22 Ocak 2025 04:30

Taşra sinemacılığına sağlam bir darbe: "Kurtlar"

Ecre Begüm Bayrak’ın ilk filmi "Kurtlar" taşra sinemacılığından bürokratik elitizme, ölü çocuklardan öfkeli kurtlara kadar pek çok riskli taşın üzerinde ilerleyerek yürüyor.

Taşra sinemacılığına sağlam bir darbe: "Kurtlar"

"Kurtlar" filminden bir sahne

Alper KAYA

Ecre Begüm Bayrak’ın önce festivallerden festival beğenen, ardından da sansürlere göğüs geren ilk filmi “Kurtlar” taşra sinemacılığından bürokratik elitizme, ölü çocuklardan öfkeli kurtlara kadar pek çok riskli taşın üzerinde ilerleyerek yürüyor; baştan sona aksamadan dört başı mamur (Ve bir hayli de gerilim dolu) bir anlatıyı seyirciye hediye ediyor. Tabii, aslında herkese değil. Çünkü filmin 5 Aralık 2024’te İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsünde herkese açık gerçekleştirileceği duyurulan gösterime iki gün kala rektörlük üstü bir durumdan ötürü acil şekilde ertelendiği açıklanmış, gösterime katılmak isteyen öğrenciler mecburen bir kafede buluşarak film ekibiyle birlikte filmi izlemek zorunda kalmıştı. Neyse ki o günden sonra Batman Ahmet Güneştekin Kültür Merkezinden, AKM Yeşilçam Sinemasına dek pek çok farklı yerde daha seyirciyle buluşabildi ancak Kültür ve Turizm Bakanlığından destek almış bir kısa filme, bu ülkenin öncü üniversitelerinden birisinin uyguladığı sansür de maalesef kısa filmcilik tarihimize acınası harflerle yazıldı.

BELKİ ŞEHRE BİR KAYMAKAM GELİR…

Ecre Begüm Bayrak’ın yazıp yönettiği “Kurtlar” filminin oyuncu kadrosunda Ceren Kaçar, Anıl Ateş, Hakan Karsak, Gözde Kısa, Muhammet Kulu ve Zafer Kırdudu gibi isimler var. Bu tecrübeli isimler arasında, ilk oyunculuk performansıyla zorlu bir başrolü üstlenen Ceren Kaçar ilk oyunculuk performansı olmasına rağmen sırıtmak bir kenara 20 dakikalık bu kısa filmin en az bir saatlik anlatı etkisi yaratmasında aslan payını, pardon, kurt payını alıyor.

Hikaye, şehre bir kaymakamın (Anıl Ateş) gelmesiyle başlıyor. Kaymakamı şehre getiren muhtar (Hakan Karsak) bölgede bir kanal problemi olduğundan bahsederek halkın çocukların bu kanalda boğulduğu için buranın kapatılmasını istediğini iletmesiyle çatışma evresi hızlı başlıyor. Ardından kaymakamın eşinin (Ceren Kaçar) bölgeye adapte olmaya çalışma süreci, jandarmanın (Muhammet Kulu) kaymakama bazı hayat dersleri vermesi derken olaylar gelişiyor ve pik noktasına ulaşarak seyirciyi koltuğa çiviliyor.

KONSANTRE BİR ÖYKÜ, BODOSLAMA REPLİKLER

Son dönemde uzun metrajda da kısa filmlerde de hikayeleri ikinci plana atma modası başlamışken, baştan sona tutarlı ilerleyen ve anlatacak birçok derdi olduğunu fazlasıyla hissettiren “Kurtlar”, doğrusu sinemayı seven herkes için tabiri caizse bir temiz hava sahası.

Çünkü Ecre Begüm Bayrak filmi öyle bir tasarlamış ki, 20 dakikalık bir kısa film olarak taşra sinemacılığı ve/veya öykücülüğüne merak sarıp bölge halkını sadece hayvanat bahçesindeki bir maymun gibi “fotoğraflamakla” yetinenlerden tutun da insanın içindeki kötülüğün ne ölçüye varabileceğini tahayyül edemeyenlere dek pek çok kişi için dozunda mesajlar içeriyor. Üstelik bir merdivenden çıkar gibi zirveye tırmanan gerilimi, hak ettiği o çarpıcı noktada sona erdirebilmiş. İlk film için zoru başardığını belirtmek gerek, zira pek çok yönetmenin düştüğü tuzağa düşmemiş ve gereksiz tek bir sahne bile kullanmamış. Normalde bu tarz durumlarda yönetmenlerin çektiği görüntülere kıyamayıp seyircinin üzerine anlamsız bir sahneler silsilesini boca ettiği fazlasıyla vakiyken “Kurtlar” bütün bu taşların üzerinden geçerek seyirciyi tam da kurtların ortasına bırakıp sahneden çekilmeyi başarmış.

Ve hatta insan izlerken şunu da düşünmeden edemiyor: Çok değil bir buçuk-iki yıl önce sinema salonlarımızı kasıp kavuran, taşra hikayeciliğini aktarma derdine düşmüş, hikayesi ve anlatı tarzı itibarıyla belli ölçüde benzeştiği iki obruklu filmi de üst üste koysak bir “Kurtlar” kadar derinden etki yapamamışlardır muhtemelen.

Fark, samimiyette elbette.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

OVP masada

OVP masada

Kamu, metal ve liman başta olmak üzere toplu sözleşme ve zam sürecindeki yüz binlerce işçiye orta vadeli programda yer alan düşük zam dayatılıyor. Patron, iktidar ve sendikal bürokrasi eliyle işçilere kabulettirilmek istenen bu zehirli programa karşı işçiler, birleşmek ve insanca yaşanacak ücret talebini kazanmak için yol arıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİSAM: Açlık sınırı 22 bin 886 TL, yoksulluk sınırı 79 bin 165 TL.

Evrensel'i Takip Et