Özel hastane çetesinde ikinci duruşma | Reddi hakim talebi sonuçlanana kadar tanıklar dinlenmeyecek
SGK'den daha fazla para almak için en az 10 bebeğin ölümüyle suçlanan özel hastane çetesi davası ikinci duruşmasının ilk celsesinde sanık avukatları reddihakim talebinde bulundu.
Evrensel
Sosyal Güvenlik Kurumundan daha fazla para almak adına boş hasta yataklarını dolduran ve en az 10 bebeğin ölümüyle suçlanan özel hastane çetesi davasında ikinci duruşma bugün İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinde başladı.
İkinci duruşmanın ilk celsesinde sanık avukatlarının reddihakim talebinde bulunmasıyla tanıklar dinlenmedi. Tutuklu sanıkların tümünün, sanık avukatlarının ise bir kısmının tahliyeye ilişkin beyanları alındı. Duruşma kalan tutuklu sanık avukatlarının dinlenmesi için yarın 10.00'a bırakıldı.
İlk duruşmanın ardından ikinci bir fezleke hazırlanmış, fezlekede Doktor Dursun Eryılmaz hakkında 'İhmali davranışla kasten öldürme' suçundan 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası, Savcı Yavuz Engin’i tehdit eden Mustafa Kemal Zengin hakkında da 'Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etmek' suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası, hemşire Serenay Şenkalaycı hakkında 'Resmi belgede sahtecilik' suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar, 'Zincirleme şekilde ihmali davranışla kasten öldürme' suçundan ise 25 yıldan 43 yıl 7 aya kadar hapis cezası, diğer 15 şüpheli hakkında da çeşitli suçlardan değişen oranlarda hapis cezası istenmişti. İlk duruşma sonunda verilen ara kararda 22'si tutuklu 47 sanıktan 7'sinin daha tutuklanmasına karar verilmişti.
SANIK AVUKATLARINDAN REDDİ HAKİM TALEBİ
Duruşma saat 11.00 sularında başladı. İlker Gönen'in avukatı savcının tarafsız olmadığını, soruşturma savcısı Yavuz Engin'le fotoğraf paylaştığını ifade ederek savcının dosyadan el çektirilmesini ve 3 kişilik heyetin üyesi hakimeye ilişkin ise "Yaptığınız şey bir kısım bebeğin ölümüne neden oluyor" ifadesi nedeniyle reddi hakim talebinde bulundu. Ardından Ali Dirik'in avukatı da SEGBİS kayıtlarının geç yüklenmesi nedeniyle tahliye talepleri dışında beyan alınmamasını talep etti. Murat Mantuş ve Volkan Karataş'ın avukatı da savcının mahkeme heyeti üzerinde etkisinin olduğunu iddia ederek tüm heyete ilişkin reddi hakim talebinde bulundu. Yaklaşık 1 saat aranın ardından mahkeme heyeti reddi hakim taleplerinin yargılamayı uzatmak amacıyla yapıldığını ifade ederek talepleri geri çevirdi. Sanık avukatları red kararına itiraz etme haklarının bulunduğunu, red kararı kesinleşmeden duruşmaya devam edilmemesi gerektiğini öne sürdü. Ardından yeniden 15 dakika ara verildi.
RED KARARI KESİNLEŞENE KADAR TANIKLAR DİNLENMEYECEK
Aranın ardından avukatların itirazı kabul edildi, reddi hakim taleplerine yapılacak itirazın sonucu kesinleşene kadar yalnızca acil işlerin yapılabilecek olması gerekçesiyle tanıklar dinlenmedi. İtiraz değerlendirilmek üzere 23. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilecek. Savcı tutuklu sanıkların tutukluluğunun devam etmesi yönünde talepte bulundu. Sırayla tutuklu sanıkların tahliye yönünden beyanları alındı.
"BAKANLIĞIN HASTANELERİ NEDEN YOK?"
Örgüt lideri olmakla suçlanan Fırat Sarı, 'kurgusal ve uydurma şeylerle' yargılandıklarını, kamuoyu baskısı nedeniyle tutuklu olduklarını öne sürdü; dosyaya ilişkin haberlere yasak . Dönemin il sağlık müdürünün sağlık bakanı olduğunu hatırlatan Sarı, "SGK'nin ödediği iddia edilen 1 trilyon kimlere ödenmiş? Hangi hastanenin kâr marjı artmış?" dedi. Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi'nde doğan Karaduman bebeğin ve Opara bebeğin ölümünde bakanlığın direkt sorumluluğu olduğunu ancak bu hastanelerin soruşturmaya dahil edilmediğini söyleyen Sarı; daha önece bakan danışmanının kendisini hekimliği için tebrik ettiğini öne sürdü. Tahliyesini talep etmedi, 'adil yargılanmak istiyorum' dedi.
Örgüt yöneticiliği ile suçlanan İlker Gönen de örgüt suçlamasını reddederek İstanbul'da her hastanenin 'danışmanlık' hizmeti aldığını söyledi. Yapılan anlaşmalarda kira sözleşmesi olmadığını, hizmet alımı sözleşmesi olduğunu, bakanlık hastanelerinin de hizmet satık aldığını ifade etti. Kendisine yöneltilen tüm suçlamaları reddetti. Gönen, pek çok kişinin bu dava üzerinden makam-mevki sahibi olduğunu ileri sürdü.
"KAMU GÖREVLİLERİ NEDEN MÜDAHALE ETMEDİ?"
Rıza Keykubad, eşi Hilda Keykubad'ın da tutuklu olmasını gerekçe göstererek en ağır haksızlığın kendisine yapıldığını iddia etti, yine Kaya bebeğe müdahale etmediğini ve görmediğini ileri sürdü. Tüm tutuklu sanıkların beyanının alınmasının ardından sanık avukatlarının beyanlarına geçildi. Sanık avukatları ilk duruşmada olduğu gibi otopsi raporlarının, kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırmak suçuna ilişkin SGK'nin ne kadar ve nasıl dolandırıldığı bilgilerinin eksikliğine dikkat çekildi. Damla Atak'ın avukatı, Kaya bebeğin ölümüne ilişkin Güney Hastanesine Bakanlıktan denetimcilerin geldiğini söyleyerek denetçilerin neden ATK raporu almadığını veya aksi yönde bir rapor tutmadığını, müdahale etmediğini sordu. Hüseyin Gündüz'ün avukatının savunmasının ardından duruşmya yarın 10.00'a bırakıldı.
"SAĞLIĞIN GELDİĞİ NOKTA BİLİNÇLİ VE POLİTİK BİR TERCİH"
January 13, 2025
İstanbul Tabip Odası Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu Evrensel'e konuştu. Kişilerin yargılanmasının yanında sistemin de yargılanması gerektiğini ifade eden Küçükosmanoğlu, "Halkın bu yargılamayı kendi vicdanında yapması ve bu sorunlara kimin neden olduğunu bilmesi ve ona göre tavır alması gerekiyor diye düşünüyoruz. Bugün sağlık emekçileriyle beraber kamu emekçileri grev yapıyorlar. Kuşa çevrilmiş ücretlere nasıl tepki gösteriliyorsa aynı şekilde, sağlıkta özelleştirmenin geldiği sonuca da tepki gösterilmesi lazım. Çünkü bu siyasi bir karar. Bunu bilerek yapıyorlar" dedi.
Sağlıkta gelinen adaletsizlik, eşitsizlik, ülkenin kaynaklarının özel hastanelere ve sermayeye aktarılmasının bilinçli bir tercih olduğunu vurgulayan Küçükosmanoğlu, dosyaya konu hekimlerin disiplin soruşturmalarının sürdüğünü ifade ederek, "Biz davaya müdahiliz. Burada da müdahiliz. Mahkeme kapısında da müdahiliz. Açıklamalarımızla da müdahiliz. Disiplin soruşturması yönüyle de müdahiliz" diye konuştu.
Duruşma sürerken Türk Tabipler Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası (İTO) adliye önünde basın açıklaması düzenledi.
İLK DURUŞMADA NELER OLDU?
18 Kasım 2024'te başlayan ilk duruşma 13 gün sürmüş, 13 gün boyunca sanıkların, sanık avukatlarının savunmaları dinlenmişti. Müştekiler ve müşteki avukatları söz konusu hastanelerde yaşadıklarını anlatmıştı. Dosyanın oldukça eksik olduğunun anlaşıldığı ilk duruşmanın ardından verilen ara kararda tutuksuz 7 sanığın tutuklanmasına ve yeni soruşturmaların başlatılmasına karar verilmişti. İşte ilk duruşmadan öne çıkanlar:
- Dosyaya konu olan 10 bebekten 9'u telefon dinlemeleri sürerken yaşamını yitirmiş olmasına rağmen yalnız 1 bebek için uzman raporu alındığı ortaya çıktı.
- Sanıklar arasında Güney Hastanesi'nin patronu Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu dışında bir hastane patronu, SGK veya Sağlık Bakanlığından özel hastanelerin denetiminden sorumlu herhangi bir kamu görevlisi, dönemin İl Sağlık Müdürü ve yeni Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu bulunmuyor.
- Barolar, kitle örgütleri, Türk Tabipler Birliği gibi kurumların davaya müdahil olma talebi kabul edilmediğinden sanık avukatları ve müşteki avukatlarının sayısı arasında ciddi bir dengesizlik var. Bu nedenle dava çoğunlukla sanık avukatlarının soruları üzerinden ilerliyor.
- Dava kamuoyuna 'yenidoğan çetesi' ismiyle yansımış olsa da sanıkların iddialarına göre hastanelerin çeşitli ünitelerinin taşere edilmesi, kâr amacıyla fazla hasta sevkinin yapılması yenidoğan yoğun bakım ünitesine özgü değil.
- Bebeğini benzer şekilde kaybetmiş ya da bebeği engelli kalmış ailelerin yüzlerce soruşturma talebi savcılıkta bekliyor. Duruşmayı izlemeye gelen pek çok aile var.
SANIKLAR HAKKINDA HAPİS İSTEMLERİ
İddianamede, Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçlamalarıyla, 11 kez "resmi belgede sahtecilik" suçu ile cezalandırılması isteniyor. İki isim hakkında toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
112 Ambulans Şoförü Gıyasettin Mert Özdemir hakkında "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası; 18 kişi hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası isteniyor.
Kimlik tespitinin ardından duruşmaya başlandı. (İstanbul/EVRENSEL)