7 Ocak 2025 21:56

Asgari ücret zammını gençler nasıl yorumluyor?

Zeynep

Bilkent Üniversitesi

10 Aralık Çarşamba günü ilk kez toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu (AÜTK), dördüncü ve son toplantısını geçtiğimiz hafta gerçekleştirdi. Komisyonda bulunan üyeler, iktidar ve patronların tarafındaydı. Böylece alınan karar yalnızca patron ve iktidar çıkarına oldu. Türk-İş, bırakın çıkan karara itiraz etmeyi; kararın çıkması için teklif dahi veremeyecek bir konumda bulunuyordu. Alınan zam kararında söz sahibi olması gereken işçi ve emekçiler sürece etkili bir biçimde dahil edilmedi.

İşçi ve emekçi halkın insanca yaşamı için yeterli olmayan ve onları açlığa mahkûm eden asgari ücret, 22,104 TL olarak açıklandı. Açlık sınırı 72 bin TL iken açıklanan bu miktarın kemer sıkma politikası ve sermaye sınıfının çıkarı doğrultusunda belirlendiği aşikâr. Kapitalizmin Türkiye’deki en büyük ayaklarından biri olan Erdoğan-Şimşek programının etkisinde hayatta kalmaya çalışan işçi ve emekçiler bir kere daha sermaye sınıfıyla karşı karşıya kalıyor.

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ NE DÜŞÜNÜYOR?

Üniversiteli gençler bu karardan etkilenen ve yaşam koşulları gün geçtikçe zayıflayan ve yaşam alanları kısıtlanan kesimlerden. Grafik Tasarımı bölümü öğrencisi arkadaşımız asgari ücret belirlenirken konunun ana öznesi olan emekçiler ve öğrencilerin ihtiyaçlarının çoğunlukla göz ardı edildiğini dile getiriyor. Odaklanılan unsurun patronların ekonomik çıkarları olduğunu, öğrenci ve emekçinin tepkilerini azaltmak için sembolik bir artış yapıldığını ekliyor. Uluslararası İlişkiler bölümünden bir arkadaşımızsa yoksulluk sınırının dörtte biri gibi bir ücretin asgari olarak belirlenmesi, öğrenci ailelerini de zor durumda bıraktığını belirtiyor.

Erdoğan-Şimşek ekonomi programı “Tasarruf Tedbirleri” adı altında gençlerin temel haklarını kısıtlamaya devam ediyor. Hükümetin gençler için reva gördüğü miktar günlük 1,61 TL iken Bilişim Sistemleri ve Teknoloji bölümünden arkadaşımız, genç başına düşen günlük miktarın altını ayrıca çizerken açıklanan asgari ücret miktarının açlık sınırının yalnızca çok küçük bir miktar üstünde yer aldığını belirtiyor. Bu koşullar altında sosyal yaşam bir yana, barınma ve beslenmenin dahi geri planda bırakıldığını ekliyor.

KADININ PAYINA YİNE ŞİDDET DÜŞÜYOR

Gençlerin yanı sıra asgari ücretten kadınların payına düşense daha fazla şiddet oluyor. Sermayenin güçlenmesi için kadınlar, asgariden daha düşük ücretlerle esnek çalışma politikalarına mecbur bırakılıyor. Üstelik sanki esnek çalışma programı bir lütufmuş gibi gösterilip “Kadınların istihdamı arttırıldı.” deniyor. Siyaset öğrencisi arkadaşımız, kadınlar için artan tehditleri “Zorlu ekonomik durumlarda yaşayan ailelerde aile içi şiddetin daha çok görülmesi” olarak değerlendiriyor. “Bu durum özellikle şiddetle karşı karşıya gelen kadınları da çok kötü etkileyecek” diye ekleyerek, güncel sosyal ve ekonomik durumun kötüleşerek kadınların hayat kalitesini hatta insanca yaşama olasılığını daha da düşüreceğinin haberini vermiş oluyor.

BİR ZAM DA EĞİTİM ÜCRETİNE

Ücret artışı deyince öğrencilerin aklına gelen bir diğer şeyse eğitim ücretlerine yapılan zamlar oluyor. Güzel Sanatlar bölümü öğrencisi bu zamların, öğrencilerin ve ailelerinin maddi yükünü arttırdığını, ekonomik ve sosyal durumlarını da olumsuz olarak etkilediğini belirtiyor. Başka bir arkadaşımız “Durum bu hâldeyken okulumuzda ara dönemde bile yapılan zamlar öğrencileri ve ailelerini hâliyle zor durumda bırakıyor.” diyerek ülkede uygulanan ekonomi politikasının yansımasının üniversitelerde de görüldüğüne açık bir örnek veriyor.

ARTIŞIN YANSIMADIĞI TEK YER BURS MİKTARI

Güzel Sanatlar bölümü öğrencisi, burs ve kredi olanaklarının yetersizliği öğrencilerin temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta dahi zorlanmasına sebep olduğunu belirtiyor. KYK bursları öğrencilerin bir aylık yemeğini bile karşılayamaz durumda. Aynı anda hem okuyup hem çalışmak zorunda kalan gençler, belirlenen asgari ücretle hayatlarına nasıl devam edeceklerini düşünüyorlar ve ek iş aramak durumunda kalıyorlar. Fakat arkadaşımız da belirttiği gibi gençler; işsizlik oranlarının artması, burs ve eğitim desteklerinin yetersizliği nedeniyle hem maddi hem de manevi olarak ağır bir yük altında kalıyor. Artan enflasyon ve ekonomik sıkıntılarla birlikte temel tüketim mallarının fiyatlarındaki artış da emekçilerin alım gücünü ayrıca düşürüyor. Bütün bu durumlar öğrencilik döneminin en önemli noktalarından biri olan kültür ve sanat faaliyetleri ile ilgilenilmesini neredeyse imkânsız bir hâle getiriliyor.

PEKİ BU BÜTÇE NEREYE GİDİYOR?

Uluslararası İlişkiler bölümünden bir öğrenci, açıklanan asgari ücret miktarının sebeplerinden birini Suriye’ye yönelik operasyonların doğrudan olarak Türkiye ekonomisine yansıması olarak değerlendiriyor. Başka bir öğrenci arkadaşımız “Hükumetin Suriye politikaları ve savunma sanayine daha fazla kaynak ayırması sosyal harcamaların ihmal edilmesine sebep oluyor.” diyerek durumu detaylandırıyor. Halkın refah kalitesinin arttırılması için harcanması gereken bütçenin askeri alanlara harcanması, Türkiye’deki emekçileri gerek sağlık gerek mutluluk açısından etkiliyor. Grafik Tasarımı öğrencisi askeri harcamaların yanında eğitim, sağlık ve burs gibi sosyal hizmetlere ayrılan bütçenin gitgide azaldığını dile getiriyor. Bu durum, öğrenci ve emekçileri başlıca ekonomik ve sosyal olmak üzere pek çok bakımdan olumsuz etkiliyor. Grafik Tasarım bölümü öğrencisi ayrıca “Savaşın ve kontrolsüz göçün de büyük paya sahip olduğu ekonomik istikrarsızlık ve işsizlik oranlarında artış, gençlerin geleceğe yönelik umutlarını zedeliyor.” diyerek ülkedeki gençlerin duruma bakış açısını özetliyor. İzlenen politikalar emekçilerin yaşam standartlarını düşürürken gençlerin de geleceğe yönelik inancını kırıyor.

BİZ GENÇLERE DÜŞEN ÖRGÜTLENME

Gündeme bakınca açıkça görüldüğü üzere en temel haklarımıza ulaşımımız sınırlanıyor hatta engelleniyor. Barınma, beslenme, eğlenme haklarımız gasp ediliyor; ihtiyaçlarımız görmezden geliniyor. Hâl böyleyken ve gençlere reva görülen koşullar yaşanılmazken bizlere düşense mücadelemizi büyütmek oluyor. Gençler olarak hakkımızı aramak için bir araya gelmeli, erişebildiğimiz her alanda örgütlenmeliyiz. Fakültelilerimiz, sınıflarımız, yemekhanelerimiz, yurtlarımızda bir araya gelerek arkadaşlarımızla mücadele bilincimizi geliştirmeliyiz. Bizi kısıtlayan kapitalist düzene karşı birlik olmak, sesimizi duyurmak en büyük sorumluluklarımızdan biri.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

OVP masada

OVP masada

Kamu, metal ve liman başta olmak üzere toplu sözleşme ve zam sürecindeki yüz binlerce işçiye orta vadeli programda yer alan düşük zam dayatılıyor. Patron, iktidar ve sendikal bürokrasi eliyle işçilere kabulettirilmek istenen bu zehirli programa karşı işçiler, birleşmek ve insanca yaşanacak ücret talebini kazanmak için yol arıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİSAM: Açlık sınırı 22 bin 886 TL, yoksulluk sınırı 79 bin 165 TL.

Evrensel'i Takip Et