Özelleştirmede tam gaz: 4 HES satıldı, 2 tanesi ihalede
HES'ler birer birer özelleştiriliyor, işçiler belirsizlik ve güvencesizlik kıskacında. TES-İş’in sessizliği ise tepkilere neden oluyor.
Fotoğraf: MA
Hilal TOK
Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) bünyesinde bulunan 4 hidro elektrik santrali (HES) satıldı, 2 tanesi de satılmak üzere ihaleye çıkarıldı.
Elindeki santrali özelleştiren hükümet yenilenebilir enerji kaynakları destek mekanizması (YEKDEM) kapsamında özel HES’lerden alım yapıyor. HES tipine göre kWh başına 245 lira 27 kuruş ile 261 lira 63 kuruş garantili alım yapıyor. Ayrıca elektrik üreten tesislerde kullanılan yerli üretim ekipman ve bileşenler için ekstra 52 lira 34 kuruşluk bir teşvik sağlıyor.
Orta vadeli program (OVP) ile özelleştirmelerin artacağı sinyallerini veren iktidar, kamu elinde kalan kurum ve işletmeleri bir bir özelleştiriliyor. Yakın zamanda Erzincan’daki Çamlıgöze ve Sivas’taki Koyulhisar HES’lerini 2 milyon 160 bin liraya Akkuş Mimarlık İnşaat AŞ’ye satan devlet, Adana’daki Seyhan 2 ve Yüreğir HES’lerini ise 190 milyon liraya Gazişehir Enerji Üretim Sanayi AŞ’ye sattı.
Ankara’daki Kesikköprü ve Kırşehir’deki Kaplukaya HES’lerini de ihaleye çıkardı. İhaleye çıkması beklenen bir diğer HES ise Iğdır’daki Gaziler HES’i.
İŞÇİLERDE ENDİŞE
EÜAŞ’ye bağlı barajlarda çalışan kamu işçileri ise özelleştirme karşısında tedirgin. İhaleye çıkarılan Kesikköprü HES Barajında çalışan bir kamu işçisi şu çağrıyı yaptı: “Geçimimizi sağlamakta zorlandığımız, düşük ücretlerle yaşamaya çalıştığımız bir dönemden geçiyoruz. Artan yaşam maliyetleri, ücretlerimizin yetersizliğiyle birleşince ailelerimizin temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyoruz. Özelleştirme politikaları iş güvenliğimizi ve çalışma koşullarımızı tehdit edecek. Biz işçiler olarak onurlu bir yaşam sürmek istiyoruz. Daha adil bir ücret, daha iyi çalışma koşulları ve haklarımızın korunması için yanımızda olun.”
Özelleştirilen yerlerde işçilere 4/b sözleşmeli personel hakkı verileceği söylendiğini ancak buna dair hiçbir resmi açıklama yapılmadığını bildiren işçi, “Aylardır özelleştirme korkusuyla yaşıyoruz. İş yerinde işe hakim olamıyoruz. Çoğu arkadaşımız bu yüzden tedirgin ve dalgın çalışıyor. Burada bir iş kazası olursa bunun sorumlusu kim olacak. Herkesin ne olacağım kaygısıyla yaşadığı günlerde psikolojisi bozuldu” dedi.
TES-İŞ’İN SESSİZLİĞİNE TEPKİ
“Şimdi buralarda çalışan kamu işçileri ne olacak? Özelleştirme olursa bizim geleceğimiz ne olacak?” diye soran ve uzun yıllardır kamu eliyle işletilen barajlarda görev yapan işçi, özelleştirmenin “güvencesizlik” olduğunu belirterek şu hatırlatmayı yaptı: Yakın zamanda EÜAŞ’ye ait Çayırhan Maden ve Termik Santralinin özelleştirmesi gündeme gelince işçiler kendilerini madene kapattı, ardından Ankara’ya yürüyüp özelleştirmeyi erteletti.”
Hatırlatmanın ardından iş yerinde örgütlü oldukları sendikasını eleştirdi: “Buralarda hiç eylem örgütleyemedik. Eylem yapılması ve bize destek olunması için çağrılar yaptık. Sendikamız TES-İş’e eylem yapılması çağrısında bulunduk ama hiçbir şey yapılmadı. Çayırhan Termiktekiler işçi de biz işçi değil miyiz dedik kimse sesimizi duymadı. Biz sendika öncülüğünde bir eylem istiyoruz ki işimizi kaybetmeyelim, ama TES-İŞ bu özelleştirmeler karşısında sessiz.”
KAMU PAYI AZALDI SONUÇ ORTADA
Kamuya ait EÜAŞ’nin kurulu güç içindeki payının yüzde 19’lara, üretim içindeki payının ise yüzde 16’lara düştüğüne dikkat çeken Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş şu tespiti yaptı: “Yeni özelleştirme dalgasıyla bu pay daha da düşecek, kamunun enerji fiyatlarını regüle etme imkanı daha da marjinalize olacak ve olumsuz sonuçlar katlanarak artacak.”
İşletmelerin, kamu bütçesi üzerinde yük görünüp, özelleştirmelerin artmasına ilişkin Ulutaş şunları söyledi: “Gelinen nokta açıktır: Elektrik fiyatları düşmek bir yana yıldan yıla artıp kabul edilemez bir noktaya ulaşmış; halkın önemli bir kısmı enerji yoksulluğunun pençesinde günlük ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmiştir. Bugün bütün netliğiyle açığa çıkmıştır ki, özelleştirme kamu kaynaklarının özel sektöre ve bir avuç zengine aktarılması demektir; halkın ödediği vergilerle kamunun yaptığı yatırımlar sonucu oluşmuş devasa kurumların, başta çok uluslu şirketler ve onların taşeronları olmak üzere sermayeye bırakılmasından başka bir şey değildir”.
Özelleştirme politikaları karşısında bilime, tekniğe ve kamu yararına enerji politikalarının nasıl ele alınması gerektiğini şöyle vurguluyor Ulutaş: “Tüm özelleştirmeler durdurulmalı, kamunun bu alana yatırım yapmasını engelleyen yasal veya fiili engeller ortadan kaldırılmalıdır. Bu çerçevede elektrik enerjisi alanında, üretimi, iletimi ve dağıtımıyla dikey entegre bir kamu tekeli tekrar kurularak, kamu mülkiyetindeki bu tür kuruluşların çalışanlarının yönetim ve denetimde söz ve karar sahibi olduğu, liyakati esas alan nitelikli yönetimlere sahip olmaları; kayıt, hesap ve işlemlerinin erişilebilir ve şeffaf olmaları sağlanmalıdır.
KAMU İŞLETMELERİNİ YÜK GÖRME SÜRÜYOR
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar geçtiğimiz günlerde, EÜAŞ, TEİAŞ, BOTAŞ, TPAO ve Eti Maden gibi kamu şirketlerinin geçtiğimiz yılki cirolarının 50 milyar doları bulduğunu ve buraların artık klasik kamu işletmeciliği mantığından çıkartılması gerektiğini savunarak özelleştirme sinyali vermişti.
Bakan Bayraktar, “Bu şirketleri modern bir anlayışla klasik kamu işletmeciliği mantığından mutlaka çıkarmamız gerekiyor. Biz bu şirketleri bölgesel oyuncu, bölgesel milli şampiyonlar haline getirmek istiyoruz. Bu şirketlerimizdeki kurumsal dönüşüm, yeniden yapılandırma bizim en önemli reform alanlarımızdan” demişti.
106 EÜAŞ İŞLETMESİNİ AKP ÖZELLEŞTİRDİ
AKP hükümetleri dönemindeki özelleştirmelerde en çok pazarlanan kamu kurumları arasında Elektrik Üretim Anonim Şirketine (EÜAŞ) ait işletmeler yer aldı. EÜAŞ’ye bağlı termik santraller ve HES’lerin, linyit işletmelerinin içinde olduğu 102 kuruluş AKP döneminde özelleştirildi. Çatalağzı, Yatağan, Yeniköy, Kangal, Seyitömer Termik Santralleri bunlardan sadece birkaçı…