7 Ocak 2025 22:08

Anne! CEO’m böyle kötü olmayı nerden öğrendi?

Saymaya çalışsak torunumuzun bile bitiremeyeceği kadar paraya sahip olan ünlü CEO’lar; Buffet, Bezos, Musk gibileri, nasıl ve niye şeytani insanlar ve olmak zorundalar?

Anne! CEO’m böyle kötü olmayı nerden öğrendi?

Fotoğraf: New York Polis Departmanı

A. Kısa ve A. Songüz

ODTÜ

Luigi Mangione UnitedHealthcare’in CEO’sunu vurmasıyla küresel gündeme oturduktan sonra, CEO’ların, sermayedarların açgözlü kişilikleri çokça konuşulmaya başladı. Bu çevre, sınır tanımayan hırsları, kendileri dışında kimseyi umursamayan kişilikleri, başkalarına sebep oldukları acıya rağmen hissizlikleri ile, yaşadığımız sorunların sebebi büyük ölçekte patronların, en basitinden çok kötü kişiler olmaları değil mi? Daha anlayışlı, uzlaşmacı, gözünü para bürümemiş insanlar olsalar bu sorunlar da çözülmez mi?

Şu kesin; Gerçekten de sermayedarlar, karlarına kar katmak için önlerine geleni mahvetmekten geri durmuyorlar. Ancak bu birtakım kişiliklerin sermaye sınıfına mensup olmasıyla açıklanabilecek, ahlaki bir çatışma olarak gösterilebilecek bir durum mu? Gerçekten de sermaye sınıfı “iyi” insanlardan oluşsaydı durum farklı olur muydu?

“İYİ” PATRON NEDEN YARATILAMAZ?"

Bu soruları yanıtlayabilmek için sistemi iyi anlamamız gerekiyor. Bunun için basit sayılarla bir senaryo kurgulayalım, siz bir işçisiniz ve bir ürün üretiyorsunuz. Ürünün maliyeti 50 TL olsun, satışı da 100 TL olsun. Siz 5 fabrika işçisi olarak bu üründen günde 500 tane üretiyorsunuz, gündelik olarak da patronunuz size işçi başına 1000 TL veriyor olsun. Patronunuzun net karı 20000 TL. Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti sebebiyle patron, sizin ürettiğiniz artı değer üzerinde hak iddia ediyor ve size ürettiğiniz değerle orantılı bile olmayan, kârını her daim artırmak veya en kötü ihtimalle sabit tutma motivasyonuyla bir miktar ödeme yaparak sizi sömürmek üzerine kendi kârını ediniyor. Kapitalistler arası rekabet, sermayesini genişletmek üzerine sürekli bir kar maksimizasyonunu zorunlu tutuyor. Peki bu neye tekabül ediyor? Üretimin amacı ihtiyaç ya da istek bazlı değil, artı değer sömürüsünü arttırmak olunca geriye kalan tüm faktörler; çevre, kadın, hayvan, etik, din, milliyet, sanat, ancak daha da sömürülebilecek alanlar olarak karşısına çıkıyor. Kârını arttırmak için hem üretim araçlarını daha ucuza mal etmenin, hem de üretimin kendisini daha ucuza mal etmenin yollarını arayınca bu yol, ancak sömürüyü derinleştirmek ve emeğin gaspı oluyor. Bu koşullar altında da “iyi” sayılacak bir patron, gördüğünüz üzere oluşturulamıyor. Sermayenin bugün bize “bahşetmiş” gibi gözüktüğü “iyi” ne varsa (sağlık sigortaları, tatil günleri) aslında işçi sınıfının söke söke aldığı ve elinde tutmak için sürekli bir savaş verdiği kazanımları olarak ortaya çıkıyor.

İşin ekonomik boyutu tabii ki de bu kadar basit olmamakla beraber, Marx’ın Ücretli Emek ve Sermaye’si bu konuda iyi bir okumadır.

“İYİ” OLAN PATRON HAYATTA KALAMAZ

Peki günümüzün CEO’ları, Buffet, Bezos, Musk gibi doğduğumuz saniye saymaya başlasak torunumuzun bile bitiremeyeceği kadar paraya sahip olan ve durmak bilmeyen patronları, nasıl hepsi aklımızın alamayacağı kadar şeytani insanlar? Belki de bu sorunun cevabı, bu sınıfsal pozisyonu korumak için her şeyi yapabilecek insanların ancak bu kadar yükselebilmesinde yatıyordur. Her aracıyla bize zaten sürekli bencilliğin insan doğası olduğunu, ezmenin de ezilmek kadar doğal olduğunu anlatan burjuva ideolojisi de bunu teşvik ediyor, sömürünün derinleştirilmesine çift taraflı alan açıyordur.

Ama tabii bu ekonomik savaş, ekonomide kısıtlı kalmıyor: hayatımızın her alanında bir iktidar savaşı olarak karşımıza çıkıyor. İktidara ulaşmış olan burjuvazi bu iktidarı tutabilmek için hukukundan eğitimine her alanda, gerçeğin önüne kendi sözlerini koyuyor ve en güçlü şekliyle örgütlüyor. Bu noktada sınıfsal pozisyonu itibariyle her burjuva “kötü” diyebiliriz, elbette onlardan soracak çok hesabımız var, ancak derdimizin burjuvaziyi yaratan sistemin ta kendisiyle olduğunu unutmamak lazım. “İyi” bir burjuvazi aramaya çalışmaktansa, bu asalak sınıfın olmayacağı bir dünyayı hep beraber kurgulayalım.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

OVP masada

OVP masada

Kamu, metal ve liman başta olmak üzere toplu sözleşme ve zam sürecindeki yüz binlerce işçiye orta vadeli programda yer alan düşük zam dayatılıyor. Patron, iktidar ve sendikal bürokrasi eliyle işçilere kabulettirilmek istenen bu zehirli programa karşı işçiler, birleşmek ve insanca yaşanacak ücret talebini kazanmak için yol arıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİSAM: Açlık sınırı 22 bin 886 TL, yoksulluk sınırı 79 bin 165 TL.

Evrensel'i Takip Et