18 Ocak 2025 04:40

Kültür müteahhitleri hakimiyetinde niteliksiz ‘ürünler’

Sinema televizyon sektöründeki tekelleşmede AKP'nin payını unutmamak gerek. AKP’nin ‘kültür müteahhitleri’ bir yandan iktidarın söylemini güçlendiriyor, öte yandan zenginliklerine zenginlik katıyor.

Görsel X'in yapay zekası Grok2 tarafından üretilmiştir.

Paylaş

MURAT UYSAL

Sinema ve televizyon sektöründeki tekelleşme tartışılırken iktidara yakın medya konuyu kadın düşmanlığıyla bezenmiş bir elit karşıtlığına çekiyor. Peki AKP hükümeti bu tekelleşmenin neresinde yer alıyor? TRT yapımları, ATV yapımları, Tabii platformundaki belli örneklerle de bu tekelleşmeyi Akademisyen Emre Tansu Keten ile konuştuk.

Sektördeki tekelleşme eğiliminin aslında olağanüstü bir durum olmadığını belirten Keten, “Tıpkı diğer sektörlerde olduğu gibi, kültür endüstrisinde ve özel olarak da sinema-televizyon sektöründe kapitalist üretim ilişkileri hakim ve bu durum tekelleşme eğilimini doğal olarak besliyor. Burada yapım şirketleri ve menajerler arasında olduğu gibi oyuncular arasında da yıkıcı bir rekabet var” dedi.

Keten, bu tartışmaların alevlenmesindeki temel faktörlerden birinin bu rekabet ortamı olduğunu söyledi ve ekledi: “Diğer faktör ise AKP’nin yıllardır kullandığı kültürel iktidar söylemi için kullanışlı bir malzeme sağlamış olması. ‘Kültürel ortamı seküler elitler eline geçirdi, toplumun gerçek çoğunluğunu oluşturan muhafazakarlar buradan dışlanıyor’ algısını güçlendirmek için bir menajerin kurduğu iş ilişkileri hedef haline getirildi.”

"HAKİMİYET İKTİDAR YANLISI SERMAYE GRUPLARINDA"

Aslında burada, yapım şirketleri ve menajerler kadar televizyon kanallarının sahiplik yapısına bakmak gerektiğine işaret eden Keten, “İletişimciler olarak uzun yıllardır, medya sektöründe ezici hakimiyetin iktidar yanlısı sermaye gruplarında olduğunu söylüyoruz. Ki gerçek bu. Televizyon kanallarının yüzde 90’ını elinde tutan bir tekelden söz ediyoruz. Bahsi geçen dizilerin çoğunluğu da bu kanallarda yayımlanıyor. Yani bir şekilde dizi sektöründeki bu tekelleşmeye iktidar kanallarının da dahil olduğunu, bu yapıyı beslediğini söyleyebiliriz. Bir yandan bu yapıyı beslerken, diğer yandan iktidar sözcüleri eliyle tekelleşmeden şikayet etmeleri, kültürel iktidar söylemiyle simgeleşen kültür politikalarının ne kadar çürük, çelişkili ve gerçekten uzak bir temele dayandığını gösteriyor” ifadelerini kullandı.

"AKP’NİN KÜLTÜREL İKTİDAR KAVRAMI SİYASİ"

AKP’nin kullandığı kültürel iktidar kavramına ilişkin Keten, “Diğer yandan gerçekten kendi mahallelerinden oyuncular, yönetmenler, senaristler ön plana çıksın, kültürel alanda söz sahibi olsun istiyorlar. Bunun için büyük yatırımlar da yapıyorlar. Ama günün sonunda, “imza iş” olarak tasarladıkları Gassal dizisinde Ahmet Kural ve Selçuk Aydemir gibi, kendi mahallelerinden olmadığı aşikar olan isimlerle iş yapmak zorunda kalıyorlar. Kısacası, AKP tarafından kullanılan kültürel iktidar kavramı, kültürel olmaktan çok siyasi bir kavramdır ve söylemsel düzeyde iş görür ancak” yorumunda bulundu.

"AKP SAF PROPAGANDA ÜRÜNLERİ DAYATIYOR HALKA"

Bu sektörün ve televizyon sahipliğinin çok maliyetli olduğunu vurgulayan Keten, sektördeki işleyişe dair, “İktidar tarafından çeşitli medya gruplarına nöbetçi olarak atanan sermaye gruplarının bu nöbetçilik işini canıgönülden yapmadıkları açık. Bu kadar maliyetli bir işi kotarabilmek için saf propaganda dizileri yayımlamakla yetinemezler. İzlenmeye, reytinge, reklama ve paraya ihtiyaçları var. Bu nedenle izleyiciler tarafından takip edilen oyuncularla iş yapmak zorundalar. Bir de bunun ihracat tarafı var. Bu diziler dünya çapında yüzden fazla ülkeye ihraç ediliyor. Yani ünlü oyuncuların uluslararası alanda bir takipçi kitlesi var. Bu nedenle ünlü oyuncuların sadece menajerler tarafından bir yerlere getirildiği iddiası bir noktadan sonra tam anlamıyla doğru olmuyor” dedi.

Türkiye’de kültür endüstrisinin durumuna dair Keten, sözlerine şöyle devam etti: “Evet bu yapımların birçoğu birbirinin kopyası niteliğinde, sanatsal yönleri çok zayıf, oyuncuların birçoğu kötü oyuncular. Ama kültür endüstrisi tam olarak böyle bir şey zaten. Bunun sebebi birtakım isimler değil sistem. Batı ülkelerinde kültür piyasasının niteliksizleşmesi karşısında, kâr amacı gütmeyen kamusal yayıncılık kuruluşları görev alır, nitelikli kültürel ürünler ortaya koymaya çabalar. Ancak ülkemizde, AKP’nin mutlak kontrolünde olan TRT, nitelik olarak piyasa ürünlerini aratmayacak niteliksizlikte, içerik olarak ise saf propagandaya dayanan ürünler dayatıyor halka.”

"İHALELERLE KENDİLERİNİ ZENGİN EDİYORLAR"

Keten, bu anlamda iktidarın bir kültürel iddiası olmadığını belirterek “Halk birbirinin kopyası niteliksiz diziler ile iktidar propaganda yapımları arasına sıkıştırılmış durumda. Tekelleşme konusuna gelirsek, iktidarın başlattığı kültürel mücadelenin de kendi elitlerini yarattığını söyleyebiliriz. İktidarın resmi ya da özel kurumlarına baktığımızda, kültürel üretim alanında bir avuç insanın söz sahibi olduğunu görüyoruz. Ben bunları kültür müteahhitleri olarak tanımlıyorum. Bir yanda iktidarın söylemini güçlendiriyorlar, diğer yandan müteahhitler gibi ihalelerle kendilerini zengin ediyorlar. Tekelleşme arayan buraya bakabilir” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Özgür Özel, Rıza Akpolat'ı ziyaret etti

SONRAKİ HABER

ÇEVİRİ | Nobel ödülü kazanmanın arkasındaki bilim? Zengin bir aileden gelen bir erkek olmak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa