Allah, Colani ve serbest piyasa
Çok daha sıradan bir gerçeklik söz konusu: Bir tarafta zengin iş birlikçiler, diğer taraftaysa açlıktan kırılan bir çoğunluk.
Fotoğaf: Volkan Pekal/Evrensel
Suriyeli bir öğrenci
Ankara
8 Aralık’ta, Esad yönetiminin düşüşünden sonra, Suriye’nin savaş öncesi nasıl bir yer olduğuna geri dönüp bakmak önemli. Toplumların sorunlarını ve çözümlerini yalnızca büyük figürlerin yaratmadığını net bir şekilde gösterebilmek için; Suriye içindeki sınıf çelişkilerinin bir gecede ortaya çıkmadığını, uzun süredir var olduğunu ve HTŞ yönetimi altında da büyük ölçüde benzer biçimler alacağını anlamak önemlidir. Bu, HTŞ’nin şimdi uğraşmak zorunda olduğu karmaşayı anlamak için gereklidir. Mesele, onları hayal kırıklığına uğratacak bir biçimde, kafirler ve Müslümanlar değil. Çok daha sıradan bir gerçeklik söz konusu: Bir tarafta zengin iş birlikçiler, diğer taraftaysa açlıktan kırılan bir çoğunluk.
TEK PARTİ YÖNETİMİ: ESAD REJİMİ
Suriye’deki yönetici sınıfın nasıl organize olduğunu yakından inceleyelim. Şam, lüks malları ithal edip satabilen Sünni tüccarların merkeziydi. Ancak bunun için oligarklardan birine rüşvet vermeleri gerekiyordu (Bu oligarklar, devlet tekellerinin seçici özelleştirilmesiyle güçlendirilmişti.) ve güvenlik polisi memurları aracılığıyla “aracılık ücretleri” ödeniyordu. Ayrıca, bu tüccarlar “ulusal sanayiye” zarar vermemek zorundaydılar, yani yerel sömürüde payı olan sanayi burjuvazisinin çıkarlarına dokunamazlardı. Anlaşma, tüccarlar için “adaletsizdi” ancak sonuçta herkes iyi para kazandı. Tabi iki kez vergilendirilmiş ürünlerin maliyetini ödemek zorunda kalan, hatta bunları karşılayamayan işçi sınıfı tüketiciler hariç. Sanayi kapitalistlerine gelince, özellikle Halep sahnesinde, hükümetin uyguladığı gümrük vergilerinden memnundular. Çünkü uluslararası üreticilerle (özellikle Türk üreticilerle) rekabet etmek istemiyorlardı. Ancak onlar da bu oligarklardan biriyle kârlarını paylaşmak zorundaydı. Sendikalar tamamen iktidardaki Baas partisinin kontrolü altındaydı ve oligarklarla anlaşmalar yapmışlardı. Bu sayede, işçi sınıfının ekonomik ve siyasi mücadelesi polis tarafından bastırılıyor, sendikalar tarafından felç ediliyor ve devlet medyası tarafından ulusal güvenlik tehditleri olarak gösteriliyordu. (Bunlar aklımızda Türkiye’de olanlarla ilgili bazı alarm zilleri çaldırmalı!)
Suriye’nin tarımsal ekonomik çıktısının yaklaşık %70’i ülkenin kuzeydoğusundaki Kürt halkından geliyordu. Buna rağmen o bölgeye hiç bütçe ayrılmıyordu. Ne okullar ne hastaneler ne de diğer sosyal haklar için. On binlerce Kürt, nesiller boyu Suriye vatandaşlığı bile alamadı. Kürtçe, devlet kurumlarında ve okullarda yasaklandı ve Newroz Baas partisinin 21 Mart’ı Anneler Günü olarak ilan etmesiyle örtbas edildi.
İSLAMİ ASKERİ YÖNETİM: HTŞ
Serbest piyasa önündeki tüm engeller kaldırıldıktan sonra Suriye’deki çoğu fabrika Türk mallarıyla rekabet edemediği için kapandı. Binlerce işçi şu anda işini kaybetmiş durumda. Lüks malların fiyatları düşerken; yakıt, ekmek, pirinç ve diğer temel gıda maddelerinin fiyatları hızla artıyor. Yeni fiili hükümetin “Serbest piyasa Allah’ın buyruğudur, o yardım edecek” anlayışı Şeriat soslu bir Adam Smith yanılsaması! Ekmek, gaz ve elektrik için devlet destekleri kaldırıldı; işçiler, emekliler, işten atılmış memurlar ve eski ordu mensupları açlıkla baş başa bırakıldı. Hepsi “adil” ve “rekabetçi” bir piyasa adına! Toplanacak vergi olmadığı için maaşlar ödenemiyor. İlk hafta verilen memur maaşlarının %400 artırılacağı sözü, şimdi “Daha fazla istatistik toplamamız gerekiyor.” ve “Önce birçok niteliksiz memuru işten çıkarmalıyız.” bahaneleriyle ertelendi. Bu durum, eski Suriye oligarklarının yeniden ekonomiye dahil edilmesine neden oldu. Bunlardan biri, Katar korumasıyla bir milyar dolar ödeyerek “tövbe” etti.
Bu “devrim”in kazananları Türkiye, Katar, Amerika ve İsrail burjuvazisi oldu. Suriye’nin “serbest” piyasasını yabancı mallarla doldurup işçilerin ucuz ücretlerle köleleştirilmesini, İsrail’in genişleme ve soykırım politikalarını garanti altına almış oldular. Kaybedenlerse onlarca yıldır siyasi ve ekonomik örgütlerden yoksun bırakılmış olan işçi sınıfı ve hızlı bir şekilde proleterleşen diğer tüm toplumsal kesimler oldu. Suriye burjuvazisiyle uluslararası burjuvazi arasında HTŞ ve ilgili devletler aracılığıyla kurulan erken ittifaklar, zaten yeni hükumetin göreve başlamasından önce kurulmuştu.
GERÇEK DEVRİMCİ MÜCADELE
Türk destekli muhalefet medyasında Esad rejimiyle ilgili popülerleşen şakaların hepsi hâlâ geçerli. Yapmanız gereken tek şey: Rusya’yı Amerika’yla; İran’ı Türkiye’yle; Esad’ı Colani’yle değiştirmek. Şakalar hâlâ aynı traji-komik, acı gerçekler değişmeden duruyor ve çözüm her zaman aynıydı: Suriyeli işçi sınıfının ve ezilen Kürt halkının emperyalizme ve onların gerici iş birlikçilerine karşı kolektif mücadelesi. Alevi azınlığa yönelik artan baskılarla yeni bir mücadele şekilleniyor: Emperyalist cephelerin karşısında Suriye halkının mezhep ayrımcılığına karşı eşit ve özgür bir yaşam mücadelesi.