29 Aralık 2024 07:28

Almanak 2024 | İşçiler ‘Grev, eylem, direniş’ dedi

2024, işçi sınıfı ve kapitalistler arasındaki çıkar çatışmasının şiddetlendiği, safların daha da netleştiği, saldırılara karşı mücadelelerin de arttığı bir yıl oldu.

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

Paylaş

Fırat TURGUT

2024 yılı, emek cephesine saldırılar boyutuyla sert, grev ve direnişler bakımından hareketli, bununla birlikte görece umut vadeden bir dönem olarak geride kaldı. Özellikle Erdoğan-Şimşek programının hedefleri doğrultusunda yüksek enflasyon karşısında ezilen, ücretleri baskılanan, hak arama mücadeleleri sindirilmek istenen işçiler, toplu iş sözleşmesinden sendikalaşma haklarına kadar çeşitli taleplerle lokal ama yaygın bir mücadele sergiledi. Bunlarla birlikte 2024 aynı zamanda işçi sınıfının patronlar ve hükümetin yanı sıra sendikal bürokrasiyi de görece daha fazla sorguladığı bir süreç olarak da dikkat çekti.

2024 GREVLER YILI OLDU

Grevlerin yoğunluğu 2024 yılını diğer yıllardan ayırdı. 2024’ün ilk ayında Erciyas Boru ile başlayan grev dalgası Yolbulan Metal, Kristal Yağ, Sumitomo, Gates, Befesa, belediyeler (liste uzatılabilir) ve yılın son ayında MESS kapsamında yer alan fabrikalarda çalışan metal işçilerinin greviyle devam etti. Sendikalı iş yerlerinde grevlere esas olarak toplu sözleşme görüşmelerinde patronların düşük zam dayatması neden olurken, metal işçilerinin grevi ‘politik’ bir nitelik kazanması bakımından öne çıkan bir noktadaydı. Bazı grevler ise sendika hakkı için yapıldı. Hâlâ devam eden Lezita ve Mersen grevleri, işçilerin örgütlenme haklarını savundukları birer direnç kalesi oldu. Elbette 2024’ün şubat ayında Antep’te Milat Halı, Yasin Kaplan, Melike Tekstil gibi birçok fabrikada düşük zamma karşı yapılan iş bırakma eylemleri de senenin öne çıkanları arasındaydı. Bu grevler, işçi sınıfının sermayenin dayatmalarına karşı direncini göstermesi bakımından kritik önemdeydi.

Öte yandan sene başında başta Harb-İş üyeleri olmak üzere kamu işçilerinin düşük ücretlere karşı ek zam talebiyle başlattığı ve sene boyunca inişli çıkışlı şekilde devam eden mücadele de bu yıla damgasını vurdu.

SENDİKALAŞMA MÜCADELELERİ

2024 yılı sendikalaşma mücadeleleri de oldukça çarpıcı örnekler sundu. 2023’ün sonunda başlayan, 2024’e devreden Özak işçilerinin, Agrobay işçilerinin, Polonez, As Plastik işçilerinin direnişleri, dört bir taraftan kuşatılmış işçi sınıfının sendika hakkı talebiyle kararlılığını ortaya koyan örneklerden bazıları.

Ayrıca Porland ve Hugo Boss gibi örnekler, bir yandan işten atmalar ve sendikalaşmaya yönelik baskılarla örgütlenme mücadelesinin zorluklarını gösterirken, diğer yandan işçilerin sendikalaşma eğilimini de ortaya koydu.

HAK ALMA MÜCADELELERİ

2024 yılı boyunca emek cephesi, hak alma mücadeleleriyle de öne çıktı. MESS kapsamındaki Mitaş’ın patronunun toplu sözleşmeyle bağıtlanan zammı vermek istememesi, işçilerin iş bırakma eylemiyle karşılık buldu. Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Seydişehir Alüminyum’da işçiler, düşük zamma karşı iş bırakıp direnişe geçerken, bu mücadelede sendikal bürokrasinin rolünü de sorguladı. Fernas Madencilik’te işçilerin işçi sağlığı iş güvenliği önlemlerinin alınması, alacaklarının ödenmesi için direnişe geçti. Bu ve benzeri mücadeleler, işçi sınıfının her türlü zorluğa rağmen hak aramaktan vazgeçmediğini gösterdi.

2024’ÜN BIRAKTIĞI NOTLAR

2024 yılındaki grev, eylem ve direnişler işçi sınıfına gelecek sene için birkaç da not bıraktı. Öncelikle 2024’teki grev, direniş ve eylemler lokal, aniden, kimisi kendiliğinden ortaya çıktı ve yaygın oldu. Elbette kamu işçilerinin henüz 2024’ün ilk ayında başlattıkları mücadele etrafında sağlanan birlikler, olsa da bu mücadelelerde işçilerin kararlılığı dikkat çekse de yaşanan süreçler esas olarak işçilerin örgütsüzlüğünü de ortaya koydu. İşçilerin sınıf bilincinden ve sınıf deneyimlerinden yoksun olması da öne çıkan en önemli sorunlar arasındaydı.

Öncelikle bir yıllık deneyim, 2025’in, kapitalistlerin ve hükümetin işçi sınıfına karşı gemi azıya alacağı bir yıl olacağını açık bir şekilde gösteriyor. İkincisi belediyeler ve Eti Alüminyum gibi örneklerle işçiler, sendikal bürokrasiyle direkt karşı karşıya geldi, sendikaların birçoğunu esir alan bürokratik anlayış bu süreçlerde daha fazla açığa çıktı. Eti Alüminyum’da işçiler düşük zamlara karşı direnişe geçerken, Özçelik-İş ise yüzde 7’lik ek zammı öne sürerek direnişi bitirmişti. Belediyelerde ise Genel-İş ve Hizmet-İş grev arifesinde ya da grev anında işçilerden habersiz, işçilerin itiraz ettiği sözleşmeyi imzalamıştı. Kadıköy Belediyesindeki grev, “1 dakika süren grev” olarak tarihe geçti. Burada bir örnek üzerinden Türk-İş’in tutumunu da hatırlatmak faydalı olabilir. Örneğin asgari ücret görüşmeleri henüz başlamadan, genel başkanının “Bizim asgari ücretli üyemiz yok” diye açıklama yapan Türk-İş’in bu tutumunun, açık açık işçileri bölmeyi hedeflediği su götürmez bir gerçek.

Üçüncüsü, yaşananlar işçilerin sendikalarına sahip çıkmasının, birlik ve dayanışmanın sözden öteye geçmesinin çok acil bir ihtiyaç olduğunu gösterdi. Dördüncüsü ise sermayenin Erdoğan-Şimşek programı doğrultusunda dayattığı politikalara karşı işçilerin politik mücadele verme zorunluluğu... Başka bir deyişle sınıf savaşının zorunluluğu...

YENİ MÜCADELELERE HAZIRLIK

2024 yılı işçi sınıfı ve kapitalistler arasındaki çıkar çatışmasının şiddetlendiği, safların daha da netleştiği, bir yanda sermayenin, onun programını uygulayan iktidarın ve sendikal bürokrasinin oluşturduğu şer üçgeninin saldırıları arttırdığı, diğer yanda işçi sınıfının ise irili ufaklı grev, eylem ve direnişlerle bu saldırılara yanıt verdiği bir yıl olarak geride kaldı.

2025’in, bu çıkar çatışmasının şiddetleneceği bir yıl olmasını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Zira bir yanda işçi sınıfının haklarına yönelik saldırıyı artıracağını sermaye programı ile ilan eden şer üçgeni diğer yanda ise bu saldırılara karşı daha fazla ses çıkaracağını verdiği mücadele ile ilan eden işçi sınıfı var. Özellikle esnek çalışma modelleri ve düşük ücret politikalarını hayata geçirmek isteyen sermayenin ve iktidarın, grev yasakları ve hak arama mücadelelerini polis zoruyla bastırması gibi uygulamaları yayılacak, devletin tüm zor aygıtlarıyla devlet sahada olacak gibi görünüyor.

Ancak bu karanlık tablo, aynı zamanda 2024’te devletin zor aygıtlarıyla sınanan işçi sınıfının yeni bir direniş dalgasını örgütleme potansiyelini de içinde barındırıyor. Sermayenin saldırıları ne kadar sertleşirse sertleşsin, emek cephesinin geleceğini şekillendirecek en büyük güç, işçi sınıfının örgütlülüğü, dayanışması ve mücadelesi olacak. Bu noktada ise 2024 yılı 2025’i şöyle uyarıyor: İşçilerin kendi sınıf bilinçleriyle buluşmasını sağlamak, talepler etrafında birleşmek, sınıfın öne çıkan kesimlerinin mücadelenin en ilerisinde olması, sendikaları bürokratlardan kurtararak işçi sınıfının sendikaları haline getirmek olmazsa olmaz...

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Almanak 2024 | Çiftçi tırpanlandı

SONRAKİ HABER

Almanak 2024 | Sağır hukuk, bozuk terazi!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa