4 Ocak 2025 06:45
/
Güncelleme: 16:10

Üretici köylünün çıkmazı gıda güvenliğini nasıl etkiliyor?

Türkiye’nin tarım ürünleri, pestisit ve aflatoksin kalıntıları nedeniyle geri gönderiliyor. Denetim eksiklikleri, üretici köylüleri ve halk sağlığını tehdit ediyor.

Üretici köylünün çıkmazı gıda güvenliğini nasıl etkiliyor?

Görsel: Midjourney/Fırat Turgut/Evrensel

Sedat BAŞKAVAK

Birkaç haftadır yurt dışına ihraç edilen tarım ürünlerinde pestisit yani tarım ilacı kalıntısı, aflatoksin (zararlı küf) var diye tarım ürünlerinin geri gönderilmesine ilişkin haberler yapılıyor. Avrupa Komisyonuna bağlı gıda ve yem için hızlı alarm sistemi (RASFF) bildirimlerinde geri gönderme sebepleri arasında pestisit kalıntısı, yasaklı etken maddeler, beyan dışı içerik, mikrobiyolojik bulaş, yabancı madde, ambalaj ve etiketleme sorunları yer alıyor. Türkiye, Avrupa’ya tarım ürünleri ihracatında 489 geri bildirimle ilk sırada yer alan ülke. Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı, son üç yılda kalıntı oranını yüzde 30 azalttıklarını aktarıyor ancak nereden nereye düştüğünü belirtmiyor.

Tarım Bakanlığının hasat öncesi tarlalardan numune alıp yasaklı etken madde kontrolü yapması, ruhsatlıysa ancak kalıntı oranı yüksekse ürün hasadının geciktirilerek kalıntının azalmasının ya da yok olmasının beklenilmesini sağlaması gerekir. Bakanlık personeli, “Eskiden ürün ve bayilerin kontrolünü bitki koruma şube müdürlüğü yaparken, bitki sağlığı ve üretim şubesi olunca görev kapsamı genişledi, ihraca giden kerestenin bile denetimi üzerimizde kaldı” diyor. Artan iş yükünün bu alanda denetimleri zayıflattığından şikayetçiler. Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Hüseyin Demirtaş, 700 bin gıda üreticisi firmayı 7 bin 245 teknik elemanın denetleyemeyeceğini belirterek yetersiz teknik personel nedeniyle durumun daha da kötüleştiğini belirtmektedir.

Pestisit kalıntısının önemli nedenlerinden biri olarak artan ilaç kullanımı ve sonrasında ilaç etkisinin azalmasını beklemeden yapılan erken hasat olduğu söylenerek üretici köylüler suçlanıyor. “Köyde yaşıyor diye herkes çiftçi olmamalı”dan tutalımda “Belli yaşın üzerindeki köylülerin tarım üretimini bilmediği”ne kadar pek çok şey konuşuldu. Zaten tarımsal üretim herkesin yapabileceği bir iş değildir. Olmadığını zamanında işi bilen yerine parası olana verilen hayvancılık destek ve kredileri batırıldığında gördük. Tarım üretimi nesiller boyu deney tecrübe aktarımıyla, bilgi ve birikimin nesiller boyu büyükten küçüğe aktarılarak devamlılığını sağlamıştır.

Bir yandan verimli tarım alanları tarım dışı kullanıma açılırken diğer yandan da kalan tarım alanlarında toprak sürekli ilaç ve gübreye maruz bırakıldığından yoruluyor. Toprakta azalan bitki besin elementleri yine ilaç ve gübre kullanımı ile sağlanıyor. Bu; tarım ve gıda tekellerinin verim baskısını ve azalan üretici köylü gelirlerini daha çok üretimle artırma çabasını beraberinde getirmektedir.

Üretici köylüler üretim, dağıtım ve pazarlamada köylüler lehine rol oynayan kurumlardan, piyasayı regüle edecek devlet desteğinden yoksun durumdadır. Tüccar ve ihracatçının pazarında, onların istediği zaman ve fiyattan ürün vermeye mecbur bırakılmaktadır. “Türkiye tarımsal görünümü” saha araştırmasına göre üretici köylülerin dörtte üçü ürününü tüccara vermektedir. Aynı zamanda üretim için ihtiyaç olan girdiler için tüccara borçlanan üretici köylüler geçinmek ve yaşamak için tüccarların dayatmalarını kabul etmek zorunda kalmaktadır. O nedenle de başta meyve olmak üzere pek çok tarım ürününün hasadı ya tüccar istediği zaman ya da tüccar eliyle yapılmaktadır. Endüstriyel üretimin gereği olarak daha çok verim ve uzun raf ömrü baskısıyla ilaç ve gübre kullanımına bağlı olarak artan kimyasal kullanımı, kalıntıyı da beraberinde getirmektedir.

Avrupa ülkeleri hatta büyük şirketler kalıntıyı kaçınılmaz görüyor ancak kalıntının kendi belirledikleri referans değerlerde olmasını istemektedir. Bu durumda -her zaman olmasa da- Türkiye tarafında kabul edilebilir değerde olan ürünün Avrupa tarafında referans değerin üzerinde olduğu belirtiliyor. İhracatçı giden ürünlerin yüzde 10’unun geri döneceğini kabul ederek ihracat yapıyor. Geri dönenlerin bir kısmı olduğu gibi ülke içinde satıldığı, bir kısmının ayıklandığı, bir kısmının ise mamule dönüştürülerek iç ve dış pazara sunulduğu bilinen bir gerçek. Hatta Avrupa’dan geri dönen kayısının referans değerinin daha yüksek olduğu Amerika ya da Kanada’ya gönderildiği de. Bu süreçte ihracatçılar fireyi de hesaplıyor. Köylüden alış fiyatını ve ihracat fiyatını belirlerken gümrükten geri dönüşler ürün fiyatlarını baskılamanın aracına dönüştürülmektedir. Olan yine üretici köylüye olmakta ve “Piyasa durgun”, “Mal gümrükten geri dönüyor” sözleriyle üretici köylüye düşük ürün fiyatı dayatılmaktadır.

Başta üzüm, incir olmak üzere tarım ürünlerindeki aflatoksinin nedeni de ekolojik yıkım pahasına yapılan enerji üretimidir. Barajlar, jeotermal santraller gibi enerji santralleri nedeniyle artan nem oranı, hasat edilen tarım ürünlerinin tam olarak kurumasını engellerlerken aflatoksine de neden olmaktadır. İncir ve üzümün yetiştirilip kurutulduğu İç Ege’de jeotermal santraller kaynaklı artan nem nedeniyle uzayan kurutma süreci aflatoksinin sebebidir.

İhraç edilen tarım ve gıda ürünlerinde pestisit, aflatoksin, Akdeniz meyve sineği vb. var da ülke içindekilerde yok mu? Başta enerji olmak üzere maden ve sanayi şirketlerinin daha çok kâr için yarattıkları ekolojik yıkımın faturası tarıma ve tarım üretimine, yine üretici köylüye çıkmaktadır. Tekellerin hakimiyetine giren gıda ve tarımda, artan girdi maliyetleri karşısında desteklemelerden yoksun bırakılan, borçlanarak üretim yapan, düşük fiyat dayatmasıyla ürününü satan üretici köylüler kaybetmektedir. Tüccarı, ihracatçısı ise kârından bile zarar etmeden ticaretini devam ettirmektedir. İade edilen de ülke içinde satılan da kimyasal kalıntılı, zehirli, aflatoksinli olan tarım ve gıda ürünleri halka yedirilirken “gıda güvenliği” hoş bir seda olarak kalmaktadır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et