29 Aralık 2024 07:12

Almanak 2024 | AKP’nin dış politika panoraması: ABD ile dost İsrail ile uzlaşmacı

“ABD Türkiye dahil bölgesel güç olma yarışı sürdüren ülkeler arasındaki sorunları bölgeyi yeniden tasarlama amacıyla kullanıyor.

Fotoğraflar: Wikimedia Commos, AA Düzenleme: Evrensel

Paylaş

Mustafa YALÇINER

AKP, 21 yıldır dünya, bölge ve Türkiye halklarının çıkarlarına taban tabana zıt, maceracılık dozu giderek artan bir dış politika izliyor.

Sadece tekelci büyük burjuvazinin, özellikle “5’li çete” olarak anılanların yayılmacı çıkarlarını gözetiyor. Üstelik kısa vadeli çıkarlarının izini sürüyor ve günlük politikalar izliyor ki, maceracılığını bu koşulluyor.

Bir eşitsizlik ve çatışma kaynağı olarak çözülmeden kaldıkça Kürt sorunu, AKP dış politikasının temel bir zaafı. İç ve dış politikasının bir kesişme ekseni olarak, son dönemde olduğu gibi, fırsata dönüştürmeye çalışıp bölgede atak tazelemeye kalkıştığında dış politika yeteneklerini iyice zayıflatıyor.

Dünya ve Ortadoğu’nun giderek sertleşen koşullarında AKP aralarındaki sürtüşmelerden de yararlanmayı da kapsayarak, bölgede emperyalistlerle el ele tekellerin amaçlarını güttü. Yayılma ve sözü dinlenir ya da “stratejik derinlik”çi Davutoğlu’nun deyimiyle “oyun kurucu” bir “bölge gücü” olma dış politikasının yön vericisi oldu. Balkanlar (Arnavutluk’la BM Barış Gücü kapsamında Bosna ve Kosova), Kafkaslar (Azerbaycan), Afrika (Somali, Libya) ve Ortadoğu’da Irak, Katar ve BM kapsamında Lübnan’da üslere sahip ve asker bulunduruyor. Suriye’de kuzeyde üç bölge idari açıdan bile Türkiye toprağı muamelesi görüyor. Sadece asker değil, Türkiye Ukrayna’ya SİHA, BAE, Katar, Nijerya, Pakistan gibi ülkelere savaş helikopteri, eğitim uçağı, İHA-SİHA ihraç etmekle övünüyor.

DIŞ POLİTİKA İÇ POLİTİKAYLA İÇ İÇE GEÇİYOR

Bu, aynı zamanda, ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Almanya gibi büyük emperyalistlerin izi sürülerek, şiddet araçlarının, tankın, topun giderek daha fazla dış politika argümanı olarak kullanılması ve dış politikanın militaristleştirilmesi anlamına geliyor.

Asgari ücrete, emekli maaşlarına zam yapmıyor, okul çocuklarına bir öğün yemeği çok görüyor; OVP, bütçe ve KHK’lerle teşvik, vergi indirimi, hazine garantisi, doğrudan destek gibi yollarla bir yandan tekelleri doyuruyor, bir yandan da silah harcamalarını artırıyor. Hem de işsizlik yayılır, yoksulluk derinleşirken!

Dış politikası burada da iç politikasıyla iç içe geçiyor. Açlığı dayattığı ülke halkının, işçi ve emekçilerin nefretini kazanıyor, hak talepleri karşısında içeride de hak arayanlara ve muhalefete yönelik ters kelepçeli, kayyımlı zora dayalı politikalar izlemekten kaçınmıyor. Dışarıda ve içeride zor ve maceracılık birbirini besliyor.

Silah ve silahlı birlikler Suriye ve Irak politikasının temel aracı. Bakanın, MİT başkanıyken, Suriye’ye saldırmak söz konusu olduğunda söylediği “O tarafa 4 adam gönderirim, boş alana 8 füze atar gerekçe üretirim” sözleri hatırlarda!

AKP ve Erdoğan baştan itibaren Suriye’ye müdahale etti. “Kardeşim Esad” politikasıyla “güzellikle” umduğunu elde edemeyince ÖSO’lu, IŞİD’lı, kuzeyde üç askeri operasyon-üç “cep”li silahla müdahaleye yöneldi.

TÜRKİYE-İSRAİL İTTİFAKI

Başlangıçta Amerikan emperyalizmiyle aradan su sızmıyordu. Ancak Kürt sorunundan kaynaklanan özel çıkarlar, ABD ile tam uyumun önünü kesti ve Rusya’nın 2015’teki müdahalesinin ardından AKP Türkiye’si ABD ile Rusya arasındaki çelişmelere oynayarak aradan sıyrılma ve kuzeydeki Kürt yapılanmasını yıkma, olmazsa 30 km’lik bir “tampon bölge” oluşturmaya çalıştı. Emperyalistlerle göreli uyumsuzluk ve Türk kontrgerillalarının başına çuval geçirilmesiyle 30’dan fazla Türk askerinin uçaklarla bombalanıp öldürülmesi türünden bedelleri olan ABD-Rusya çelişkilerine oynama politikasından son iki yıldır Rusya’nın zayıflaması ve ekonominin kredi ihtiyacı gibi nedenlerle yeniden ABD’ye hizalanma politikasına dönülmekteydi.

Şimdi Bahçeli’nin “Öcalan”ı gündeme getirerek çözüm aradığı Suriye Kürtleri konulu ayrılık hâlâ sürüyor, ancak artık “Astana süreci” geride kaldı. Ortadoğu, Rusya’nın “barışçıl’ dışlanması ve İran’ın kendi sınırlarına çekilmeye zorlanmasıyla, Amerikan patronajı ve BAE ve Suudi desteğinde örtülü Türkiye-İsrail ittifakı eliyle yeniden dizayn ediliyor.

Gazze’yle başlayan İsrail, Lübnan’la sürdürdü, Suriye ve Suriye’deki güçleriyle birlikte İran’ı da vurarak ilerledi. Kendi özel amaçları olduğu şüphesiz, ancak İsrail ve hedeflerini garanti edip desteklemekle kalmayan ABD, onu, bölgede Amerikan karşıtı güçleri zayıflatıp yok etmeye yönelik kendi stratejik ve taktik amaçlarının bir aracı olarak da yönlendirip kullanıyor. Sadece İsrail’i değil, Ortadoğu’nun Kürt sorunu gibi tüm ulusal, dinsel ve mezhepsel sorunlarıyla özel amaçları olan Türkiye dahil bölgesel güç olma yarışı sürdüren ülkeler arasındaki sorunları bölgeyi yeniden dizayn etme amacıyla kullanıyor.

UZLAŞMA MUHTEMELDİR

Elini güçlendirici bir “etken” olmanın ötesinde Filistin’in AKP için bir değeri hiç olmadı. İsrail’le ticarete hiç ara vermedi. Muhalefeti arkasında birleştirme amacıyla “gözü topraklarımızda” dediği İsrail güneyden ilerlerken, ABD yönlendirmesinde, AKP, bölgenin yeniden şekillendirilmesine yönelik aynı amaçla, yıllardır besleyip koruma sağladığı HTŞ ve SMO’ya “Yürüyün” işareti verdi. İsrail Golan’ı tümüyle işgal edip Şam kapılarına dayandı; Türkiye “Şii hilali”nin İran’dan boşalacak eski Osmanlı toprağı kuzeyini kendi ödülü sayıyor.

Şimdiden Türkiye karşıtı açıklamalar yapan Rusya (ve İran) ile gerginlik ve öncelikle enerji ödemelerinin sorun olması ve birkaç zorlamanın ardından ABD ile Suriye Kürtleri konusunda uzlaşma muhtemeldir.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Putin, Taliban'ı terör listesinden çıkaracak yasayı onayladı

SONRAKİ HABER

Almanak 2024 | Bölgesel gelişmeler ve Kürt sorununda ‘ön alma’ politikası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa