Geri gönderilen gıdada büyük endişe: İçeride ihracatçı firmanın beyanı esas
Güvenli olmadıkları için geri gönderilen gıda ürünlerinin iç piyasada ihraç eden firmanın beyanıyla satışa sunulabilmesi endişe yaratıyor. Geri gönderme sebepleri arasında yasaklı maddeleler de var.
Fotoğraf: MA
Ramis SAĞLAM
İzmir
Türkiye son dönemde gıda güvenliğinde ciddi sorunlarla karşı karşıya. Yurt dışına ihraç edilen çok sayıda sebze ve meyve pestisit (kimyasal zehir) nedeniyle geri gönderiliyor. En yaygın geri gönderme sebepleri arasında; pestisit kalıntıları, mikrobiyolojik bulaşmalar, yasaklı maddeler, etiketleme hataları, beyan edilmeyen içerik ve yabancı madde yer alıyor. Öte yandan küresel gıda güvenliği endeksine göre Türkiye son 10 yılda gıda güvenliği konusunda 13 sıra birden geriledi.‘BİLİNÇSİZ KİMYASAL KULLANIMI’TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Genel Merkez Yöneticisi İ. Uğur Toprak, Türkiye’nin pestisit kalıntıları nedeniyle sebze ve meyve ihracatında büyük problemler yaşadığını söyledi. Hasat öncesi bekleme sürelerine uyulmaması, gereksiz veya bilinçsiz kimyasal kullanımının yaygın olmasının sorunun ana kaynağı olduğuna işaret eden Toprak “Pestisitler, hava, toprak, su ve bitkilere geçerek doğal çevreye yayılarak önemli çevre kirliliklerine neden oluyor. Bilinçsizce kullanılan pestisitler nedeniyle zirai ürün zararlılarında çeşitli tipte dayanıklılıklar geliştiği için daha yüksek dozlarda uygulama da yapılabiliyor. Bu da gerek üretim maliyetinin artmasına gerekse de üründe ve ekosistem içerisinde kalıntı miktarı ile kirliliğin artmasına sebep oluyor” dedi. ‘GERİ DÖNEN ÜRÜNLER NE OLUYOR?’Geri gönderilen ürünlere ne yapıldığını sorduğumuz Toprak, "Her ülkenin gıda mevzuatı birbirinden farklı. Dolayısıyla kullanılan pestisit ve miktarı da ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor Genellikle, geri dönen ürünler mevzuatına uygun olan başka ülkelere gönderilebiliyor. Mevzuatımıza uygunsa iç pazarda değerlendirilebilir, ikisi de uygun değilse imha edilir” bilgisini paylaştı. İade edilen ürünlerle ilgili gerekçenin tam olarak bilinmesi gerektiğinin altını çizen ve analizlerin muhakkak yapılması gerektiğini belirten Toprak, “Bakanlık gerekli düzenlemeleri yaparak taklit ve tağdiş edilen ürünler için yapmış olduğu uygulamayı meyve ve sebzeler için de yapmalı. Pestisit, aflatoksin ve mikrobiyal yük sınır değerlerini aşan ürünleri üreten firma ve kişileri de ifşa etmelidir” çağrısını yaptı.
‘İADE SEBEBİ FİRMAYA KALMAMALI’
Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in geçtiğimiz haftalarda Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini hatırlatan Toprak “AB de gıda güvenliği konusundaki sorunları hızlı bir şekilde tespit etmek ve gerekli önlemleri almak amacıyla RASFF (gıda ve yem için hızlı alarm) sistemini kullanıyor. Türkiye'den ihraç edilen ürünlerde de RASFF sistemi üzerinden sıklıkla bildirimler yapılıyor” dedi. Bu bildirimlerin Türkiye'deki üreticilere, ihracatçılara, ihracat standartlarını iyileştirme konusunda önemli geri bildirimler de sunduğunu dile getiren Toprak “İhracattan geri dönen gıda ürünlerine ilişkin prosedür 'Bitkisel Gıda ve Yemin İhracatında Sağlık Sertifikası Düzenlenmesi ve İhracattan Geri Dönen Ürünler İçin Uygulama Yönetmeliği' adlı mevzuat kapsamında yürütülüyor. Gümrüğe geri dönen gıda ürünleri Tarım ve Orman Bakanlığı il müdürlükleri tarafından kontrol ediliyor. Fakat ürünleri iade eden ülkeden resmi bir evrak talep edilmiyor. İade eden ülke sebebini söylerse bilebiliyoruz. Aksi durumda ihraç eden firmanın beyanı esas alınıyor. Bu da bir güvenlik zafiyetine ve kafalardaki o makul şüpheye neden oluyor” diye konuştu.
‘DENETİMLER YETERLİ VE ETKİN DEĞİL’
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın geçtiğimiz hafta Bakanlığına bağlı Ulusal Gıda Referans Laboratuvarına ziyareti sırasında yaptığı açıklamaları hatırlatan Toprak, "Sayın Bakan, pestisit konusunda AB ile tam uyumlu olduklarını vurgulayarak bu kapsamda 223 maddenin yasaklandığı bilgisini verdi. Lakin RASFF verileri 2024 yılında 94 farklı yasaklı maddeye rastlandığını gösteriyor. Bu da demek oluyor ki yasak olsa da satış ve dolayısıyla kullanım devam ediyor. Yani denetimler yeterli ve etkin değil. Tarladan, son nihai noktalara kadar birçok yerde arkadaşlarımız denetim ve analizleri yapmaya devam ediyorlar" dedi.
‘DOĞRU MİKTAR VE ZAMANLAMA ÖNEMLİ’
Son 3 yılda 250 bin pestisit denetimi yapıldığı bilgisini paylaşan Toprak, “Bunun sonucunda pestisit kalıntı oranı yüzde 35 azaltıldı. Biz bunu yeterli görmüyoruz. Bütün amacımız mümkün olduğu kadar sıfıra yaklaştırmak. Bir dekarlık alanda kullanılan pestisit oranı dünyada yaklaşık 2.26, AB'de 3.2 kilogram. Türkiye'de ise bu oran 2.3 kilogram. Türkiye, pestisit kullanım ortalamasında AB ülkelerinin altında, dünya ortalamasıyla neredeyse aynı seviyede. Sorun sadece pestisit kullanımından kaynaklanmıyor zaten. Doğru miktar ile zamanında kullanım konusundaki yapılan yanlışlıklar ve yasaklı ürün kullanımı ciddi bir sorun” dedi. İhracat ve iç piyasa süreçlerinde gümrükten dönen ürünlerin yönetiminin birçok açıdan dikkat gerektirdiğini belirten Toprak şu uyarıyı yaptı: “RASSF sistemi, mikotoksinler, pestisitler ve etik kaygılar doğrultusunda yapılacak düzenlemeler, bu sürecin hem verimli hem de güvenli bir şekilde yürütülmesini sağlar. Ticaretin şeffaflığı ve tüketici sağlığının korunması, bu denetimlerin ve düzenlemelerin başarıyla uygulanmasına bağlı. Unutulmamalıdır ki, kaliteli, sağlıklı ve güvenli gıdaya ulaşmak hem yurt içinde hem de yurt dışında yaşayan herkesin hakkı.”