Filistin kürsüsünden Suriye propagandası
İstanbul'da 2'ncisi düzenlenen Filistin yürüyüşünde geçen yılkinin aksine öfke değil, Suriye’de cihatçıların kazandığı zafer coşkusu baskındı. Suriye propagandasının yarattığı etki ise homojen değildi
Fotoğraf: AA
Nisa Sude DEMİREL
İstanbul
308 vakıf, dernek ve benzeri kurumlardan oluşan Milli İrade Platformu, asıl olarak Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) öncülüğünde ‘Filistin yürüyüşünün’ ikincisini yine İstanbul Galata Köprüsü’nde düzenledi. Bu platform Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı, Cihannüma Dayanışma Derneği, Ensar Vakfı, İHH, İlim Yayma Cemiyeti, İsmailağa Vakfı gibi tarikat ve cemaatlerle doğrudan ilişkili olduğu bilinen derneklerden; MÜSİAD gibi sermaye örgütlerinin bileşiminden oluşuyor. Kürsü anonsunda bu seneki yürüyüşe 450 bin kişinin katıldığı iddia edildi. Geçen sene duyurulan sayı 250 bindi. Ancak iki yıldır mitinge katılanlardan bazıları bugünkü mitingin geçen seneye göre daha iyi örgütlendiğini ancak katılımın geçen seneden daha az olduğunu düşünüyor.
Bu sene yürüyüşün şiarı “Dün Ayasofya, bugün Emevi, yarın Aksa, bir güneş doğuyor” oldu. Sabah namazı için çeşitli camilerde buluşuldu, ardından Galata Köprüsü’ne geçildi. 4 saate yakın süren mitingde döviz ve pankartlar sıkı şekilde kontrol edildi, sloganlar çeşitlenmedi, en yüksek çıkan ses ‘tekbir’ oldu. Alanda coşku ne zaman düşse sahneden tekbir getirildi. Onun dışında sık sık “Kahrolsun İsrail” sloganı atıldı. Belki de mitingin ‘öfkeli’ olarak tarif edilebileceği tek an bu sloganın atıldığı andı. Çünkü önceki Filistin mitinglerinin aksine bu defa konuşmalar, sloganlar, miting akışı da katliamdan duyulan acıya veya öfkeye değil, ‘Suriye’de alınan zafer’in ardından duyulan coşkuya dairdi. Alandaki katılımcıların eylem veya protesto yerine ‘organizasyon’ olarak tarif ettiği mitingde bir protesto vardı. Alana “Siyonizme silah taşıyan katil ZIM, katil Maersk Türkiye’den defol!” yazılı pankart getiren 3 genç gözaltına alındı.
FİLİSTİN’İ ‘SURİYE’SİZ ANMAMA ÇABASI
Sahnenin gündeminde Türkiye’den geçerek İsrail’e akan petrol de kılıfına uydurularak süren İsrail ile ticaret de yoktu. Hatta neredeyse Suriye’de ABD destekli cihatçı örgüt HTŞ’nin ‘zaferi’, Filistin’de uygulanan soykırımdan daha fazla öne çıktı. Alanda Türk bayrağı ve Filistin bayraklarıyla beraber Özgür Suriye Ordusu bayrakları da taşındı. Örneğin TÜGVA ve İlim Yayma Cemiyeti adına konuşan Bilal Erdoğan “Ayasofya açıldı, Emevi Camii özgürlüğüne kavuştu, şimdi Kudüs için Mescid-i Aksa için buradayız. (...) Allah’ın mazlumlara olan vaadi Suriye’de nasıl gerçekleştiyse Filistin’de de gerçekleşecektir. Ayasofya nasıl zincirlerinden kurtulduysa Şam Emevi Camii nasıl eli kanlı bir diktatörün tasallutundan kurtulduysa, hürriyet ve adalet güneşi çok yakında Mescid-i Aksa’da Filistin’de de doğacaktır” dedi.
ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Genel Başkanı Abdullah Ceylan da aynı şekilde, “Müjdeler olsun Ayasofya’mız açılmıştır, müjdeler olsun Şam, Emevi Camii özgürleşmiştir” dedi. Özetle sahneden ‘Filistin’ eşliğinde kesintisiz bir Suriye propagandası sürdü, Filistin direnişine gönderilen selamların yanında Suriyeli cihatçılar da anıldı.
ZAFER HİKAYELERİ KİM İÇİN?
Suriye propagandasının kitle üzerindeki karşılığı homojen değildi. Mitingde konuştuğumuz, ‘örgütsüz’ denebilecek katılımcılar için konu -iktidarın katliamı, sürdürdüğü hamaset ve demagojiyle vicdani bir mesele sınırlarında tutma propagandasının da etkisiyle- son derece bireyseldi. Miting kürsüsünden Aliya Izzetbegoviç’ten yapılan “Biz seferle yükümlüyüz, zafer mutlak Allah’tandır” alıntısı da bunu destekler nitelikteydi. Konuştuğumuz ‘örgütsüz’ katılımcılar “Biz Müslümanlar olarak elimizden geleni yapalım” dedikleri bireysel boykotları, 1 Ocak sabahında evde değil Galata Köprüsü’nde olmayı önemsiyor. Filistin’de süren katliamı ‘siyaset üstü’ olarak niteleyen bu kesime sahneden yapılan Suriye propagandaları ile Filistin arasında direkt bir bağlantı kurmadı. Bu durum en azından şimdilik iktidarın dört koldan sürdürdüğü Suriye propagandası ile ‘Filistin hassasiyeti’nin organik şekilde birleşmediğini gösteriyor.
Ancak yürüyüşe cemaatlerle gelen, elinde mutlaka ÖSO bayrağı taşıyan katılımcılar açısından durum farklı. Mitingi geçtiğimiz seneye kıyasla daha aktif bulan bu katılımcılara göre “İsrail tehlikesi” Suriye’de durduruldu. Müslümanlar için bugün “umudu” temsil eden Suriye’de kazanılan zafer, Filistin’e de örnek olmalı, cephe ileri taşınmalı. İsrail’in 51 sene sonra Golan Tepelerini aşması gibi gelişmeleri atlayarak bir “umut” hikayesi kuran kürsü konuşmalarının cemaatlerin etki alanı altındaki miting katılımcılarındaki karşılığı “Suriye ittifakını kurmak, Filistin direnişini Suriye’den büyütmek”(!)
HİKAYELER ATEŞİ DİNDİRMİYOR
İktidarın iki senedir bir yılbaşı alışkanlığına çevirdiği Galata Köprüsü mitingleri bu defa da ‘Suriye zaferi’ propagandalarıyla tamamlanmış oldu. “Kardan Aydınlık” tarzı İslami zafer şarkıları, Suriyeli cihatçılara övgüler, yüksek sesli tekbirler, ağlamaklı konuşmalarla geçen bu mitingden çıkan önemli sonuçlardan biri; iktidarın ellerini ovuşturarak anlattığı ‘zafer’ hikayesinin süreceğiydi. Henüz kitle kürsüden pazarlanan hikayeleri “satın almamış” olsa da Suriye’deki HTŞ ‘zaferi’ iktidarın Filistin hamasetinde el artıracak bir araç olarak heybeye atılmış oldu.
Filistin’de katliam 14 aydır şiddeti her gün artarak sürüyor; Gazze’deki ölü sayısı 45 bin 553’e çıktı, Azerbaycan petrolü halen Türkiye’den geçiyor, Türkiye’den giden çelik İsrail’in saldırılarını sürdürmesinin olanağı durumunda, Türkiye’nin Suriye’deki rolü bölgede yanan ateşi harlıyor.