16 Ocak 2025 04:30

Emeğimize de irademize de sahip çıkalım

"Halkın cebinden gasbedilen milyarlar, savaş politikalarına yatırılıyor. Bu politikalara izin vermeyelim. Eşit, özgür ve kardeşçe bir yaşamı inşa edebilecek en güçlü irade bizim elimizde."

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Metal İşçisi
Adana

Mevcut sürece baktığımızda, ülke genelinde bir kargaşa hakim. İmralı görüşmeleri, kayyım atamaları, savaş politikaları, barış söylemleri ve emekçilere yönelik ekonomik saldırılar birlikte ilerliyor.

Devlet Bahçeli’nin Öcalan’ı Meclise çağırmasından ve barış söylemlerinin başlamasından kısa bir süre sonra Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine, son olarak Akdeniz Belediyesine kayyım atanması büyük bir tepkiye neden oldu. Halkın iradesiyle seçilmiş yönetimlerin bu şekilde devre dışı bırakılması, demokratik değerlere açık bir saldırıdır. Kayyım politikalarına asla geçit vermemeliyiz. Bu duruma karşı toplu işçi grevleri, açıklamalar ve protestolarla tepkimizi koyarak irademize sahip çıkmalıyız.

Aynı zamanda kuzey ve doğu Suriye’de sivillere yönelik saldırılar devam ediyor. Gazeteciler öldürülüyor, yerleşim yerleri bombalanıyor. Bölge halkını zora sokmak amacıyla stratejik önemi olan Tişrin Barajı bölgesi hedef alınıyor. Bölgedeki halk, bombalı saldırılarla karşı karşıya kalıyor. Yakın zamanda barajı savunmak için yola çıkan sivillerin üzerine bombalar atıldı; 5 kişi yaşamını yitirdi. Ancak halk, bu saldırılara rağmen geri adım atmadı. Katledilen siviller ve gazeteciler ise devletin yayın organlarında terörist olarak lanse ediliyor. Bu olaylar Türkiye’de çoğu zaman haber bile olmuyor. Tüm bu vahim olaylar yaşanırken, aynı dönemde Bahçeli’nin çıkışıyla karşılaştık.

Yıllardır çözülemeyen Kürt sorunu, hâlâ ülkenin en önemli meselelerinden biri olarak karşımızda duruyor. Kuşkusuz bu sorunda, savaş politikalarıyla değil, çözümün muhataplarının görüşmesiyle bir yere varılabilir

Öte yandan Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatanlar, halkın iradesine kayyım atayanlar asgari ücreti işçi temsilcilerinin olmadığı masalarda belirleyerek, halkın yoksulluğunu daha da derinleştiriyor.

ENAG yıllık enflasyonu yüzde 84 olarak açıklarken TÜİK bunun yarısını açıkladı. Ancak bizler enflasyonu günlük yaşamımızda her alanda hissediyoruz. Örneğin, 2024’ün ocak ayında 10 liraya yediğim simit ve ayran, bu yıl aynı yerde 25 lira oldu. Hükümet, alaycı bir şekilde yüzde 30’luk bir zamla, milyonlarca emekçiyi açlık sınırına mahkum etti.

Adana’da fabrikada çalışan bir işçi olarak, hükümetin varlığını sürdürme pahasına halkı sefalete sürüklediğine şahit oluyorum. Halkın cebinden gasbedilen milyarlar, savaş politikalarına yatırılıyor. Bu noktada işçilere ve emekçilere çağrım şudur: Hükümetin dayattığı politikalara izin vermeyelim. Eşit, özgür ve kardeşçe bir yaşamı inşa edebilecek en güçlü irade bizim elimizde.

ÖNCEKİ HABER

Metal işçileri grevlerle kazanım elde etti: Yasak var deyip evimize dönemezdik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa