Almanak 2024 | İç cephede inşa edilen toplu cinayetler düzeni
Sendikasızlaştırma ve işsizlik tehdidiyle öz güveni parçalanan işçilerin güvencesizlikle terbiye edilmesine kimi makbul sendikaların da uğursuz bir rol üstlendiği toplu cinayetler düzenidir kurulan.
Fotoğraf: Görkem Kınacı/Evrensel
Deniz İPEK
Asgari ücret Türkiye’deki milyonlarca işçinin ortalama ücreti haline geldi. Ücretli işçilerin çoğunluğunu oluşturan özel sektör çalışanlarının yaklaşık yüzde 70’i asgari ücretle ile yüzde 20’si de buna yakın ücretlerle yaşamını sürdürürken ayrıca işçiler borç batağında. Borç batağı ve örgütsüzlük, bireysel olarak ne yapabilirim sorusu etrafında psikolojik de darlaşmayla, dijital para ve kumar en yaygın yoksulluk hastalıklarından. Açlık sınırında bir yaşama mahkum eden bu düzende tek adam iktidarı nasıl oluyor da hâlâ iktidarını sürdürebiliyor? Nasıl emekçileri kendi politik hattına ikna ediyor bu düzende, üstelik her gün 6 işçi iş cinayetlerinde çalışmak için ölürken? Geçinmek için her evde çalışan ücretli sayısı artıyor. Erkek ve kadının yanında çocukların çalışmaya başlamasıyla, aile dayanışmalarıyla (aynı evde, semtte oturma, köyle ilişkiler) yan gelirlerle ayakta kalmaya çalışıyoruz. Tüm toplum işçileşiyor ve yeniden işçileşiyor! İş cinayetleri, yaralanmalar, sakat kalmalar, meslek hastalıkları, çocuk-kadın-yaşlı-göçmen emeğinin kuralsız sömürüsü derinleşiyor. Adeta bir iş cinayetleri rejiminde yaşıyoruz!
İŞ CİNAYETLERİ TOPLU OLMAZSA GÖRÜNMÜYOR
2024 yılında İSİG Meclisinin tespitlerine göre bir yılda 1900’e yakın işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Bu yıl iş cinayetlerinde yine toplu iş cinayetleri yaşandı. Çocuk işçiler sermaye terörünün kâr için elde ettiği yeni ganimetler olarak tekellerin ve hükümetin cinayet listelerine eklendi. İşçilerin; yaşça çok genç diyebileceğimiz genç işçi kuşağının iş yerlerinden çektiği videolar aslında uzun süredir dijital medyada yer alıyor. Kapitalizmin ve tek adam düzeninin yürüttüğü, Türkiye’de işçilerin taleplerini, çalışma ve yaşam koşullarını görünmez kılma politikasını aşmak için genç işçiler dijital medyayı yaygın kullanıyor. Fakat bu görünürlük bile iş cinayetlerinin önüne geçebilmiş değil.
SGK VERİLERİ İLK DEFA İSİG MECLİSİNİ GEÇTİ
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Türkiye’de iş kazası ve meslek hastalıklarına ilişkin 2023 yılı istatistiklerini geçen hafta açıkladı. SGK’nin açıkladığı veriler ilk kez, İSİG Meclisinin yerel ve ulusal basından derleyerek hazırladığı rapordaki iş cinayeti sayısını aştı. SGK verilerine göre: 2023’teki iş kazaları bir önceki yıla göre yüzde 15 arttı. İş cinayeti sayısı da bir önceki yıla göre yüzde 30 artmış. SGK’ye göre, meslek hastalıkları sonucu hayatını kaybeden kimse yok.
İSİG ALINIP SATILABİLİR BİR META
Çalışma koşulları emek gücünün faaliyeti sırasında işçinin beden bütünlüğünün, sosyal ve psikolojik varlığının korunmasını kapsar. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile işçi sağlığı ve güvenliği; insan ve halk sağlığı açısından bir hak olmaktan çıkarılarak hizmet sunumu ve piyasalaşmaya terk edildi. Yasa öncesi iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimlerinin eğitimi ve kontrolü TMMOB ve TTB’deyken, 6331 sayılı Yasa bu alanı ortak sağlık ve güvenlik birimleri (OSGB) aracılığıyla piyasaya açtı. Yasayla birlikte eğitim ve kontrol TMMOB ve TTB’den alındı, yasa öncesi patronlar, kendi bünyesinde kadrolu şekilde iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi çalıştırmak zorundayken, yasa sonrası bu hizmet taşeronlaştırılmış oldu.
MESEM: YASAL ÇOCUK İŞÇİLİK UYGULAMASI
Ülkede 1977 yılında yürürlüğe giren çıraklık yasası ile başlayan ‘yasal çocuk işçilik’ uygulaması bugün MESEM yasası ile devam ediyor. Bu yöntemle çocuklar kağıt üstünde mesleki eğitim alıyor gözüküyor ancak fiiliyatta eğitim yok, tam zamanlı çocuk çalıştırma uygulaması var. Çocuk işçiliğin azaldığına dayanak gösterilen istatistiklerde sayısı 1.5 milyonu bulan çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören öğrenciler, resmi istatistiklerde çocuk işçi olarak değerlendirilmiyor. Son 22 yılda hayata geçirilen tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikaları, her geçen gün daha fazla çocuğun işçileşmesini beraberinde getirdi. Son on bir yılda en az 754, AKP’li yıllarda en az 950 çocuk iş cinayetlerinde, MESEM’lerde devlet dersinde 11 işçi çocuk öldü.
CEZASIZLIK PRATİĞİ
İş cinayeti yargılamalarında suç işlenmesinin önlenmesi bir yana; işçinin canı ve kanının parasının taksit taksit ödenebileceği bir yargılama sürdürülüyor. Yargılamalar yıllara yayılıyor, karar mekanizmalarında olan otorite sahibi patronlar etkin yargılanmıyor. Çoğunlukla “işveren temsilcisi” diye tanımlanan birinci basamak yöneticiler, iş güvenliği uzmanları, şantiye şefleri, daimi nezaretçi mühendisler, müdürler, işçiler, ustalar gibi işin işleyişi, icrası ve iş güvenliğinin sağlanması için bütçe yaratıp tedbirleri uygulatma yetkisi olmayan kişiler cezalandırılıyor. Cezalar para cezasına çevrilip taksite bağlanarak adeta cezasızlık sistemi uygulanıyor. Hal böyleyken hiçbir patron otoritesinin sınırlanmasına izin vermiyor, işçi sağlığı ve çalışma ortamı güvenliği kurallarını sağlamak için maliyete katlanmıyor. Tam güvenlikli bir iskele kullanmayı işi yavaşlatan unsur olarak gören patron yerine derme çatma malzemelerle iskele kullanır ve tedbirleri de uygulamaz. İş yerlerinde iş güvenliği kurallarına uyulup uyulmadığını denetleyecek işçilerin kolektif denetim mekanizmalarının mevzuatla engellenmesi, iş kazaları için açılan kamu davalarından en fazla para cezası çıkması gibi hususları da göz önünde bulunduran bu patronların arasında kamu görevlileri, kamuda icracı yetkilere sahip bakanlık yetkilileri de var. Bu işleyiş ve cezasızlık sistemi iş cinayetlerini azaltamayacağı gibi toplu iş cinayetleri rejimine dayanak olur.
NEDİR BU İÇ CEPHE?
Erdoğan, eylül 2024’te TBMM’nin açılışında “Vadedilmiş topraklar, hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır” diyerek İsrail’in Türkiye’ye saldırma ihtimalini dışarıdan gelecek tehlike olarak nitelemişti. Bugün Esad rejiminin devrilmesinin arkasında Türkiye’nin yanı sıra ABD-İngiliz emperyalizmi ve İsrail siyonizminin yer alması da yeni Osmanlıcılığın hangi güçlerle iş birliği üzerinden hayat bulduğunu bir kez daha gösteriyor. Erdoğan “Antakya ile Gazze arası, Ankara ile Aydın arası kadardır. Yani işgal, terör, saldırganlık hemen yanı başımızdadır” dedi ve “iç cepheyi” güçlendirmekten bahsetmişti. Peki, emekçiler için nedir bu iç cephe? Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, açlık sınırında ücretler, yasaklanan grevler, bastırılan, saldırılan direnişler, büyük sermayeye yapılan vergi afları, teşvikler ve ayrıcalıklarla; Erdoğan’ın Cumhur İttifakı cephesinin emekçilere karşı kurduğu cephedir.
TOPLU CİNAYETLER DÜZENİ
Yeni Osmanlıcılık iç cephede sömürünün, ölümüne çalıştırmanın, ezilen ve sömürülen halkı, hayali bir “millet” veya “ümmet” kimliğiyle de birleştirme formülü de oldu tek adam ittifakının. Oysa kentlerde ve kırlarda yaşayan emekçiler içten içe duyulan bir güvensizlik, sermayenin terörü ve tek adamın şiddet sarmalında alabora olmak üzereler. Erdoğan ve hükümetinin iş cinayetlerinde; OVP’nin hedeflerine uygun bir yargılama işleyişi. Sendikasızlaştırma ve işsizlik tehdidiyle öz güveni parçalanan işçilerin güvencesizlikle terbiye edilmesine kimi makbul sendikaların da uğursuz bir rol üstlendiği toplu cinayetler düzenidir kurulan.