16 Ocak 2025 13:25

Arap basınında ateşkes: Gazze ölümün kıyısından dönüşü kutluyor

Ateşkes ilanı Gazze’de buruk da olsa sevinç yarattı. Saldırılar henüz bitmedi. İsrail hâlâ ayak diriyor. Arap basınında ise bölgesel denge değişse de İsrail’in nihai hedefine ulaşamadığı vurgusu var.

Fotoğraf: Ashraf Amra/AA

Paylaş

Yusuf ERTAŞ

Katar, Mısır ve ABD, İsrail ile Hamas arasında Gazze’de ateşkes ve esir değişimi konusunda anlaşmaya varıldığını duyurdu. Ateşkes anlaşmasının 19 Ocak Pazar gününden itibaren yürürlüğe gireceği belirtildi. Ancak İsrail hükümeti ateşkesi oyalamaya devam ediyor. Anlaşmanın resmi olarak onaylanacağı kabine oturumu ertelendi.

Öte yandan anlaşma haberi Gazze halkı tarafından sevinçle karşılandı. Hamas, ateşkes anlaşmasının, “Filistin halkının 15 ayı aşkın süredir gösterdiği kararlılığın bir ürünü” olduğuna işaret etti. Arap ülkeleri de ateşkes anlaşmasını memnuniyetle karşıladı. Suudi Arabistan sermayeli Şark El Awsat gazetesi ise anlaşmayı, "her iki tarafın (İsrail ve Hamas’ın) Trump’a bir hediyesi" olarak değerlendirdi.

"İSRAİL HEDEFLERİNİ GERÇEKLEŞTİREMEDİ"

İsrail, Gazze’ye yönelik saldırısında Hamas’ın ortadan kaldırılması, rehinelerin koşulsuz serbest bırakılmasının sağlanması ve Gazze halkının kendi topraklarından sürülmesi gibi hedefleri vardı. Ancak İsrail’in 15 aydır çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 46 binden fazla Filistinliyi katletmesine ve Gazze’yi bir harabeye çevirmesine rağmen bu hedeflerin hiçbirine ulaşamadığına dikkat çekiliyor. 

Nitekim, Gazze Şeridi’ndeki Hamas Lideri Halil El Haya, anlaşma vesilesiyle yaptığı konuşmada, “Saldırının başlangıcından bu yana işgal (İsrail), bazılarını açıkladığı bazılarını ise gizlediği birçok hedefe ulaşmaya çalıştı. Açıkça direnişi sona erdirmek, Hamas’ı ortadan kaldırmak, askeri güç kullanarak esirleri kurtarmak ve bölgenin çehresini değiştirmek istediğini söylerken, gizli hedefi Filistin davasını tasfiye etmek, Gazze Şeridi’ni yok etmek, halkından intikam almak ve onları yerinden etmek, halkımızın özgürlük iradesini ortadan kaldırmak” olduğuna işaret ederek "İsrail işgali gizli ya da ilan edilmiş bu hedeflerinden hiçbirine ulaşamadı" dedi.

"DİRENİŞ EKSENİ" KUTLADI

Irak’taki “İslami Direniş Hareketi” olarak da anılan El-Nuceba Hareketi Lideri Ekrem el-Kaabi, ateşkes anlaşmasının ilan edilmesi üzerine İsrail’e karşı operasyonları askıya aldıklarını duyurdu. El-Kaabi, Irak merkezli Şafak Haber ajansına gönderdiği açıklamada, “Filistin halkını ve dünyadaki özgür insanları bu önemli gelişme (ateşkes anlaşması) için tebrik ediyoruz. İsrail’e karşı askeri operasyonlarımızı Filistin’deki ateşkesin devamına katkı sağlamak ve Gazze’deki ateşkesi güçlendirmek amacıyla askıya aldığımızı duyuruyoruz. Ancak işgalci devlete şunu belirtmek isteriz ki, Filistin ve bölgedeki herhangi bir aptallığı, sert bir şekilde karşılık bulacaktır” dedi. Ayrıca, “Parmaklarımız hâlâ tetikte, roketlerimiz ve insansız hava araçlarımız tam hazırlık durumundadır” diye ekledi.

Yemen merkezli Assawra gazetesi, Yemen Ensarullah (Husi) Sözcüsü Muhammed Abdüsselam’ın, İsrail’in Filistin halkına yönelik en acımasız saldırganlığı karşısında Gazze’nin efsanevi ve tarihi kararlılığını selamladığını ve “Gazze’de ateşkesin ilan edilmesiyle bu savaş sona ererken, Filistin davası milletimizin sorumluluğunu yerine getirmesi gereken bir numaralı dava olmuştur ve olmaya da devam edecektir” dediğini aktardı.

SEVİNÇ GÖSTERİLERİ

Al Arabi Al Cedid gazetesi Gazze sokaklarında yaşanan kutlamalara dikkat çekti. Gazetede yer alan haberde, "İsrail’in savaş makineleri tarafından yerinden edilen yaklaşık 2 milyon Filistinli mülteciye ev sahipliği yapan sığınma merkezlerinde sevinç gösterileri ve doğal kutlamalar gözlemlenmeye başlandı. Halaylar ve sloganlarla birlikte bu anlaşmanın kalıcı ve sürdürülebilir olmasına dair dilekler ve temenniler yükseldi. Savaşın yıkımı altında olan Gazze’nin çeşitli yerlerindeki bu sığınma merkezlerinde, birkaç dakika içinde, sığınmacılar evlerine dönmeyi ve işgalin yol açtığı tahribatın ardından hayatlarını yeniden inşa etmenin yollarını konuşmaya başladılar” diye yazdı.


GAZZE ÖLÜMÜN KIYISINDAN GERİ DÖNÜŞÜNÜ KUTLUYOR

Yusuf FARİS
Ahbar/Lübnan

Gazze Şeridi’nde 468 gün süren soykırımı yaşayanlar, katliamın ne zaman duracağını hiç düşünmediler. Hatta yazarın elleri bu raporun son harfine kadar titremeye devam etti. Bu savaşın her gecesini nasıl öldürüleceklerini düşünerek geçiren tüm Gazzeliler için durum aynıydı; hızla mı, yoksa yıkıntılar altında saatlerce ya da günlerce çaresizce yardım beklerken mi; yanarak mı, parçalanarak mı yoksa kan kaybı ile mi öleceklerdi? Şair Mahmud Derviş’in ifadesiyle, 15 ay boyunca bir “rutine” dönüşen bu kabus karşısında ateşkesin kendisi “yeni bir doğum” ya da “mutlu bir tesadüf” oldu.

Gazzeli mültecilerin barınma kamplarında ve hastanelerinde -kuzeyden güneye kadar- devam eden hava saldırılarının yankıları eşliğinde kutlama havası hakimdi. Tekbirler ve bayram sloganları, gece yarısına kadar kesintisiz olarak duyuldu. Doğrudur ki her Gazzelinin içinde derin bir üzüntü, gizli bir gözyaşı ve ertelenmiş bir yas vardı, ancak Siyonist medyanın savaş boyunca sürekli yaydığı işkence planları, bir esir takası anlaşması ile savaşın duracağı umudunun uzak bir hayal olmasına neden olmuştu. Bu planlardan en basiti, Gazze’ye yeniden yerleşim yapmaktı. Silahlı güvenlik şirketlerinin yardımları dağıtmakla görevlendirilmesi, bölgenin parçalanması ve hatta yüzde 30’unun askeri bölgeler ve tampon bölgeler için koparılması planlanmıştı. Geçtiğimiz aylarda başarısız olan bazı planlar da vardı, örneğin Amerikan yüzer limanı, aşiret yönetimi ve köy birlikleri gibi. Tüm bu karmaşıklıklara ve büyük hedeflere rağmen, beklenen rahatlama haberiyle sevinç büyük oldu.

İlk aşamanın anlaşma maddelerinde Güney Gazze’deki bir buçuk milyonun üzerinde mültecinin evlerine veya enkazlarına dönüşünün yer alması zafer hissi uyandırdı. Çadırlar içinde açıkta bırakılan her bir mültecinin kendisine ait bir sevinç nedeni var. Ancak bu geçici kutlamalar hızla sona erdi, çünkü ateşkes, önümüzdeki pazar günü öğleden önceye kadar uygulanmaya başlanmayacak. O zamana kadar, tüm halkın artarda gelen katliamlarla yaşamaya devam etmesi gerekecek. Ateşkesin açıklanmasından sonraki saatlerde, bu katliamların daha kanlı olacağı ortaya çıktı; İsrail savaş uçakları, Gazze Vadisi’nin kuzeyindeki Şeyh Rızvan Mahallesi’nde bir yerleşim alanını bombalayarak 15 şehit verdi, onlarca kişi yaralandı. Ayrıca, savaş uçakları Han Yunus’taki bir yemek salonunu ve orta Gazze’deki Nusayrat Mülteci Kampı’nda bir sivil aracı da hedef aldı.

Sonuç olarak ateşkes anlaşması, savaşın başından bu yana İsrail sağının zihninde yer eden büyük projelere kapıyı kapattı. Bu projelerden en önemlisi, Gazze’nin sürekli işgali ve kuzeyden güneye “Netzarim” bariyeriyle parçalanması, ardından Gazze Vadisi’nin kuzey bölgelerinin temizlenmesi ve Kuzey Gazze (Cebaliya, Beyt Lahiya ve Beyt Hanun) ilinin tampon bölgelere dönüştürülmesi, en sonunda ise tüm Gazze halkının dışarıya sürülmesiydi.

Bu büyük hedefler karşısında Gazze halkı kendilerini ölümün eşiğinden geri dönmüş buluyor. Böyle bir dönüş, kayıplar ve fedakarlıklar ne olursa olsun kutlanmaya değer.


SİLAHLARIN SESSİZLİĞİ İLE İYİLEŞMEYECEK SAVAŞ YARALARI

Oman Daily
Başyazı/Umman

Filistinliler, dün uzun süre bekledikleri ve bedelini evlatlarının kanı ile çok pahalıya ödedikleri bir zafer anı yaşadılar. Bu zafer, İsrail işgalinin 21. yüzyılda gerçekleştirdiği en ağır soykırımlardan birine karşı, yaklaşık 18 ay süren onurlu bir direnişin ardından elde edildi. Hamas ve İsrail, Amerika, Katar ve Mısır’ın arabuluculuğunda bir ateşkes anlaşmasına vardılar. Ateşkes, Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanı Trump’ın Beyaz Saray’a girmesiyle birlikte uygulanmaya başlanacak; bu, onun barış döneminin simgesel bir başlangıcı ve İsrail’in tarihindeki en uzun savaşın sona erdiğini gösteriyor.

Bu adım, bir yıldan fazla bir süre önce gerçekleşebilirdi, ancak İsrail Başbakanı ve hükümetinin kana susamışlığı ve Filistin halkına duydukları nefretten dolayı engellendi. Eğer o zaman gerçekleşmiş olsaydı, bu savaşta şehit olan binlerce çocuk, bu kararı sevinçle karşılayıp, yıkılmış köylerine dönüp geriye kalan hatıralarını, oyuncaklarını ve çocukluklarını arıyor olurlardı.

Ancak çocukları, kadınları, yaşlıları ve masumları öldüren katiller, savaş sırasında çocukluğun anlamını ve kutsallığını anlamazlar, hele ki bir annenin evladını kaybettikten sonra geriye kalan hiçbir şeyin acısını dindiremeyeceğini anlamazlar.

Filistinlilerin, uğradıkları büyük kayıplara rağmen zafer hissi duyması doğaldır. Savaşın sonunda, yaklaşık 50 bin şehit ve 200 binin üzerinde yaralı, tamamen yıkılmış bir altyapı, hayatta kalabilmek için temel gıda ve sağlık malzemelerinin yokluğu gibi kayıplar yaşanmış olsa da, zaferin kaynağı, işgal güçlerinin gerçekleştirdiği soykırıma rağmen hayatta kalmayı başarmış olmalarıdır. Bu soykırım, düşman tarafından 18 ay boyunca en gelişmiş Batı silahları ile desteklendi.

Bunun karşısında, hiç kimse bu savaşın bölgedeki dengeleri tamamen değiştirdiğini inkar edemez. Ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ertesi günü, 7 Ekim’den önceki bölge ile aynı değildir.

İsrail, bu savaşta pek çok düşmanını saf dışı bırakmış ve direniş eksenini zayıflatmış olsa da, aniden gerçekleşen karşılaşmalarda zaaflarını açığa çıkarmış ve güvenlik sisteminin ve demir kubbesinin efsanesini yıkmıştır.

Öte yandan Hamas büyük kayıplar vermiş olsa da, organizasyonunun ne kadar düzenli ve karmaşık olduğunu, yeniden yapılanma ve yeni liderler yetiştirme kapasitesine sahip olduğunu kanıtlamıştır. Aynı şekilde, Hizbullah ve İran da bu savaş sayesinde İsrail ile ilk kez doğrudan bir çatışmaya girmiştir. Bu karşılaşmalar, İran’a kendi zayıf noktalarını gösterdiği gibi güçlü yönlerini de ortaya koymuştur.

Bazı uzmanlar, Hamas, İslami Cihad ve Hizbullah’ın gelecek dönemde güçlerini yenileyebileceğini öngörse de, Suriye’nin ideolojik ve sahada yapılan operasyonlar açısından bu eksenden tamamen çıktığı görülüyor.

Bu gelişmeler ve değişen dengeler ışığında, bölgedeki denge tamamen değişmiştir ve bunun Filistin davası için, tarihi ve özsel olarak, işgalin sonlandırılması ve bağımsız Filistin devletinin kurulması anlamında olumlu sonuçlar doğurması pek mümkün görünmemektedir.

Ancak bu, direnişin sona ereceği veya Filistin davasının özgür halklar tarafından unutulacağı anlamına gelmez. Tam tersine, Filistin’de direnişin yeni biçimleri ve savaşın Filistinliler üzerinde bıraktığı izler her yerde yeniden filizlenecek; bu izler, daha sert ve güçlü bir şekilde zafer için mücadele etmeye devam edecek yeni çatışmaların tohumlarını atacaktır.

ÖNCEKİ HABER

İHD İstanbul Şubesi: İstanbul Barosu'nun yanındayız

SONRAKİ HABER

Sahte içki ölümlerine tepki: Alkollü içeceklere getirilen otomatik zamlar sahte içkiye yönlendiriyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa