İşçi katillerine, talancılara ödül gibi ceza talebi: Suç basitleştirildi, Kurum aklandı
İliç'te altın maden faciasına ilişkin 43 sanık hakkında hazırlanan iddianame 9 işçiyi ve doğayı bile isteye, katleden sömürge madencilerinin daha düşük ceza alması anlamına geliyor.
Fotoğraf: ANKA
İliç Cumhuriyet Başsavcılığınca, Çöpler köyündeki maden sahasında 13 Şubat'ta Adnan Keklik, Kenan Öz, Ramazan Çimen, Uğur Yıldız, Abdurrahman Şahin, Fahrettin Keklik, Mehmet Kazar, Şaban Yılmaz ve Hüseyin Kara'nın toprak altında kalarak hayatını kaybettiği, İsa Taşdelen ve İshak Demir'in yaralandığı toprak kaymasına ilişkin başlatılan soruşturma tamamlandı; hazırlanan iddianame Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
69 sayfalık iddianameye göre 5’i tutuklu toplam 43 sanık “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” ve “Çevreyi taksirle kirletmek” suçlarından yargılanacak. Bu suçlamalar kapsamında sanıklar için istenen ceza ise 2 yıldan 15'er yıla kadar hapis. Şirketin Kanadalı yöneticilerine "Çevreyi taksirle kirletmek" suçlarından adli para; facianın toprak, su veya havada kalıcı etki bırakması halinde 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Göz göre göre gelen facia için olası kast yerine bilinçli taksirden yürütülecek yargılama, 9 işçiyi ve doğayı bile isteye, katleden sömürge madencilerinin daha düşük ceza alması anlamına geliyor.
12'Sİ ASLİ, 31'İ TALİ KUSURLU
Toprak kaymasının meydana geldiği gün olay öncesi, olay anı ve sonrasında yaşanan gelişmelerin anlatıldığı iddianamede 23 Mayıs ve 7 Haziran tarihlerinde bilirkişi heyetlerinin raporlarını sundukları ve bu raporlar incelendiğinde 43 sanığa kusur verildiği; sanıklardan 12'sinin asli, 31'inin tali kusurlu oldukları iddia ediliyor.
İddianamede yer alan bilirkişi raporunda ise ilgili yönetmeliklerdeki sınır değerlerin bazı parametreler açısından aşılmış olması sebebiyle çevre kirliliğinin meydana geldiği kanaatine varıldığı, olay günü ve öncesine ait olay yerinde bulunan radar sistemleri ile kamera kayıtlarının incelenmesine dair kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen araştırma ve çözümleme tutanaklarında ise yığın liç bölgesi olduğu değerlendirilen sol üst kısımda 11 Şubat itibarıyla renk değişiminin başladığının ve 13 Şubat'ta renk değişiminin net şekilde artarak alt kısımlara doğru yoğunlaştığının görüldüğü anlatılıyor.
İddianamede, meydana gelen olayın mevzuat uyarınca iş kazası olduğu ve kazada kaçınılmazlık unsuru bulunmadığı, olayın meydana gelmesinde proje yönetim mekanizmasının doğru ve işler şekilde kurulmadığı, faz 4B olarak kapasite artışına gidildiği, hazırlanan projelerde tasarım hatalarının bulunduğu, işletme aşamasında proje tasarım kriterlerinin yetersiz takip edildiği, uyarı sistemlerinin yetersiz olduğu, çatlakların uyarı vermesi sonrası olayın etkin şekilde yönetilmesini sağlayacak sistemin bulunmadığı, Maden ve Çevre Kanunu kapsamındaki yükümlülüklerin yerine getirilmediği ve bunun sonucu faz 1, 2, 3 inşaatı sonrası çok daha olumsuz koşullardaki topografya üzerinde kapasite artışına gidildiği kaydediliyor.
SÖMÜRGECİ ŞİRKETİN YÖNETİCİLERİNE ÖDÜL GİBİ CEZA İSTENİYOR
Tüm sanıkların “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçundan 2 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmasının talep edildiği iddianamede, altın madenini o dönem işleten şirketin Kanadalı Yöneticisi I.R.G. ile C.Y.D. ve K.Ö. hakkında ayrıca “Çevreyi taksirle kirletmek” suçlarından adli para ya da toprak, su veya havada kalıcı etki bırakması halinde 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Davanın ilk duruşması 17 Mart'ta yapılacak.
"SİYASİ SORUMLULUK ÖRTBAS EDİLDİ!"
İddianamedeki çelişkileri ve siyasi sorumluların dosyada yer almamasını değerlendiren CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz bilirkişi raporlarının ve iddianamenin Murat Kurum’u aklamak için maniple edildiğini belirtti: “Facianın esas nedenlerini ortaya koyması gereken bilirkişi raporları dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’u asli sorumlu gösteren ifadeler içerirken, bu heyet değiştirilmiş ve yeni bir raporla Kurum’un sorumluluğu tamamen buharlaştırılmıştır” dedi.
2021’de ÇED olumlu kararını onaylayan Kurum’un faciaya yol açan hataları görmezden geldiğini ifade eden Yavuzyılmaz “Mahkeme, Bakanlık yetkilileri hakkında ‘kovuşturmaya yer yoktur’ kararı verirken, sürecin asli sorumlusu olan Çevre Bakanlığı ve Murat Kurum’u yargı dışında bırakarak bir aklama operasyonu gerçekleştirilmiştir” ifadelerini kullandı.
"İDDİANAME ÇELİŞKİLERLE DOLU"
Yavuzyılmaz iddianamede yer alan faz 4B projesine ilişkin çelişkiye de dikkat çekti. “İddianame, 2020’de faz 4B adıyla yapılan kapasite artışının hatalı olduğunu ve faciaya neden olduğunu belirtirken, bu projeye onay veren Dönemin Bakanı Murat Kurum’un neden yargılanmadığını açıklayamıyor. Eğer proje hatalıysa, Kurum yargılanmalı; doğruysa, neden işçiler ve alt kademe çalışanlar tutuklu?” diye sordu.
"TAKSİR DEĞİL OLASI KAST!"
Faciada 9 işçinin hayatını kaybetmesine rağmen, olayın yalnızca “taksirle” işlendiği iddiasının hukuki bir çelişki olduğunu belirten Yavuzyılmaz “Yargıtayın olası kast olarak değerlendirdiği benzer iş cinayetleri varken, burada bilinçli taksir mi, olası kast mı diye bir tartışma dahi yürütülmemiştir. Bu iddianame, suçun niteliğini basitleştiren, asli sorumluları koruyan ve cezai sorumluluğu işçilere yıkan politik bir kurguya sahiptir” dedi.
Yavuzyılmaz İliç’teki çevre felaketine de dikkat çekerek, “Şirketin kâr ve üretim baskısıyla hareket ettiği, denetimsizlik ortamından faydalandığı bir düzen söz konusu. Ancak, çevrenin kirletildiğini söyleyen bilirkişi raporlarına rağmen, kamuoyuna ‘Her şeyin temiz olduğu’ şeklinde yanlış bilgi veren kamu yetkilileri bu dosyada yok” diyerek tepkisini dile getirdi. (İstanbul/EVRENSEL)