Geçim ve özgürlük arasında sanat: Tiyatronun bugünü
Oyuncular olarak çok fazla emek harcıyoruz, mücadele ediyoruz. Ortaya ciddi bir sanat eseri koyuyoruz. Ancak patronlar bu süreçten çok daha fazla kâr elde ediyor.

Güney AKIN
Adana
Çukurova Üniversitesi tiyatro öğrencileri, Diyarbakır'daki devlet tiyatrosunun salonuna yapılan gece saldırısının ardından, sahneye çıkmadan önce yaşadıkları hazırlık sürecini ve tiyatronun toplumsal rolünü tartıştılar.
Öğrenciler, sahne arkasındaki hazırlık sürecinin yoğun ve zorlu geçtiğini belirtti. Kuliste ve antrede geçen süre boyunca, oyuncuların birbirleriyle etkileşimlerinin önemli olduğunu ve bu mahrem alanların ihlal edilmemesi gerektiğini vurguladılar. Oyuncular, her temsil öncesinde “oyunun iyi çıkması ve seyircide katarsis oluşturması” adına sürekli bir mücadele içinde olduklarını dile getirdiler. Katarsis, seyircinin sahnedeki olaylara karşı ruhunun arınmasını ve bu olayların arkasındaki gerçeklerin sorgulanmasını sağlayan bir süreç olarak tanımlandı.
TİYATRODA HAZIRLIK SÜRECİ
Öğrenciler, Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nda yaşanan olayların kesinlikle siyasetin bir uzantısı olduğunu vurgulayarak, bazı güç odaklarının tiyatroyu tehdit olarak algıladığını ifade ettiler. Ayrıca, gerçeklerle yüzleşmekten kaçınan bu kesimlerin sanatçılara karşı sert bir tutum sergilemesine dikkat çektiler.
Tiyatro prodüksiyonuna ilişkin de konuşan öğrenciler, maliyetlerin genellikle prodüksiyon tarafından karşılandığını ancak burada patron-işçi sorunlarının da göz ardı edilemeyeceğini belirtti. Tiyatro, ekonomik sıkıntılar yaşayan sanatçılar için kritik bir geçim kaynağı olmasına rağmen, yeterli ücreti almadıkları için zorluklar yaşadıklarını ifade ettiler.
Özetle, sahne arkasındaki hazırlık süreci ve tiyatronun toplumsal rolü, sanatçıların yaşadığı zorluklar ve toplumsal eleştirilerle birleşerek tiyatronun ne denli güçlü bir ifade aracı olduğunu gözler önüne seriyor.
SANSÜR İDDİALARI VE EKONOMİK ZORLUKLAR
Devlet tiyatrolarında sansür iddiaları ve oyuncuların ekonomik zorlukları gündemde.
Günümüzde tiyatro oyuncuları hem ekonomik zorluklar hem de sanatsal özgürlüklerini sınırlayan baskılarla mücadele ediyor. Tiyatro sahnelerinde alkış toplayan sanatçılar, perde arkasında yaşam mücadelesi veriyor. İsminin kullanılmasını istemeyen bir tiyatro sanatçısı, yaşadığı zorlukları ve tiyatronun bugünkü durumunu değerlendirdi:
“İsmimden ve performansımdan para kazananlar var ama bana ödenen maaş hâlâ aynı. Oyuncular olarak çok fazla emek harcıyoruz, mücadele ediyoruz. Ortaya ciddi bir sanat eseri koyuyoruz. Ancak patronlar bu süreçten çok daha fazla kâr elde ediyor. Lüks evler, arabalar alıyorlar, bizse geçimimizi zar zor sağlıyoruz. Eskiden tiyatro daha özgürdü. Genel müdürler istedikleri oyunları seçebiliyorlardı. Siyasi içerikli oyunlar bile sahnelenebiliyordu. Ama şimdi devlet oyunları belirliyor ve daha çok dini temalar işleniyor. Yunus Emre, Mevlâna gibi konular ağırlıkta. Halkı bilinçlendiren eserler yerine, kalıplara sıkıştıran oyunlar sahneleniyor.”
SAHNEYE YANSIYAN TOPLUMSAL GERÇEKLER
Oyuncular, sahnede işlenen konuların toplumdaki gerçekleri yansıttığını belirtti. “Sığıntılar” oyunundaki karakterler; ekonomik sıkıntılar, göçmenlik, mafya düzeni ve sınıf çatışmalarını izleyiciye doğrudan aktarıyor. Oyunculardan biri, “Oyundaki paranın özgürlüğü kısıtlayan bir sembol olarak kullanılması, hepimizin yaşadığı ekonomik sıkışmışlığı yansıtıyor. Parayı yırttığımızda özgür olduğumuzu sanıyoruz ama hayatta kalmak için yine ona muhtacız.” diye ekleyerek günümüzün toplumsal gerçeklerini ortaya koyuyor.
Evrensel'i Takip Et