17 Ocak 2025 04:27

Çözümde ısrarcı olmak için taşın altına elimizi koymalıyız

"Eğer öncü işçiler taşın altına elini koymazsa Kürt sorununun demokratik çözümü olmayacaktır. Yarım asırdır devam etmekte olan savaş bazen şiddetlenerek bazen de durağan şekilde devam edecektir."

13 Ekim 2024’te Diyarbakır’daki “Özgürlük Mitinginden” bir kare|Fotoğraf: Elif Ekin Saltık/Evrensel

Paylaş

Bir kamu işçisi
Ankara

Bugünlerde ekonomik sıkıntıların yanı sıra Türkiye’deki birkaç gündem “çözüm” süreci ve İmralı görüşmeleri, Ortadoğu denkleminde Suriye ile ilişkimiz... Bu konuların bir kamu iş yerinde nasıl konuşulduğunu paylaşmak istedim. Yaklaşık yarım asırdır Türk ve Kürt halklarının bir arada yaşamasını istemeyen, Kürt halkının ana dillerinde eğitim, sağlık hizmeti almasını istemeyen, yok sayan kapitalistler ve onların siyasi iktidarı; işçileri de vatan, bayrak, din ve milliyetçilik üzerinden bölüyor. Sermaye ve tek adam iktidarının yıllardır işçilerin aklıyla alay edercesine uyguladığı politikalar, işçilerin patronlara ve siyasi iktidara karşı örgütlenmesinin önündeki en büyük engellerden biri. Çünkü ne zaman işçiler ve emekçiler haklı talepleri için birlik olup mücadele etmeye başlasa iktidar için tehlike çanları çalmaya başlıyor. Tarih boyunca da kapitalizmin yedek lastiği olmuş faşizm, ırkçı ve faşist partiler aracılığıyla gündemi değiştirmekte ustalıkla hareket ediyorlar.

MHP liderinin bu çıkışı uzun yıllardır üye, MHP’de ve Ülkü Ocaklarında çeşitli görevler almış işçi arkadaşlarım tarafından şu şekilde yorumlanıyor: “Devlet Bey, devlet adamıdır. Her zaman Türk devletinin geleceği ve garantörüdür. Bunun için de gerçek ülkücüler liderinin dediğini sorgulamaz ve altında başka bir şey aramaz.”

Fakat MHP’ye daha önce sadece oy vermiş ve şimdilerde Zafer Partisi ve İyi Partiye yönelen işçi arkadaşlarım Bahçeli’nin şahsına ve MHP’ye karşı ağır hakaret içeren söz ediyorlar. Bu da halen MHP’li olan arkadaşlar tarafından tepkiyle karşılanıyor. Az da olsa aralarında sözlü münakaşaya sebep oluyor. Diğer taraftan kendisini CHP’li olarak ifade eden işçi arkadaşlar da; Bahçeli’nin bu çıkışını, iktidarın ekonomi politikaları yüzünden oy kaybettiği bir dönemde yapmasının manidar olduğunu söylüyorlar. “Özgür Özel de bu tuzağa düştü. 2027 seçiminden önce Anayasa’yı kendi istekleri doğrultusunda değiştirmeyi hedefleyen Erdoğan tek başına gücü yetmeyeceği için yanına Kürtleri almayı planlıyor. Bu doğrultuda yapılan plana da Bahçeli koşulsuz destek oluyor” şeklinde yorumlar yapılıyor. Kendilerini AKP’li olarak ifade eden işçi arkadaşlarım da bu sürece dair çok yorum yapmayarak sessiz kalıyorlar. Yorum yaptıklarında ise “Reis ne derse o olur. Bunların hepsi gelip geçicidir” diyorlar.

Suriye meselesine ilişkin de AKP, MHP ve CHP’li arkadaşlar tarafından kabaca şöyle yorumlar yapılıyor: “İsrail dibimize kadar geldi. Bu bizim için büyük bir tehdittir. Suriye’de izleyeceğimiz politika İsrail’e karşı izleyeceğimiz politikanın kendisidir. İsrail ekonomik olarak dünya devidir. Bizi ekonomik olarak mahveder. Bunun için şimdi Suriye’de kurulan yeni devletle ilişkilerde akıllı davranmalıyız. Yoksa yanı başımızda Kürtler kendi devletlerinin sınırlarını daha da büyütecekler…”

Aslında neresinden tutsak elimizde kalacak şekilde yorum yapıyor işçi arkadaşlarım. Çünkü bugüne kadar sermayenin ve siyasal iktidarın savaş, vatan, bayrak, millet, din, ezan üzerinden yaptığı propagandanın etkisinde kalmış geniş işçi kitlesi var. Aslında, kangren haline gelmiş meselelerin çözümünde, ileri ve öncü işçilerin taşın altına elini sokmalarına ihtiyaç var. Eğer öncü işçiler taşın altına elini koymazsa Kürt sorununun demokratik bir şekilde çözümü olmayacaktır. Yaklaşık yarım asırdır devam etmekte olan savaş bazen şiddetlenerek bazen de durağan bir şekilde devam edecektir. Savaş zenginleri daha zengin ederken, işçileri ve emekçileri de daha fazla yoksullaştırır.

ÖNCEKİ HABER

İzmir'de 25 kişiye “kayyım protestosu” davası

SONRAKİ HABER

Biden'dan Güney Kıbrıs'a ucuz silah satışının önünü açan kararname

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa