3 kentte kayıpların akıbeti soruldu
İHD ve kayıp yakınları tarafından yapılan eylemlerde Fethi Yıldırım, Ahmet Yetişen ve Hacı Ahmet Er’in akıbetinin açıklanarak faillerinin yargılanması istendi.
Fotoğraf:MA
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları tarafından yapılan eylemlerde kayıpların akıbeti sorularak faillerin yargılanması talep edildi.
DİYARBAKIR
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla düzenledikleri eylem 830’uncu haftada devam etti. Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapılan eylemde kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankartı açıldı. Açıklamaya İHD üyeleri, Amed Ekoloji Derneği, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi ( DEM Parti) ilçe yöneticileri, Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP) Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve kayıp yakınları katıldı. Bu haftaki eylemde 1993 yılında Urfa’nın Viranşehir ilçesi Demokrasi Partisi (DEP) yöneticisi iken gözaltına alındıktan sonra kaybettirilen Fethi Yıldırım’ın hikayesi okundu.
KÜRT SORUNUNDA ÇÖZÜM TARTIŞMALARI
İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Ömer Saman, Kürt meselesine dair gelişmeleri yakından takip ettiklerini söyledi. “Ülkede siyaseten düşmanlaştırılmış aktörlerin bu ülkenin kanayan yarası için bir araya gelmesini anlamlı ve olumlu buluyoruz” diyen Saman, “Biz İnsan Hakları Derneği, sivil toplum örgütleri olarak yıllardır bu ülkede onurlu bir barışın tesis edilmesi için mücadele ettik ve mücadele yürütmeye devam edeceğiz. Bu mücadelede olmazsa olmazlar onarıcı bir adalet ve hakiki bir barıştır. Biz de siyasetin elini güçlendirmek adına üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmekten asla geri durmayacağız. “
Fethi Yıldırım’ın hikayesini İHD Kayıp Komisyonu Üyesi Berfin Elçi okudu.
Yıldırım’ın hikayesi şu şekilde: “Urfa’nın Viranşehir ilçesinde yaşayan Fethi Yıldırım, dört kardeşten üçüncüsüdür. Viranşehir Lisesi'nden mezun olduktan sonra (78- 79' lu yıllarda) ilçe merkezinde meydana gelen bir cinayetten dolayı tutuklanarak, Diyarbakır E Tipi Cezaevi’ne girer. Yargılamada, Devrimci Doğu Kültür Dernekleri (DDKD) üyesi olmak ve söz konusu cinayetin faili olmakla suçlanır ve hapis cezası alır. 4 yıl cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldığı gün zorunlu askerlik yapmak üzere Ağrı Patnos ilçesine gönderilir. Burada, acemi birliğini bitirdikten sonra Bolu Askeri Jandarma Tugayı’nda askerliğini tamamlar ve Viranşehir'e geri döner. Bir süre sadece çiftçilikle uğraştıktan sonra kurulan DEP yönetim kuruluna girerek aktif olarak çalışmaya başlar.
3 KİŞİYLE BİRLİKTE GÖZALTINA ALINDI
1993 yılı Ekim ayı başlarında DEP yönetimindeki Mehmet Çakı gözaltına alınır. Çakı, gözaltı sonrası Yıldırım'ların evine giderek, gözaltında tutulduğu süre boyunca kendisine Fethi Yıldırım ile ilgili sorular sorulduğunu haber verir. Bu sırada Fethi Yıldırım İstanbul’da bulunmaktadır. Bu söylemler üzerine ağabey Süleyman Yıldırım, kardeşi Fethi Yıldırım’ı arayarak; kendisine olanları anlatır. Yıldırım, ertesi gün ilçeye döner. Yıldırım, 4 Ocak 1994 akşamı arkadaşı olan ancak Almanya'da ikamet eden Abdo Mutlu'nun geldiğini, DEP Yönetim Kurulu üyeleri olan Ali Kuran ile Naci Kapancılar adlı iki arkadaşı ile birlikte Mutlu'nun evine gideceklerini belirtir. Saat 17.30 sularında evden ayrılarak, Abdo Mutlu'nun evine gider. Burada, bir süre oturduktan sonra Viranşehir ilçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından eve baskın düzenlenir. Baskın sırasında ev sahibi Abdo Mutlu, Ali Kuran, Naci Kapancılar ve Fethi Yıldırım gözaltına alınır. Aynı akşam saat 23.00 sıralarında serbest bırakılan Ali Kuran, Süleyman Yıldırım'ı telefonla arayarak, gözaltına alındıklarını ve Fethi Yıldırım dışında kendilerinin serbest bırakıldığını belirtir.
TANIKLAR ANLATTI
Abi Süleyman Yıldırım, olayın detayını öğrenmek üzere ertesi gün Ali Kuran ve Naci Kapancılar’ın yanına gider. Kuran ve Kapancılar gözaltı olayına ilişkin olanları şöyle aktarmaktadır: ‘Evde otururken İlçe Emniyetinden olan; aralarında Selçuk Uygur, Osman Harman, Alptekin Kartal ve Uğur Avşar adlı polislerin de bulunduğu kalabalık bir grup geldi. Bizleri bir araya toplayıp, hangimizin Fethi Yıldırım olduğunu sordular. Fethi'nin hangimiz olduğunu öğrenince, dördümüzün gözlerini bağlayarak, götürdüler. Aradan iki saat kadar bir süre geçtikten sonra gözlerimizi açıp, önümüze koydukları bir tutanağa imza atmamızı istediler. Bu arada Fethi'nin yanımızda olmadığını fark ettik. İmza attıktan sonra bizleri serbest bıraktılar.’
Fethi Yıldırım’ın ailesi, yetkili tüm mercilere başvuruda bulunur ancak hiçbir yanıt alamaz. Bu nedenle 26 Ocak 1994 tarihinde adı geçen polisler hakkında Savcılığa suç duyurusunda bulunulur. Yapılan suç duyurusuna 14 Eylül 1994 tarihinde verilen cevapta; 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının 15/ 3 maddesi gereği görevsizlik kararı verildiği ve dilekçenin ilçe İdare Kuruluna gönderildiği belirtilir. İlçe İdare Kurulu'nun olaya ilişkin verdiği kararı öğrenmek üzere Yıldırım tarafından 15 Eylül 1994 tarihinde başvuru yapılır ancak başvuru Kurul tarafından kabul edilmediği gibi hiçbir yanıt verilmez. Fethi Yıldırım’dan bir daha haber alınamaz.”
Açıklama oturma eylemi ile son buldu.
BATMAN
Batman'da İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 666’ıncı haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Batman Şubesi üyeleri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) şubesi yöneticileri katıldı. Bu haftaki eylemde 13 Kasım 1994 tarihinde Batman'daki evinden gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Ahmet Yetişen’in akıbeti soruldu. Yetişen’in kaybedilme hikayesini İHD Batman Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi okudu.
Yetişen’in hikâyesi şöyle: “13 Kasım 1994 tarihinde saat 19.00 sularında ve 23.00 sularında askerler, polisler ve köy korucuları Ahmet Yetişen’ in evine baskın yaptılar. Ahmet’i orada bulamayan güvenlik güçleri, oğlu Hanifi’ yi alarak, H.S. ve N.G.’nin evine gittiler. N.G.’nin evinde bulunan Ahmet’i de alarak hepsini Batman Komando Tabur Komutanlığı’na götürdüler. Hanifi ertesi gün serbest bırakıldı. O günden itibaren Ahmet'ten haber alınamadı.
23 Mart 1995 tarihinde Ahmet’in akrabaları, aralarında Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve TBMM’nin de olduğu birçok makama başvurarak, Ahmet’in zorla kaybedildiğini bildirdiler. 30 Eylül 1998 tarihinde eşi Türkan, Ahmet’in gözaltına alınması ve zorla kaybedilmesinden sorumlu kişilerin cezalandırılması için Batman Cumhuriyet Savcılığı'na şikâyette bulundu. Dosya 1998/2650 hazırlık numarasıyla açıldı. Aynı gün savcı, Batman Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Birimi’nde (TMB) görevli polislerin ifadesini aldı. Batman TMB, gözaltı kayıtlarında Ahmet Yetişen’ in bulunmadığını, kendisinin 23 Ekim 1996 tarihinden beri ‘PKK üyesi’ olarak arandığını belirtti. Batman Jandarma Komutanlığı da Ahmet ile ilgili kayıtlarında bir bilgi olmadığını belirtti.
DAİMİ ARAMA KARARI ÇIKARILDI
19 Şubat ve 25 Nisan 1999 tarihlerinde Ahmet için daimi arama kararı çıkartıldı, 29 Mart 2001 tarihinde savcı tekrar bir arama kararı çıkarttı. 3 Aralık 2003 tarihinde YAKAY-DER İstanbul Fatih Savcılığı’na aralarında Ahmet’in de bulunduğu 160 kayıp kişi hakkında başvuruda bulundu. Fatih Savcılığı dosyayı Batman Savcılığı’na gönderdi ve burada 2003/4131 hazırlık numarasıyla ikinci bir soruşturma açıldı. 22 Ocak 2004 tarihinde iki dosya birleştirildi.
SORUŞTURMA SÜRÜYOR
Hanifi bir kaç kez daha Batman Savcılığına babasının zorla kaybedilmesinden sorumlu kişilerin bulunması ve cezalandırılması için başvuruda bulundu. Ancak bir sonuç alamadı. Batman Savcılığındaki soruşturma halen sürmektedir. 12 Mayıs 2006 tarihinde Ahmet Yetişen’in ailesinin, AİHM’e yapmış olduğu başvuru sonucunda AİHM, başvurunun altı ay kuralına uyulmayarak, geç yapıldığını ifade ederek kabul edilmezlik kararı verdi.”
Açıklama oturma eylemi ile son buldu.
HAKKARİ
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, 156’ıncı haftasında Hakkari'nin Yüksekova ilçesindeki Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eylemde, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartı ve kayıpların fotoğrafları açıldı. Bu haftaki eylemde, 15 Ağustos 1995 günü Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Bilêcan köyünde gözaltına alınarak katledilen Hacı Ahmet Er için adalet istendi.
Konuya dair basın metnini İHD Şube Eş Başkanı Musa Bor okudu.
Yıllardır her meydan da insan hayatının önemine ve yaşam hakkının kutsal olduğuna değindiklerini belirten Bor, “Hacı Ahmet Er Çukurca'nın Marûfan köyünde ailesi ile birlikte ikamet etmekteydi. Köy yakınlarında çıkan çatışma sonrası Marûfan köyüne askerlerce bir operasyon düzenlendi. İnsanlar köy meydanında toplandı ve köylerini terk etmeleri için büyük bir baskı kuruldu. Köylerini terk etmek istemeyen insanlara şiddet uygulandı ve tehdit edildiler. Akabinde köyden ayrılmak zorunda kalan Hacı Ahmet Er ve kardeşi Hacı Mirat Er taşınabilmek için katır bulmak istediler. 15 Ağustos 1995 günü Hacı Ahmet Er’in oğlu Adnan Er katır bulabilmek için yakınlarında bulunan Bilêcan köyüne doğru yola çıktı. Bir süre sonra iki köy arasında silah sesleri duyuldu. Bunun üzerine Hacı Ahmet Er ve kardeşi Hacı Mirat Er Kavşak köyüne giden oğlunu aramak için yola koyuldu. Evden çıktıktan sonra operasyonda olan askerlere denk gelen kardeşler gözaltına alındı” dedi.
Gözaltına alınarak götürüldükleri bölgedeki Jandarma Karakolunda ağır işkence gören iki kardeşten Hacı Mirat Er bir gün sonra serbest bırakıldığını aktaran Bor, “Hacı Ahmer Er’in de serbest bırakılması için jandarma önünde toplanan aileye Hacı Ahmet Er’in gözaltına alınmadığı bilgisini verdi. Aile Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde kardeş Hacı Mirat Er ile başvuru yapsa da ilgili kurumlar Hacı Ahmet Er’in gözaltına alındığını inkar etti. Yapılan başvuru kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile reddedildi. Hacı Ahmet Er’in akıbeti faili meçhul bırakıldı. Kardeşi ile gözaltına alınan ve sonrasında bedeni kaybedilen Hacı Ahmet Er’in akıbetine daire hiç bir gelişme olmadı. Er ailesinin üzerini çiçekler ile donatacağı bir mezar yeri inşa edebilmek için yürüttüğü hukuk mücadelesi yetkinlerin müdahalesi ile egale edildi. Buradan yetkinlere bir daha sesleniyoruz; Hacı Ahmer Er’in akıbeti açıklansın ve sorumlular adalet karşında hesap versin. Hacı Ahmet Er ve tüm kayıplarımız için adalet aramaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Eylem oturma eylemiyle son buldu. (MA)