Üniversite yönetimi kadınlara sessizliği dayatıyor
Tacize yönelik sürecin 11 ay boyunca uzatılması, kadına şiddetin iktidarın cezasızlık politikaları sonucu ortaya çıktığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Fotoğraf: Evrensel
Emek Su SAYDAM
Dokuz Eylül Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesinde (DEÜ) yaşanan taciz olayı hakkında yönetimden açıklama yapmasını ve gereken yaptırımı uygulamasını talep eden DEÜ öğrencileri olarak Kadın Çalışmaları Topluluğu’nun yaptığı çağrıyla bir basın açıklaması düzenlendi. İletişime geçtiğimiz arkadaşlarla yaptığımız röportajdan sonra Evrensel Gazetesi’nde bunun haberinin çıkması, bu haberin öğrenciler tarafından dağıtımının yapılması ve Kadın Çalışmaları Topluluğu’nun açıklamasının paylaşılmasıyla beraber bu olay, tepki çekti ve yaygınlık kazandı. DEÜ Sinema Topluluğu ve Kadın Çalışmaları Topluluğu olarak ortak bir basın açıklaması çağrısı yapılmasıyla, öğrencilerin tepkilerini ve taleplerini birlikte dile getirmesinin koşulu sağlandı.
REKTÖRLÜK ÖĞRENCİLERİN SESİNİ BASTIRMAYA ÇALIŞTI
Bu çağrıdan sonra yönetim tarafından DEÜ Sinema Topluluğuna çağrı görselini silmeleri aksi taktirde topluluğun kapatılacağı söylendi. Basın açıklaması için toplanan öğrencilere, açıklamanın kampüs içinde yapılması durumunda müdahale edileceği uyarısı yapıldı. Bunun üzerine Özel Güvenlik Birimi (ÖGB) ve öğrenciler arasında süren tartışmada, tacizin okul içinde yaşandığı ama tacize karşı çıkmak için bir araya gelen öğrencilerin basın açıklamasını neden okul içerisinde yapamayacağı konuşuldu. ÖGB, süreç 11 ay boyunca uzatılmamış gibi, olayın takip edildiğini ve bazı bilgilerin söylenmemesi gerektiğini söyledi. Güvenli kampüs, güvenli yaşam ve etkin CİTÖB talebini dile getirmek isteyen öğrenciler; basın açıklamasını gerçekleştirmek için kampüs önüne yürüdü ve yönetimden açıklama yapmasını, gereken yaptırımı uygulamasını talep etti. Bir araya geldiğimiz ve taleplerimizi dile getirdiğimiz basın açıklaması, DEÜ öğrencileri arasında ve kamuoyunda olayın nispeten duyurulmasını sağlarken yönetime süreci hızlandırması için baskı oluşturdu.
Öğrencilerin bir araya gelmesinin koşulları yönetim tarafından olabildiğince engellenmesine rağmen taleplerimizi güçlü bir şekilde dile getirmenin önemini görüyoruz. Sadece dile getirmekle kalmayıp bu birliktelikleri kalıcı hale getirdiğimiz ve sürecin takipçisi olduğumuz koşulda kazanım sağlayacağımızı düşünürsek basın açıklamasında talep ettiğimiz etkin CİTÖB için dilekçe kampanyasını, bulunduğumuz her alanda sürdürmenin gerekliliği karşımıza çıkıyor. Biz de kadınların DEÜ'de yan yana gelebileceği bir alan oluşturmak için kurulan Kadın Çalışmaları Topluluğu olarak; sürece dahil olan tüm arkadaşlarımızın kendi bulundukları sınıfta, toplulukta örgütlediği bir CİTÖB kampanyası sürdürüyoruz.
İktidarın cezasızlık politikaları sonucu kadına yönelik şiddet her geçen gün artarken kadınlar bulundukları hiçbir alanda güvende hissedemiyor. Bu politikaların bir yansıması olarak üniversite yönetimi tarafından öğrencilerin bir araya gelebileceği alanlar baskılanıyor. Şiddete ve tacize maruz kalan kadınlar yönetime başvurduklarında hızlı ve etkili bir çözüm sağlanmıyor, tam tersine bu sürecin ilerlemesi için toplanan öğrencilere müdahale ediliyor. Yaşanan şiddet ve taciz olaylarında kadınların başvurabileceği, sürecin takibini sağlayacak bir cinsel tacizi önleme biriminin yanında mağdurlara psikolojik ve hukuksal destek verecek bir mekanizmanın kurulması, son olayların da gösterdiği gibi, en acil talebimizdir.