Evden elmaya yarım yüzyılda Arçelik işçisinin kaybettiği!
Arçelik’te 1970’li yıllarda çalışan bir işçi ile bugün çalışan bir işçinin anlattıkları arasındaki farklar, 50 yılda işçilerin haklarının nasıl gasbedildiğini; patronların semirtildiğini gösteriyor.
Arşiv fotoğraf: DHA
Hilal TOK
İstanbul
İstanbul Sütlüce’de 1959’da kurulan Arçelik’te 10 Ağustos 1964 günü 206 işçi sözleşme sürecinin tıkanması nedeniyle greve gitmişti. Grevleri sıkıyönetim tarafından “ertelenmiş” ancak çok geçmeden işçiler yeniden grev kararı almıştı. Grev bastırıldı, çok sayıda işçi işten atıldı. Ancak Arçelik işçileri iş yeri komiteleri ile örgütlenerek 15-16 Haziran direnişinin bir parçası oldu. Arçelik işçisinin azmi, o dönem holdingleşen Koç’un karşısında büyük kazanımlar getirmişti.
Sütlüce’deki şantiyeden bu yana 66 yılda Koç ve Arçelik devleşirken, üretimi büyüten işçilerin emeklerinin karşılığı ufala ufala kuşa döndü. Aynı iş yerinde çalışmasına rağmen farklı dönemlerden işçilerin çalışma koşulları, ekonomik ve sosyal hakları işçi sınıfının son 50 yılda yaşadığı hak gasplarının tarihsel seyrinin örneklerini oluşturuyor.
50 YIL ÖNCESİ…
’70’li yıllarda Arçelik’in Çayırova’daki fabrikasında çalışan İbrahim Özyürek, 15-16 Haziran direnişine katılan işçilerdendi. Tankların üzerine çıkma cesareti gösteren Arçelik işçileri, bu direnişten sonra önemli kazanımlar elde etti. O yıllarda işçiler kendi yemek listelerini hazırlıyordu. Kendi gücünü direniş sahnesinde gören, kendi sınıfına güvenen işçilerin ücretleri de sosyal yaşamları da güvenceleri de şimdiyle kıyaslandığında çok daha ileri bir noktadaydı.
Özyürek, o yıllardaki çalışma koşullarını şöyle özetliyor: “80 öncesi daha sözleşme yapmadan 4 bin 500 lira aylık alırken ev kiramız 1500 liraydı. Arçelik işçisi Petrokimya işçisinden sonra en yüksek ücret alandı. Ayrılırken 1 milyon 100 bin lira tazminat almıştım ben ve bu parayla o dönemin en güzel semtlerinden Bostancı Şenesenevler’den 3+1 daire alınıyordu. Şu ankiyle mukayese edilemeyecek kadar çok imkanımız vardı. 3 maaş ikramiyemiz vardı. Servisimiz geç gelirse, kaçta varırsa varsın yevmiyemiz kesilmezdi.”
Çalışma koşulları ve sosyal imkanların da şimdikinden çok başka olduğunu anlatıyor: “İşveren kafasına göre fazla mesai yazamazdı, kafasına göre işçi işten atamazdı. Yemek listemizi biz ayarlardık, Gönen’de tatil yapma hakkımız vardı… İş yerine ziyaretçimiz geldiğinde oturup onunla sohbet edebilirdik, şimdi işçinin yanındaki işiyle iki cümlesine izin verilmiyor.”
Özyürek, bugünden farklı olmasının nedenlerini ise “İş yeri komitemiz vardı. Sendikamız güçlüydü bir kere. Sarı sendika değildi. Bizim dönemimizde işçi güçlüydü, bilinçliydi, birlik halindeydi, örgütlüydü. Bu yüzden üzerindeki baskı da bugünkü gibi değildi haliyle. Çünkü işçi birlikte hareket ettiği vakit yapabileceklerini bizzat yaşayarak 15-16 Haziran direnişinde görmüştü” diye sıralıyor.
BUGÜN…
Şimdi 7 yıllık Arçelik işçisi (Beko) Serpil’i dinleyelim. Serpil’in geçtiğimiz yıl ocak ayında 40 bin lira ücret alırken, aralıkta vergi kesintileriyle eline geçen net ücret 28 bin lira oldu. Dün Arçelik işçileri aldığı ücretin yüzde 33’ünü kiraya ödüyordu. Geçen ay Serpil’in ücretinin yarısından fazlası kiraya gitti. Karı-koca çalışsalar bile çocuğun kreşi, evin ihtiyaçları, kira derken aldıkları ücretlerin yetmediğini, kredi borçları olduğunu ve hep ekside olduklarını söylüyor Serpil.
40 yıl öncesindeki üretimle ücretleri karşılaştıran Serpil’in hesabı Koç’un nasıl Koç olduğunun da izahı: “Biz tek vardiyada 7 bin, günde 14 bin buzdolabı üretiyoruz. Benim yaptığım en ucuz dolap 45 bin lira. Burada 40 sene önce 700 tane buzdolabı üretilirmiş. Farkı görün!”
“Şimdi bizim ürettiğimiz dolaplar bizim alabileceğimiz, içini doldurabileceğimiz dolaplar değil” diyen Serpil, eski Arçelik işçilerinin sosyal statüsünü ise şöyle anlatıyor: “15 sene önce senetli alışveriş yapılan mağazalarda Arçelik işçisi kefil olarak aranırmış. Arçelik işçisi kefil olunursa o senet imzalanırmış. Bırak kefilliği, şimdi esnaf Arçelik işçisine bir şey satmıyor.”
İbrahim Özyürek kıdem tazminatı hakkıyla Bostancı’dan daire alabiliyordu. Bugün Bostancı’da daireler fiyatları ortalama 20 milyon lira. ’90’larda Arçelik’ten emekli olan bir arkadaşının babasının tazminatla iki ev almasını da örnek gösteren Serpil “Şimdi emekli olan arkadaşımızın aldığı tazminat Eskişehir’de bir daire parası etmiyor” diyor.
Geçen süreçte işçilerin korkuyla susturulduğunu, işçiler sessiz kaldıkça ücretlerin eridiğini, kazanılmış hakların gasbedildiğini söylüyor Serpil.
Son 6 aydır yemeklerin kalitesiz çıktığını da anlatan Serpil, “Eskiden işçiler kendi yemek listesini yaparmış. Şimdi işçiye bir elmayı çok görüyorlar. Görüştüğüm eski Arçelik işçisi ‘Ben ’90’larda 3 aileye bakardım diyor. Şimdi siz aldığınız ücretle kendinize bile bakamıyorsunuz’ diyor. Haklı! Ev almış, araba almış… Şimdi bir Arçelik işçisine ev, araba al desen güler sana. Ortalama çalışma süresi fazla mesailerle 11 saat olmuş durumda. Full fazla mesaideyiz. 8 saat çalışma hakkını bile kaybettik” diye anlatıyor çalışma koşullarının ağırlığını da.
Serpil’in dünden bugüne yaşanan dönüşümden çıkardığı sonuç ise mücadele: “Burada zamanında 29 gün greve çıkmış işçiler, 12 Eylül sonrası! O korkuya rağmen. Mücadeleyle almışlar haklarını. Onlar yapabildiyse biz de yapabiliriz, daha fena mağduriyetler yaşıyoruz biz bugün. Bu 50 yılda işçiler cesaretini de kaybetmiş yani, sadece haklarını, ücretini değil… Bu tabii bize direnmeden kazanılmayacağını gösteriyor! Korktukça daha çok kaybediyoruz.”
KOÇ’UN KAZANDIKLARI, İŞÇİNİN KAYBETTİKLERİ
İşçinin yemeğinden kısılır, işten atmalar yaşanırken Beko’nun yeni yatırımlar yaptığını, yeni işletmeler satın aldığını anlatıyor. İşçinin haklarını bir bir kaybettiği dönemde Koç’un hikayesi başka bir ivme çiziyor:
- 1980’li yıllara dair işçi başına kâr hesabı yapan İktisatçı Mustafa Sönmez’e göre 1980 yılında Koç Holding işçi başına 45 bin lira (dönemin parasıyla) kâr elde ediyordu. 1983 yılında işçi başı kâr 82 bin liraya tırmandı. Darbenin ardından 3 yılda işçi başı kâr yüzde 82 arttı.
- 1979’da 17 bin 664 olan işçi sayısı, 1980’de 24 bin 458’e, sonraki yıllarda artarak 1983’te 28 bin 448’e kadar çıktı.
- 2007’de Türkiye, Romanya, Rusya ve Çin’de üretim yapan şirket bugün artık ucuz iş gücü için Güney Afrika, Pakistan, Hindistan, Bangladeş ve Tayland’da da üretim yapıyor.
- Arçelik 2023’ü 8.4 milyar TL net kâr (yüzde 20 artış) ile tamamladı. Arçelik’te 2021’de işçi başı net kâr 79 bin 396 lira, 2022’de 115 bin 110 lira iken 2023’te net kâr 207 bin 264 lira oldu. İşçi başı kârda artış enflasyonun üstünü gördü. 2022 haziran-2023 haziran döneminde resmi enflasyon yüzde 38 iken, işçi başı kâr yüzde 80 arttı. Brüt kârdan 13.8 milyar lira yatırıma ayrıldı.
- 2022’de 9 bin 992 aylık ücretli, 31 bin 50 saat ücretli; toplam 41 bin 42 çalışanı vardı.
- Avrupa’nın en büyük beyaz eşya şirketlerinden biri olan Whirlpool’u satın aldı. Whirlpool’un İtalya, Polonya, Slovakya ve İngiltere’de bulunan 9 bölgedeki 14 üretim tesisi ve 38 iştiraki Arçelik’e yeni kurumsal adıyla Beko Europe’a devredildi. Ayrıca, Whirlpool’un Birleşik Arap Emirlikleri ve Fas’ta kurulu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika pazarında faaliyette bulunan iki iştirakinin tüm hisseleri, 20 milyon avro nakit bedel karşılığında satın alındı. Beko Europe’un resmen kurulmasıyla Arçelik Avrupa’nın en büyük beyaz eşya şirketi oldu.
- Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları listesinde 7.’inci sırada yer alan şirket, 2024 yılının ilk dokuz ayında 5.6 milyar TL net kâr elde etti. Şirket net satış miktarını da 2023 yılına göre göre yüzde 14 arttırdı.
- Yaptıkları toplantılarla işçilere küçülmeye gidileceğini, 2024 yılının zor geçtiğini anlatan Arçelik, yatırımcılarına yıl sonuna kadar 400 milyon avro yatırım yapacağını duyururken de Eskişehir fabrikasında çalışan 2 bin 500’e yakın sözleşmeli işçinin tamamını, Çerkezköy’deki Watt Motor iştirakinde 250 civarı işçiyi, Ankara’da kadrolu ve sözleşmeli 400’den fazla işçiyi, Çayırova’da 450’den fazla sözleşmeli işçiyi işten çıkardı.
Arçelik’te yarım yüzyılda; üretim, kâr, yatırımlar artarken; işçi ise parça parça kaybetti, ay sonunda eline geçen asgari ücrete daha da yaklaştı.