11 Ocak 2025 03:50

Yeni bir hayat için

Recep, Kadir, Ali, Ayşe, Kader... Yaşları farklı olsa da kadın erkek işçilerin özlemi, insan onuruna yaraşır bir ücret, insanca çalışma koşulları ve insanca bir yaşam.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Arzu ERKAN

“Almanya nitelikli iş gücüne kapılarını açıyor, binlerce işçi alınacak”, “Mavi kart ve fırsat kartı adlı iki yeni göçmenlik programı için başvurular başlıyor”... Almanya’da 2023 yılı kasım ayında yürürlüğe giren yeni göç yasasını böyle duyurdu haber kanalları. Bültenlerde, başvuruların hangi meslek dallarını kapsadığı ayrıntılandırıldı, gençlere yeni bir hayatın kapılarının sonuna kadar açıldığı muştulandı. 

İşsizlik, güvencesizlik, derinleşen yoksulluk, hayat tarzına müdahale, artan baskı, devlet şiddeti, geleceğe dair belirsizlik ve kaygılar... Ağır bir cenderedeki gençler yeni bir hayatı düşlerken, çoğu kez yeni olanı ülkenin sınırlarının dışında arıyor. Eskiden kaçışsa kolay değil. Bazen ağır bedeller ödemeyi göze almakla eş değer. Sınırları yasa dışı yollardan geçmeye çalışmak, canı kadar malını da riske atmak, borç harç denkleştirdiği parayı simsarlara kaptırmak, gözaltına alınmak, belki tutuklanmak, hatta geri gönderilmek... Yeniye giden yolda bunları deneyimleyenler hiç de az değil.

Almanya’dan gelen yeni nitelikli göç yasası haberi, yeni hayat düşçüleri için çöldeki vaha gibi... Hekimlerden hemşirelere, hasta bakıcılardan mühendislere hatta lisans ya da ön lisans mezunu olmayıp, ustalık veya mesleki yeterlilik belgesi olan, başlangıç seviyesinde Almanca bilen genç işçilere kadar çokça insan bu düşün peşine takıldı/takılıyor. 1961’de Sirkeci Garı’ndan Almanya’ya yolcu edilen ilk işçi kafilesinden nesi eksik ki onların!

Recep 40’lı yaşlarında, Türkiye’de enerji sektöründe çalışmış, elektrik bakımcısı. Almanya’nın kendisi gibi nitelikli işçileri aradığını duyar duymaz, mavi kart sistemine kayıt yaptırmış. Şansı yaver gitmiş ve bir iş yerine yaptığı başvuru kabul almış. Gidiş masrafları için eşten dosttan borç almış, Almanya’nın küçük bir kasabasına yerleşerek, yeni bir hayata merhaba demiş. Recep’in düşleri büyük. Çalışacak, borçlarını kapatacak, yaşlı annesine para gönderecek, belli mi olur burada dikiş tutturursa belki Türkiye’den bir ev de alır. Kısmet, belki hayat arkadaşı gurbet ellerde karşısına çıkar, evlenir, çoluk çocuk sahibi olur. Bu umutlarla merhaba dediği yeni hayatın kısa sürede kabusa döneceğini hiç hesap etmediğini aktarıyor Recep. Sadece iki ay kadar kalabildiği Almanya’da ırkçı, ayrımcı, dışlayıcı davranışlara maruz kalmış. Recep, “İş yerinde kimseyle hiçbir şekilde pozitif bir iletişim kuramadım. Dışladılar, küçük düşürdüler. Belki yadırgayacaksınız ama ağladığım geceler oldu. Dayanamadım ve geri döndüm” diyor. Recep dönmüş dönmesine de Almanya’ya giderken aldığı borçlar da yanına kâr kalmış, şimdi Türkiye’de yeni bir iş arıyor. 

Ahmet, petrokimya işçisi, sendikalı bir fabrikada iş yeri temsilcisi. Öyle hazıra konan, sendikalı, toplu sözleşmeli bir işe başlayanlardan değil Ahmet. Sendikaya üye oldukları için işten atmaların yaşandığı, aylar süren direnişle atılan işçilerin geri aldırıldığı, patronun sözleşme masasına oturtulduğu bir fabrikanın seçilmiş temsilcisi. Ne elde ettiyse tırnakları ile kazıyıp elde etmiş, mücadeleci işçilerden. Evli ve iki çocuğu olan Ahmet’in eşi bir aile sağlığı merkezinde hemşire. Aylardır eziyet yönetmeliğine karşı mücadele eden, bu hafta beş gün iş bırakan sağlık emekçilerinden biri. Düşük ücret, angarya, sağlıkta şiddet artık katlanılmaz boyutlara erişince Ahmet’in eşi de mavi kart sistemine kaydolarak, Almanya’da bir sağlık kuruluşundan kabul alıyor. Meslek lisesi çıkışlı Ahmet, bir yandan fabrikada girdiği eğitimlerden aldığı sertifikaları toplama derdine düşerken, bir yandan başlangıç seviyesinde de olsa Almanca öğrenebileceği ucuz yollu bir dil kursu arıyor. Gidiş masrafları, kalacak yer, gittiğinde hemen iş bulup bulamayacağı, çocukların okul durumu gibi konular Ahmet’in beynini kemirirken eşinin “Yeni bir hayata sıfırdan başlayalım” sözleri umutlandırıyor.

Ahmet ile petrokimya iş kolunda sendikalaştıkları için işten atmaların yaşanması üzerine atılan işçilerin geri alınması ve sendikanın tanınması talebiyle fabrikaya kapanan başka bir fabrikanın işçilerinin direnişinde karşılaşıyoruz. “Ne yaptın Ahmet Almanya işini” diye sorduğumda gülümsüyor Ahmet: “Onca masraf bizim boyumuzu aşar abla. Ben o kadar parayı nasıl bulayım? Hanıma da söyledim, biz kaldığımız yerden devam...”

Recep, Kadir, Ali, Ayşe, Kader... Yaşları farklı olsa da kadın erkek işçilerin özlemi, insan onuruna yaraşır bir ücret, insanca çalışma koşulları ve insanca bir yaşam. Yeni bir hayat, tüm bu taleplerin elde edilmesi mücadelesinde gizli. Kuşkusuz, bu talepleri sınırların dışında arayan, hayalini kurduğu hayata böyle erişebileceğini düşünenler az değil. Göç de göçmenlik de kapitalizmin yarattığı sonuçlar. Kâr ve rant hırsıyla yürütülen savaşlar, artan sömürü ve derinleşen yoksulluk, bir felakete dönüşen doğal afetler göçün nedenleri arasında.  

Tıpkı kendisi gibi sendika hakkı için mücadele eden sınıf kardeşlerinin direndiği fabrikanın önünde ne demişti Ahmet; “Biz kaldığımız yerden devam...”

Kaldığımız yer; savaşsız, sömürüsüz, sınıfsız bir dünya mücadelesinin parçası olmak olmadıkça dünyanın hiçbir yerinde yeni bir hayatı kuramayacağız. Yeni bir hayat uzakta değil yanı başımızdaki sınıf kardeşlerimizle omuz omuza verip, ortak mücadele etmekte.

ÖNCEKİ HABER

Muğla'da iki kız çocuğuna cinsel istismar davasında sanığa 6 yıl 9 ay hapis cezası verildi

SONRAKİ HABER

ABD: Zenginler için özel itfaiyeciler!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa