04 Ocak 2025 06:40

Denetim eksik, gıdaya erişim zor

Türkiye'de derinleşen yoksulluk, yetersiz denetimlerle güvensiz gıdaların yaygınlaşmasına yol açıyor. Kansere ve gen değişimlerine neden olan mikotoksin ve pestisitler halk sağlığını tehdit ediyor.

Görsel: Midjourney-Fırat Turgut/Evrensel

Paylaş

Özlem Songül ABAYOĞLU

Türkiye’de derinleşen yoksulluk ucuz gıdaya dair talebi artırıyor. Denetimlerin yetersiz ve niteliksiz olmasıyla bu talebin karşısında güvensiz ve zararlı gıdalar yaygınlaşıyor, gittikçe daha büyük bir sorun haline geliyor. Ülke içinde üretilen ve tüketilen besinlerin yanı sıra ihraç edilmek istenen besinlerin bir kısmı da Türkiye’de tüketiliyor. Örneğin Antep fıstığında mikrotoksin bulunması sorununun yaşanması ile pek çok yaygın markete sık sık çeşitli Antep fıstıklı ürünler geliyor. Böylece zaten artan yoksulluk dengeli ve düzenli beslenmeyi zorlaştırırken erişilebilen besinler de zararlı, sağlıksız hatta zehirli oluyor. Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Toprak, Türkiye’de gıda güvenliği ve Tarım ve Orman Bakanlığının sorumluluklarına dair gazetemize konuştu.

KANSER VE GEN DEĞİŞİMİNE DAHİ NEDEN OLABİLİYOR

Pestisitlerin hem çevre kirliliğini hem de kromozom anormalliklerini arttırdığını, kardiyovasküler sistem ve üreme sistemi dahil birçok sistemi etkilediğini ifade eden Toprak, mikotoksinlerin ise bazı küfler tarafından üretilen toksik metabolizma ürünleri olduğunu aktardı. Bunların en bilinenlerinin aflatoksin ve okratoksin olduğunu söyleyen Toprak, mikotoksin türlerinin fazla tüketilmesinin kansere neden olduğunun kanıtlandığını hatırlattı. Bağışıklık sistemini güçsüzleştirme, hafıza kaybı, kas krampları ve gen değişimi gibi etkileri de olabileceğini söyleyen Toprak, ihraç edilen gıdaların bir kısmının iade edilmesine ilişkin ise, şöyle konuştu: “Gümrüğe geri dönen gıda ürünleri Tarım ve Orman Bakanlığı il müdürlükleri tarafından kontrol ediliyor. Fakat, ürünleri iade eden ülkeden resmi bir evrak talep edilmiyor. İade eden ülke sebebini söylerse bilebiliyoruz. Aksi durumda ihraç eden firmanın beyanı esas alınıyor. Bu da bir güvenlik zafiyetine ve kafalardaki o makul şüpheye neden oluyor.”

"İŞLETMELER YILDA 2 KEZ BİLE DENETLENMİYOR"

Hemen her gün bir gıda zehirlenmesi yaşandığı, yapılan denetimlerin yetersizliği göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’de gıda güvenliğinden bahsetmenin mümkün olmadığının altını çizen Toprak, denetimlere ilişkin çeşitli bilgiler aktardı: “Tarım ve Orman Bakanlığı 2023 faaliyet raporunu incelediğimizde bakanlıkta görevli gıda kontrolörü sayısının 7 bin 522 olduğunu, mevcut kadro ile ülke genelinde 1 milyon 302 bin 38 denetim yapıldığını ve sadece 255’i için savcılığa suç duyusunda bulunulduğunu görebiliriz.” 2023 sonu itibarıyla 719 bin 875 gıda işletmesinin 13 bin 175’inin adedinin onay, 706 bin 700’ünün kayıt kapsamında olduğunu aktaran Toprak, “Her işletmenin ortalama 2 kez bile denetlenmediği görülüyor. Şüphesiz ki, halk sağlığı ve gıda güvenliği, işletme başı yılda ortalama bir kez yapılan denetimle sağlanamaz. Aslında sorun sadece denetim sayısının yetersizliği de değil. Denetimlerin etkinliği de önemli. Denetimlerin daha sık ve güvenilir yapılabilmesi için daha çok gıda mühendisinin kamuda istihdam edilmesi gerekiyor. Gıda güvenliğinden tasarruf olmaz” diye konuştu.

YOKSULLUK BÜYÜYOR, TABAK KÜÇÜLÜYOR

Şubat ayında asgari ücretin açlık sınırının altında kalacağını, yoksulluk sınırının 68 bin 675 TL olduğunu ifade eden Toprak, TÜİK yoksulluk ve yaşam koşulları istatistikleri 2024 raporundan şu verileri paylaştı: Yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0.7 puan artarak yüzde 13.7 oldu, fertlerin yüzde 29.3’ü yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında, yüzde 39.3'ü iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını, yüzde 15.1'i evin ısınma ihtiyacını karşılayamıyor. Türkiye'de yoksulluk sayısı 17 milyon 821 bin kişi, yoksulluk oranı yüzde 21.2. Bu oran İstanbul'da yüzde 17.6, Ankara'da yüzde 19.7, İzmir’de yüzde 17.3.

Gıda enflasyonunun yüksek olmasının gıda harcamalarının toplam harcamasının büyük bir bölümünü oluşturan dar gelirli kesimleri çok daha fazla etkilediğinin altını çizen Toprak, küresel gıda güvenliği endeksi 2020 raporunda Türkiye’nin 113 ülke arasında 47'nci sırada olduğunu hatırlattı.

YURTTAŞ BESLENEMİYOR

Yaşamanın bir insan hakkı olduğu gibi sağlıklı, güvenli ve yeterli gıda ile temiz suya ulaşabilmenin de bir insan hakkı olduğunu vurgulayan Toprak, sözlerini şöyle bitirdi: “Bunu sağlamak kamunun en önemli görevlerinden biridir. Yinelemek gerekir ki, dar gelirli ailelerin elde ettiği gelir yeterli ve dengeli beslenme için gerekli harcamaları bile karşılayabilecek düzeyde değil. Bu durumda olan aileler, büyük bir olasılıkla beslenme dışı harcamalarının bir kısmını da beslenme harcamalarından kısarak elde edebilmekte. Gelir düzeyinin düşük ve yetersiz olması, dar gelirli kişi ve ailelerin sağlıksız, yetersiz ve dengesiz beslenmesine neden olmakta. Hicap duyarak söylüyoruz yurttaş ne yazık ki beslenemiyor. Sadece karın doyuruyor. Dengeli bir beslenme yerine tek tip ve özellikle karbonhidrat ağırlıklı beslenme ilerleyen yıllarda başta obezite olmak üzere diyabet ve diğer hastalıklara neden olacak.”

 

ÖNCEKİ HABER

Suriye’de Alevilere yönelik saldırılar, Ankara'da protesto edildi

SONRAKİ HABER

Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında bilgi sızdıran polislere dava açıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa