10 Ocak 2025 05:10

Ortaokuldan üniversiteye ‘işçi pazarı’ olacak

ASO’nun raporuna göre, Türkiye’de mesleki eğitim ‘Piyasasının talebine göre şekillenmediği için’ genç işsizliği yüksek. ASO, patronların eğitim planlamalarına doğrudan katılmasını da istiyor.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Nisa Sude DEMİREL
İstanbul

Ankara Sanayi Odası (ASO) “iş gücü piyasasına mesleki ve teknik eğitimin entegrasyonu” isimli raporla mesleki eğitimin ‘iş gücü piyasasının talepleriyle uyumlu hale getirilmesi’ için politika önerilerini paylaştı. Raporda Türkiye’de 15-24 yaş arasındaki gençlerde işsizlik oranının yüzde 17.5 ve OECD ortalamasının üstünde olmasının nedeni ‘Mesleki eğitimin iş gücü piyasasının talebine göre şekillenmemiş olması’yla açıklanıyor. Raporda politika önerileri şu gibi ifadelerle temellendiriliyor: “İş gücü piyasasında arz talep dengesinin sağlanamamasının nedeni, okul ve işletmeler arasındaki iş birliğinde yaşanan aksaklıklardır”, “Araştırmaya göre; iş yerlerinin çalışan temin ederken yaşadığı en büyük sorunlar arasında (...)gerekli mesleki beceriye sahip eleman bulunamaması (...) olduğu tespit edilmiştir”, “Okul ve işletmeler arasındaki iş birliğinde yaşanan aksaklıklar, iş gücü piyasasında arz talep dengesinin sağlanmasında zorluklara neden olmaktadır.” Tüm bunların ardından sıralanan politika önerilerinde mesleki eğitimde önceliğin “Piyasanın talebine cevap vermek” olduğu ifade edilerek patronların mesleki eğitim planlamalarına dahil edilmesi tavsiye ediliyor.

YÖK Başkanı Erol Özvar ise Türkiye gazetesine verdiği röportajda ASO’nun raporundan çok farklı olmayarak başta sanayi olmak üzere çeşitli sektörlerde patronların talepleri doğrultusunda mesleki yüksekokullar (MYO) kurulacağını açıkladı. OSB’ler içine MYO’lar açılacağını, müfredatın değiştirileceğini söyleyen Özvar; önceliğin ‘istihdama yönelik’ bölümler olacağını aktardı.

Yeni eğitim öğretim döneminde Sivas’ta açılan pilot mesleki ortaokulla 11 yaşa kadar indirilen mesleki eğitimler uzun süredir ‘mesleki eğitim’ olarak değil, sanayi bölgelerinde düşük ücretle iş gücü rolü görüyor. Mesleki eğitimi doğrudan OSB’lere taşıyan, karar mercilerine ise patronları oturtan bu planlamalar ‘yeşil/teknolojik dönüşüme uyum’, ‘işsizliğe çözüm’ kılıflarıyla sunuluyor. Güncel verilerle yalnızca MESEM programı kapsamında 510 bin 773 öğrenci bulunuyor, ağır çalışma koşullarında yaşamını yitiren öğrenci sayısı 12. Bu koşullara karşın başta sermaye örgütlerinin mesleki eğitim planlamalarına katılma talebi sürüyor. Sermayenin mesleki eğitime ilişkin yeni hedeflerini ve temelindeki argümanları Doç. Dr. Taner Akpınar değerlendirdi.

‘İŞSİZLİĞİN SEBEBİNİ NİTELİKSİZLİK OLARAK GÖRMEK YANLIŞ’

Devletin resmi verilerinin Türkiye’de işsizliğin eğitim niteliğinden ve mesleki eğitimin ‘Hor görülmesinden’ kaynaklandığını çürüttüğünü ifade eden Akpınar, şu verileri paylaştı: 2021’de okuryazar olmayanlarda işsizlik oranı yüzde 8.2, lise altı eğitim düzeyinde yüzde 11.1, mesleki eğitim diploması olanlarda yüzde 12.9, üniversite mezunu olanlarda 12.4. Aynı senede İŞKUR verilerine göre 1 milyon 923 bin 951 açık pozisyonun yüzde 36’sında herhangi bir vasıf aranmıyor.

Bu durumun Türkiye ekonomisinin yapısal gerçekleriyle ilgili olduğunu vurgulayan Akpınar, “Türkiye’de sektörler ve bu sektörlerde var olan işler emek yoğun ve niteliksiz işler. Türkiye’deki imalat sanayinin verilerine bakarsak, Türkiye’nin ihraç ettiği ürünler içerisinde yüksek teknolojiyle üretilen ürünlerin oranı yüzde 3” dedi. Bunun Türkiye ekonomisinin niteliksiz, emek yoğun ve tehlikeli çalışma koşullarından oluşan bir iktisadi yapıya sahip olduğunu gösterdiğinin altını çizen Akpınar, “Böyle bir yapıda işsizliğin temel nedeninin bilgi, beceri, nitelik eksikliğinden kaynaklandığını söylemek boş bir laf. YÖK başkanının bugün söylediği ‘Eğitimin piyasaya göre şekillenmesi’, 1970’lerden beri söyleniyor. Bu sorun 50 senedir çözülmüyorsa acaba bu bir vasıf sorunu olmayabilir mi?(!)” diye konuştu.

‘AMAÇ NİTELİĞİ DEĞİL, UCUZ İŞ GÜCÜNÜ ARTIRMAK’

Eğitimi piyasanın iş gücüne göre düzenlemenin anlamının ‘Niteliği değil niceliği artırmak’ olduğunun altını çizen Akpınar, “Mesleki eğitim adı altında yürütülen eğitim programları üzerinden piyasaya ucuz iş gücü sağlanıyor. MESEM’de çalışan çocuklar fiili işçilik yapıyor. Ama kağıt üzerinde mesleki eğitim faaliyeti olduğu için işçi haklarından da mahrum ediliyorlar. Bu uygulamadan da piyasa çok memnun” dedi. Ancak halen patronların çeşitli ‘memnuniyetsizlikleri’ olduğunu ifade eden Akpınar, “Birkaç memnuniyetsizlik vardı, onlar giderildi. ’77’de başlayan bu sistemde patronlar çıraklara yasa gereği ücret ve sigorta primi ödemek zorundayken ‘Bunu tamamen bir eğitim sistemi olarak düzenleyin, biz bunlara ne sigorta primi ödeyelim ne de ücret’ diyorlardı. Önce 1986’da Özal’lı yıllarda sigorta primlerini devlet üzerine aldı. 2016’dan beri de ücretler, İşsizlik Fonundan ödenmeye başlandı. Ancak bir şikayet daha var. Türkiye’de 8 yıllık kesintisiz eğitime geçildiği günden beri piyasadaki çırak sayısında azalma var. O gün bugündür piyasadaki patron cenahının bir şikayeti de bu. Piyasaya bu kanallardan daha fazla çocuk ve genç işçinin ‘Temin edilmesi’ sağlanmaya çalışılıyor” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Evrensel’in manşeti | Sermayenin emrinde ‘okul-aile birliği’

SONRAKİ HABER

Hatay’da 4 büyüklüğünde deprem

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa