11 Ocak 2025 16:14

Diğer konfederasyonları da eylem için zorlamalıyız

Tüm bürokratik, rekabetçi kaygıları bir kenara iterek her gün işimizi birlikte ürettiğimiz mesai arkadaşlarımızla insanca yaşam ve adil bir vergi düzeni için birleşmeliyiz.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Gülhan ŞİMŞEK
Eğitim Sen Ankara 4 No’lu Şube Başkanı

7 Ocak 2024 Salı günü KESK, ASİM-SEN, BASK, HÜR SEN, Birleşik Kamu-İş, 13 Ocak’ta tüm illerde iş bırakacaklarını bir basın açıklamasıyla duyurdu. Konfederasyonların iş bırakma kararı yoksulluğun derinleştiği, işçi sınıfı, emekçiler ve emekliler başta olmak üzere, birçok toplumsal kesimin mevcut tek adam tek parti iktidarının uygulamalarından uzun süredir hoşnut olmadığı, öfkesinin arttığı bir döneme denk geldi. Ama aynı zamanda dağınıklığın ve bir arada güçlü duruşların sergilenemediği bir süreçte bu bir günlük iş bırakma kararının alınması, çalışma hayatında esnekleştirme, alım gücünü yok eden enflasyonist politikaların izlendiği, sermayeye teşviklerin ve vergi aflarının yapıldığı, halk düşmanı bir bütçenin onca itiraza ve halka rağmen hayata geçirildiği, adaletsiz vergi uygulamalarının kural haline geldiği bir dönemde, kararı alanların etki gücünden fazla sonuçlar doğurabilecek olması da önemlidir.

Ancak bir iki gün içinde eylem kararını alan konfederasyon merkezlerinin Ankara’da ortak bir alanda birleşik ve güçlü bir ses vermek, eylemin gerekçesi olan ve tüm emekçilerin ortak talepleri etrafında daha güçlü mücadelelere hazırlayacak bir tutumdan uzak olduğu görülmektedir. Kendini gösterme, öne çıkma, rekabetçi, üstten, “Ben bilirim”ci bürokratik sendikal tutumlarla kendi aldıkları kararı bozuşturmaya başlayan konfederasyonlar iş bırakma günü ya ayrı eylem alanları belirlemişler ya da aynı alanda ama farklı saatlerde açıklamalar yapmayı tercih etmişler. Konfederasyonlar bu haldeyken eylem duyurusu yapıldığı günden itibaren birçok ilde olduğu gibi Ankara’da da yerel sendika örgütleri hemen bir araya gelmeye, iş yerlerinde ortak açıklamalar yapmaya, birlikte iş yeri gezileri yapmaya ve birlikte basın açıklamaları yapmayı örgütlemeye başladılar.

Sınıf mücadelesi iki çizgiyi kendiliğinden açığa çıkardı; biri iş yerlerinde her gün birlikte çalışan emekçileri ayıran, aynı alanda buluşturmamak için türlü gerekçeler üreten, mızmızlıktan başka bir şey üretmeyen, sınıf dışı, üstenci, sendikal bürokratik çizgi… 13 Ocak iş bırakma günü KESK’in Çalışma Bakanlığını adres göstermesi, ayrı saatlerde eylem belirleyen Birleşik Kamu-İş’in HÜR SEN ve BASK’ın Maliye Bakanlığını adres göstermesi de bu çizginin bir yansımasıdır. Diğer çizgi ise ilk andan itibaren iş yerlerinde eyleme katılmayı tartışan, onca baskıya rağmen birleşerek güçlenmeye çalışan, bu konfederasyonları oluşturan sendikalar, onların temsilcileri ve üyeleri… Tabii bir de emekçileri her geçen gün daha da yoksullaştıran siyasi iktidarla karşı karşıya gelmeyen/gelmek istemeyen ve aynı zamanda emekçilerin haklarına karşı yapılan saldırıları meşrulaştıran Memur-Sen ve Kamu-Sen konfederasyonları var. Eylem kararı almamış olmasına rağmen talepleri sahiplenerek eyleme katılmak isteyen bu konfederasyonların üyeleri de üyesi oldukları konfederasyonların çizgisinden farklı olarak birleşmenin arayışı içindeler.

13 Ocak iş bırakma eylemine yüzde 11.5’lik sefalet zammına ve adaletsiz vergi uygulamalarına karşı katılacak tüm iş kollarından emekçilerin ortak talepleri insanca yaşanacak ücret ve adil bir vergi düzeni. Bunlar tüm emekçilerin talebidir, bu çağrı iş yerlerinde birleşik mücadele ruhuyla karşılık bulmuştur. Talepler ekonomik olsa da emekçilerin birleşme konusundaki kararlılığı tek adam, tek parti rejimine karşı siyasi bir duruş ihtiyacıdır. Birleşmeye, ortak sese, ortak alana, ortak iradeye karşı yürütülen tüm çabalar da emekçilerin bu iradesine karşı bir tutum alma anlamı taşımaktadır. Oysaki bu konfederasyonlardan KESK’ten, birleştirici bir tutumda ısrar, kararlılık beklenirdi. Çünkü KESK ve onu oluşturan iş kolu sendikaları, emekçiler içinde sendikal deneyimi en fazla olan, öğreten, mücadeleci karakteri ile bilinir ve takdir edilir. Ne yazık ki bugün, 13 Ocak eyleminde bu özelliklerini bir kenara koyduğunu, onu oluşturan şubelerle bile yüz yüze konuşup karar vermekten kaçındığını üzülerek görüyoruz.

Ancak 13 Ocak günü Ankara’da konfederasyonlara rağmen iş yeri önlerinde, belli merkezlerde, emekçiler birleşme kararlılığını gösterecektir. Bu eylem emekçilerin istediği tarzda, birleşerek gerçekleştirebildiği oranda başarılı olacaktır. Konfederasyonlara çağrımız, emekçilerin önünde durmamaları, taleplerin kazanılması için birlikte hareket etmeleridir. Bugün kamu emekçileri farklı sendikalarda örgütlü olsalar da tek sendika gibi hareket edecek yolları bugün değilse de çok zaman geçmeden illa ki bulacaklardır. Çağrımız tüm emekçileredir; bugün farklı sendikalarda örgütlü olsak da tek sendika gibi hareket ederek, eylem kararı almamış konfederasyonları karar almaya zorlamalı ve iş yerlerimizde bütün emekçilerle talepler etrafında örgütlenerek aynı alanlara tek yumruk olarak akmalıyız. Tüm bürokratik, rekabetçi kaygıları bir kenara iterek her gün işimizi birlikte ürettiğimiz mesai arkadaşlarımızla insanca yaşam ve adil bir vergi düzeni için birleşmeliyiz. Ankara konfederasyonların merkezi olmasının yanı sıra bürokrasinin ve emek düşmanı politikaların da kaynağıdır; buradan birlikte vereceğimiz güçlü ses, hepimiz için yeni bir başlangıç olacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Şans eseri yaşıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa