Zeytinde var yılı, yok yılı oldu | Smyrna’dan İzmir’e Kentin Gündemi
Dünya genelinde 2024 yılı "var yılı" olarak kabul edilmesine rağmen, ülkemizde zeytin üreticisi zor bir yıl geçirdi.
Ramis SAĞLAM
İzmir
Dünya ölçeğinde 2024 yılı, zeytinyağı için “var yılı” olarak kabul edilmesine rağmen, Türkiye’de zeytin üreticisi için sıkıntılı bir yıl oldu. Ülkemizde uygulanan tarım politikaları ve artan maliyetler karşısında zeytin üreticisi çok fazla sorun yaşadı. Zeytin üretiminde Avrupa Birliği desteği alan İtalya, İspanya ve Yunanistan bol bir hasat dönemi geçirirken, uluslararası piyasalarda zeytinyağı fiyatları kilogram başına 5.5 avroya kadar geriledi.
Marmarabirlik 2024/2025 zeytin alım fiyatlarını geçen yıl 180 dane için kilo başına 110 lira olarak belirlerken, bu yıl 15 liralık artışla 125 lira, 200 dane için 100 lira olan fiyat için 5 liralık artışla 105 lira açıkladı. Bu yıl taban fiyatta ise artış yapılmazken, geçen yıl olduğu gibi 380 dane için kilo başına 47 lira verirken, yağlık zeytinin kilosunu ise 45 liradan alıyor.
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de zeytinyağında rekor üretim beklenirken, Türkiye'de zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin rekor üretim tablosundan faydalanmaları mümkün görünmüyor. Artan maliyetleri, ekonomik baskıları ve devlet politikalarındaki belirsizlikleri, zeytin üreticilerinin sorunlarını TMMOB'ye bağlı Gıda Mühendisleri Odası (GıdaMO) İzmir Şube Başkanı Ömer Ulaş Kırım, Foça Ziraat Odası Başkanı Saim Demirbaş ve zeytin üreticileriyle konuştuk.
MALİYETLER VE İŞÇİ SIKINTISI ÜRETİMİ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Zeytin toplama işlemi neredeyse bitmesine rağmen, hâlâ TARİŞ tarafından fiyat açıklanmadığını belirten Foça Ziraat Odası Başkanı Demirbaş, “Yağhaneciler 130-150 lira bandından zeytin alımı yapıyor. Bu yıl zeytin üreticileri önemli mağduriyet yaşıyor. Geçen yılla bu yıl arasında maliyetler yüzde 50 artış gösterdi. Borç içinde olan üreticiyi olumsuz etkiliyor. Bu durum üreticiyi zeytin üretiminden uzaklaştırıyor. Zeytinde yaşanan sorunlar aşılmadığı sürece ülke ekonomisi açısından büyük bir kayıptır” dedi.
Türkiye'deki zeytinyağı üreticilerinin artan maliyetler nedeniyle sürdürülebilirlik mücadelesi verdiğini söyleyen Demirbaş, “Gübre, ilaçlama ve enerji giderleri gibi temel kalemlerdeki fiyat artışları, üretim sürecini daha da maliyetli hale getiriyor. Tarım işçiliği, ekonomik koşullar nedeniyle cazip bir meslek olmaktan her geçen gün daha da uzaklaşıyor. İşçi ücretlerinin aşırı yükselmesi, üreticinin hasat maliyetlerini aşırı artırdı. Bir kilogram zeytinin üretim maliyeti 30 lira olarak hesaplanıyor. Ortalama 6 kilogram zeytinden 1 litre zeytinyağı elde ediliyor, bu da üretim maliyetini 180 liraya çıkarıyor. Eğer zeytinyağı fiyatları 180 liranın üzerinde olmazsa, üreticinin temel giderlerini bile karşılaması mümkün olmuyor” diye konuştu.
DEVLET DESTEĞİ OLMAZSA ZEYTİNCİLİK TÜKENİR
30 yıldır pamuk ve zeytin üreticiliği yapan, zeytin üreticisinin işinin hiçbir zaman bitmeyeceğini belirten Halit Uşak, "Zeytini sadece toplamakla bitmiyor. Altını sürüyoruz, ilacını atıyoruz, aralıyoruz, budayıp çalısını topluyoruz. Bunların hepsi maliyet kalemini oluşturuyor. Zeytinyağının pahalı olduğu söyleniyor. Maliyetler hesaplandığında zeytinyağı hiç de pahalı değil. Bugün üretici olarak yaşadıklarımıza çözüm bulunmazsa, gelecek kuşaklar zeytin ağacını bile göremeyecek. Maliyet artışlarına karşı destek olunmazsa bu üretime ve soframıza yansıyacak. Geçen yıl makine kullanan bir işçi bin lira yevmiye alırken bu yıl 1500 lira alıyor. Yine geçen yıl elle toplayan bir işçinin yevmiyesi 600 liradan bin liraya yükseldi. İşin içinde olanlar daha iyi bilir, bu yıl zeytin para etmiyor. Toplanan zeytin, işçinin maliyetini bile karşılamıyor. Geçen yıl TARİŞ, 295 lira fiyat açıklamıştı. Bu yıl Tarım Kredi Kooperatifi 150 lira olarak açıkladı. Devletin bir an önce bu duruma el atıp üreticiye destek olması gerekir" dedi.
DAR GELİRLİ ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI ALAMAYACAK
Bağarası'da sürdürülebilir zeytin üreticiliği yapan Zafer Kartal, "Ülkemizde uygulanan ekonomi politikaları zeytin üreticisini de yakından ilgilendiriyor. Ekonomideki istikrarsızlık tarım maliyetlerine olumsuz yansıyor. Artan maliyetler dar gelirlinin zeytin yağına ulaşmasını engelliyor. Fakirin ekmeğinin yanında katık ettiği zeytin lüks hale geldi. İyi bir zeytin almaya kalktığınızda 250 lira civarında. Bu fiyatlar tüketiciye pahalı gelebilir fakat maliyetler hesaplandığında durum öyle değil. Geçen yılla bu yıl arasında maliyet ikiye katlarken piyasada zeytinyağı fiyatları geriledi. Bu yıl zeytin üreticisi olarak ciddi anlamda zarardayız. Zeytinyağı kartelleri üreticinin elindeki zeytini düşük fiyattan toplayarak stoklamaya başladı. Geçen yıl 350-400 liraya sattığımız yağ bu yıl yağhanede 250 lira kırsaldaki üreticide 130 liraya kadar geriledi" dedi.
ZEYTİNYAĞI: STRATEJİK VE KÜLTÜREL BİR DEĞER
Zeytinyağının, Türkiye için sadece ekonomik bir ürün değil, aynı zamanda bir kültürel miras olduğunu söyleyen GıdaMO İzmir Şube Başkanı Ömer Ulaş Kırım hem iç piyasada hem de uluslararası arenada zeytinyağının stratejik bir ürün olarak konumlandırılması gerektiğini söyledi.
Doğru politikalar ve etkin destek mekanizmalarının geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Kırım, "Bu süreçte üreticilerin desteklenmesi ve markalaşma çalışmalarına ağırlık verilmesi, sektörün geleceği için kritik öneme sahip. Yaşanan bu kriz zeytinyağı sektörünü güçlendirmek için bir fırsata dönüşebilir. Ancak bunun için üreticilerin sesi daha güçlü duyulmalı ve uzun vadeli, sürdürülebilir stratejiler geliştirilmelidir" dedi.
ÇÖZÜM ŞART
Üreticiler ve uzmanlar yaşanan zorlukları aşmak için önümüzdeki alınması gereken önlemleri şöyle sıralıyorlar:
- Maliyet desteği: İşçilik, gübre ve ilaçlama gibi temel üretim maliyetlerinin karşılanması için teşvikler sağlanmalı.
- Devlet fiyat politikası: Piyasada istikrarı sağlamak ve üreticiyi korumak adına referans fiyat belirlenmeli.
- Markalaşma ve ambalaj desteği: Üreticilerin uluslararası pazarda katma değer yaratabilmesi için finansal destek artırılmalı.
- Kooperatifleşme ve eğitim: Çiftçiler, kooperatif çatısı altında birleşerek modern üretim ve pazarlama teknikleri konusunda eğitilmeli.
- Piyasa düzenlemesi: Çiftçiyi koruyacak minimum alım fiyatları belirlenerek sürdürülebilirlik sağlanmalı.