Yu-Mex: Dünyanın iki ucunu birleştiren kültür
Yu-Mex, şimdilerde eski Yugoslavya ülkelerindekilere göre dünyanın diğer ucundan gelip kültürlerine eklenen nostaljik bir rüzgar olarak anılmaktadır.

Yugoslavya’da çıkan Yu-Mex albümlerin kapaklarından
Oğuzhan Aykut EKŞİOĞLU
1948'deki Tito-Stalin ayrılığının ardından, Yugoslavya’da Sovyet filmleri artık gösterilmiyordu. Aynı zamanda, ideolojik farklılıklar nedeniyle, Yugoslavya devlet başkanı Josip Broz Tito ülkesinin Amerikan filmleri ithal etmesini istemiyordu. Yugoslavya Politbüro üyesi General Moşa Pijade, Meksika'dan film ithal ederek Yugoslav halkının kültürel ihtiyaçlarını karşılama fikrini öne sürdü. Mosa, Paris'te yaşamıştı ve Meksika sanatına aşinaydı. Meksika devrimci filmlerinin Yugoslav özgürlük ruhunu yansıttığına inanıyordu, ancak en önemlisi, ithal edilmesi ve dağıtılması ucuzdu. Tito bu fikre "evet" dedi ve hükümetine Yugoslavya'daki sinemalarda yalnızca Meksika devrimci filmlerini göstermesi talimatını verdi.
Yugoslavya'da prömiyeri yapılan ilk Meksika filmi, 1952'de Yugoslav sinemalarında gösterime girdiğinde büyük bir hit haline gelen 1950 yapımı “Un día de vida” (Bir Günlük Hayat, Hayat ve Yaşam) adlı dram filmiydi. Meksika Devrimi sırasında bir isyancının idamını konu alan film birçok Yugoslav izleyiciyi gözyaşlarına boğdu. Çünkü filmde II. Dünya Savaşı'ndaki kendi deneyimleriyle paralellikler gördüler. En ünlü sahnelerden birinde, ölüme mahkûm edilen bir devrimci annesine “Las Mañanitas” şarkısını seslendiriyordu. Bazıları, bugün bile bu şarkı için ağlayanların olduğunu söylüyor. Yugoslavya, kendi ülkesi tarafından uzun süredir unutulmuş olan bu film için bir anma yeri olarak kaldı. Dağıtımcılar filmin haklarını üç kez yeniledi ve yaklaşık yirmi yıl boyunca her 2-3 yılda bir yeniden yayınladı. İlginçtir ki, yakın zamana kadar bile bu filmin posteri Saraybosna'daki bir devlet sinemasında görülmeketeydi.
1950'lerde ve 1960'larda Yugoslavlar yeni Meksika filmlerini olduğu gibi müziğini de büyük bir coşkuyla karşıladılar. Meksika'ya ait her şey Yugoslavya'da çok popüler hale geldi. Yugoslav müzisyenler İspanyolca şarkı söylemeye veya şarkı sözlerini Sırp-Hırvatçaya çevirmeye ve kendi Mariachi şarkılarını yaratmaya başladılar.
Emir Kusturica’nın “Babam iş Gezisinde” (1985) filmi açılışı bir Meksika şarkısıyla yapar. 1950 Haziranını anlatarak başlayan filmde Franjo’ya neden Meksika şarkısı söylediği sorulduğunda “Bugünlerde en güvenli şarkılar Meksika şarkıları” der. Film genel olarak Tito-Stalin ayrılığında Stalin’in yanında olanlara, Rusya kökenli ya da Rusça isimli Yugoslavlara ve Tito’yu ya da Yugoslav Komünist Partisi’ni eleştirenlere yapılan haksızlıkları konu alır. Stalin ayrılığı yanında bir Rusofobi’yi de getirmiştir. O yüzden Meksika şarkıları güvenli bir limandır Franjo’ya göre. Filmde bir komünist olan Meša laf arasında, Stalin ve Karl Marx’ın bulunduğu bir gazete karikatürünün abartıldığını, Stalin’in haksızca eleştirildiğini ima eden bir yorumda bulunur. Bu eleştirisinin kulaktan kulağa yayılması sonucunda zaten kendisini sevmeyen partili yöneticiler tarafından sürgüne gönderilir. Parti yetkililerinin Tito’yu savunma adı altında ülkeyi ve partiyi kendi menfaatleri için yönlendirmesi açıkça eleştirilmektedir. Partinin ve sistemin çöküşünün sebebinin politik gücü kendi menfaaatine kullanan yöneticiler olduğu kadar dedikodu ve iftira ağı olduğuna da vurgu yapılır.
70’li yıllara gelindiğinde YuMex kültürü yavaşça popüleritesini kaybetti. Sloven yazar Miha Mazzini’nin 2014’te yazdığı roman “Siyah Güvercin” (Paloma Negra) ve 2013’te yönettiği “Yu-Mex” belgeseli ile tekrar gündeme geldi. Şimdilerde eski Yugoslavya ülkelerindekilere göre dünyanın diğer ucundan gelip kültürlerine eklenen nostaljik bir rüzgar olarak anılmaktadır.
Evrensel'i Takip Et