykırım gölgesinde geçen seçim yılı: Biden’ın yaptıkları Trump’ın yapacaklarının teminatı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa