Erdoğan'ın ilan ettiği milli yaslar: Sıkışınca ‘siyaset zamanı değil’ söylemi
İktidarın ilan ettiği milli yasların sebebi kadar biçimi de bugüne kadar tartışma konusu oldu. İktidar gelen tepkiler karşısında hep yayın yasakları ve “Bugün siyaset yapılmaz” söylemlerine sarıldı.
Gözde TÜZER
İstanbul
Bolu Kartalkaya’da 76 kişinin hayatını kaybettiği katliam sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan milli yas ilan ederek, “Gün siyaset yapma değil, dayanışma, bir ve beraber olma günüdür” dedi. Soma faciasından 6 Şubat depremine, IŞİD’in katliamlarına kadar her milli yas ilanını, yayın yasakları ve “Şimdi siyaset zamanı değil” söylemleri izledi.
AKP’nin iktidara geldiği 2002’den sonra 2005’te ölen Papa II. Jean Paul, 2011’de, Japonya’da 9.0 büyüklüğündeki deprem ve tsunami, 2012’de tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatı sonrası milli yas ilan edildi.
2014’deki bir diğer yas ilanları; İsrail’in Gazze’ye saldırılarında 1800 kişinin hayatını kaybettiği “Filistin’deki Koruyucu Hat Operasyonu” ve Pakistan’ın Peşaver kentine düzenlenen saldırı sonrası oldu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel 17 Haziran 2015’te vefat ettikten sonra da 3 günlük milli yas ilan edilmişti.
2017 Mısır’daki Sina Camii saldırısı, 2018 Gazze sınır protestoları sonrasında da milli yaslar ilan edildi.
SUUDİ KRALINA YAS TEPKİ TOPLADI
Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz el Suud’un 24 Ocak 2015 yılında hayatını kaybetmesi üzerine ilan edilen milli yas ise en büyük tartışmalardan biri oldu. Roboskî ve Reyhanlı Katliamları sonrası milli yas ilan edilmeyen Türkiye’de, Suudi Arabistan kralının ölümü sonrası milli yas ilan edilmesi tepki çekmişti. Sosyal medya kullanıcıları hukuk sistemiyle IŞİD’i aratmayan, mutlak krallık ve şeriat düzeniyle yönetilen Suudi Arabistan’daki kralın ölümü sebebiyle ilan edilen yasa tepki göstermişti.
MADEN FACİASINDA ‘FITRAT’ DEDİ
Yurtta veya yurt dışındaki siyasi veya dini liderlerin ölümleri, büyük doğal felaketler dışında Türkiye’de ilan edilen milli yaslarda iktidar, tepkiler karşısında yaşadığı sıkışmışlığa karşı “Siyaset zamanı değil” söylemine sarıldı.
Soma’da 301 işçinin hayatını kaybettiği maden katliamının ardından 3 günlük milli yas ilan edildi. Katliam sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede protesto edilmiş ve şu sözleri söylemişti: “Kömür ocaklarında, buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında, fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok” demişti. Kitlesel protestolar karşısında Erdoğan, bir markete sığınmıştı.
MİLLİ YAS DEDİ, YASLI AİLELERE SALDIRDI
AKP’nin ilk kez Meclis çoğunluğunu sağlayamadığı 7 Haziran seçimlerinden sonra yaratılan korku ikliminde, IŞİD ülkede birçok bombalı saldırı düzenledi. Seçimlerin 1 Kasım’da tekrarlanmasına giden süreçte, Ankara’da sendika ve meslek örgütlerinin düzenlendiği barış mitingine canlı bomba saldırısı düzenlendi. İki günlük milli yas ilan eden iktidar, yaslı ailelerin protestolarına ise polis müdahalesi ve gözaltılarla karşılık verdi.
YAYIN YASAKLARI EKSİK OLMADI
28 Haziran 2016’da Atatürk Havalimanındaki saldırıda 45 kişinin ölümü ve 10 Aralık 2016’da İstanbul Beşiktaş’ta 39 polis, 7 sivilin hayatını kaybettiği bombalı saldırılardan sonra birer gün milli yas ilan eden iktidar, her zamanki gibi yayın yasakları getirdi.
MİLLİ YAS VAR, ENKAZDAKİLERE ULAŞIM YOK
Türkiye’de ilan edilen bir başka milli yas ise 6 Şubat depremlerinin ardından gelmişti. 10 kente yıkım getiren depremlerde resmi rakamlara göre en az 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti. Türkiye’de 6-12 Şubat tarihleri arasında 7 günlük milli yas ilan edildi. “Yüzyılın felaketi” diyerek binaların yıkılmasındaki sorumluluğunu doğal afetlere yıkmak isteyen iktidar, tepkiler yükselmesin diye enkaz altındakilerin canını tehlikeye atmaktan dahi çekinmedi. Deprem akşamı henüz insanlar enkaz altında kurtulmayı beklerken camilerden selalar okutuldu. Hemen ardından ise BTK Twitter’a erişimi kısıtladı. Erişim engeli, yardım çalışmalarına ve enkaz altındaki kazazedelerin iletişimine engel olacağı gerekçesiyle eleştirildi. Arama kurtarma ekiplerinin yetersizliği, periyodik olarak çıkarılan imar afları, deprem vergilerinin nerelere harcandığı gibi konular tartışmalar arasındaydı.
Evrensel'i Takip Et