ODTÜ’de yeni dönem: Atanmış rektör “demokrasisi”
Yozgatlıgil iktidarın temsilcisi olmasına rağmen taleplerimizin kısmen gerçekleşmesinin sebebi iyilik kötülük değil, mücadelemizin farklı biçimlerde karşımıza çıkan kazanımları.
Figen HASÇELİK ve Ilgın ŞAHİN
ODTÜ
Geçtiğimiz yaz sürecinde ODTÜ’nün de dahil olduğu birçok üniversiteye Cumhurbaşkanlığı kararıyla rektörler atanmıştı. ODTÜ öğrencileri önceki atanmış Rektör Verşan Kök’ü; yaşamlarını baskı altında tutan uygulamaları, öğrenci topluluklarının faaliyetini engelleme çabaları, öğrencilerin temel haklarını kısıtlayan politikalar izlemesi ile hatırlıyor. Ahmet Yozgatlıgil’inse öğrencilerin dertlerine “deva” olma çabaları, öğrenciler tarafından kötünün iyisi olarak düşünülebiliyor. Bu tartışmanın yanı sıra YÖK, ODTÜ’de yeni yılı dört fakülteye atadığı dekanlarla karşıladı.
İKTİDARIN MAŞASI: ATANMIŞ REKTÖRLER
Üniversitelerin demokratik ve özerk yapılarını bozacak adımlar, aslında 12 Eylül darbesiyle başlayan süreçte tüm üniversitelerin YÖK çatısı altında birleşmesiyle başladı. 15 Temmuz darbesiyle girilen OHAL süreciyle de Cumhurbaşkanlığı eliyle atamaların yapılmasının önü açıldı. ODTÜ’ye de 2016 yılından beri rektör atanıyor. Bu antidemokratik uygulamaların amacı baskı olsa da Yozgatlıgil diğerlerinden biraz farklı. Yozgatlıgil, öğrencilerin yıllardır mücadele ettiği nitelikli beslenme ve ulaşım gibi taleplerini bir nebze de olsa karşılayacak yenilikler gerçekleştirdi. Kütüphaneyi 7/24 açık hale getirdi. Toplulukların taleplerini dinlemek için toplantılara çağırıyor, her sene iptaliyle karşılaştığımız Bahar Şenliği’ni gerçekleştirmek için her türlü desteği sunacağını söylüyor. Verşan Kök dönemiyle kıyasladığımızda, tüm bu yaşananlara öğrenciler hayret ediyor.
Yozgatlıgil öğrencilerin taleplerine açık, her daim maillerini kontrol ediyor. Bizlerle birlikte yemekhanede yemek yiyor. Dönemin başından beri öğrencilerle aldığı toplantılarda “samimi” rektör imajı çizen Yozgatlıgil, öğrenciler taleplerinin karşılanması için bütçenin nasıl sağlanacağını sorduğundaysa iktidarın ağzıyla konuşup, Kamuda Tasarruf deyip duruyor. Çözüm olarak iktidardan bütçe talep etmeyi değil sponsor bulmak gerektiğini söylüyor. Öğrencilerle beraber sponsor arayalım çağrıları yaparken, okulun bütçesinin şeffaf bir şekilde öğrencilerle paylaşılması noktasındaysa bir adım atmıyor. Toplantılar alınıyor ama öğrencilerin talepleri, iki toplantı arasında gerçekliğe dönüşmüyor. Bu toplantılar resmen bir ağlama duvarından ibaret! Geçmişe baktığımızda öğrencilerin çeşitli talepleri Verşan Kök tarafından bütçe olmadığı gerekçesiyle yok sayılıyordu. Aynı terane devam ediyor, tek farkı Yozgatlıgil’in sorunlarımıza çözüm bulmak istiyor gibi görünmesi.
Yozgatlıgil de atanmış olmasına karşın bu uygulamalar onun iyi bir kişiliğe sahip olmasıyla ilişkilendiriliyor. Ancak unuttuğumuz bir şey var; hepimizin kötü hatırladığı Verşan Kök de ilk dönemlerinde pek farklı bir tablo çizmemişti aslında.
ATANMIŞ REKTÖRLER İYİ İNSAN MI, KÖTÜ İNSAN MI?
Yozgatlıgil de devlet eliyle atandı ve iktidarın baskıcı ve antidemokratik uygulamalarına meşru bir zemin kazandırmayı hedefliyor. Bunun için de öğrencilerin zaten yıllardır mücadelesini sürdürdüğü çeşitli talepler gerçekleşiyor.
Antidemokratik süreçle sermaye ve iktidar politikalarını uygulamak için görevlendirilen Yozgatlıgil, öğrenci topluluklarıyla olan her görüşmesinde demokratik bir rektör olduğunu ve bundan sonraki süreçlerin demokratik bir şekilde yürütüleceğini vadediyor. CİTÖB’ün önemli bir kurum olduğunu vurguluyor, ancak halen daha işlevli hale gelmesi için herhangi bir adım atmadı. Öğrencilerin sözünü önemsediğini söylüyor, ancak ÖTK’lerin yürürlüğe sokulması için hiçbir uygulamada bulunmadı. Bütçe eksikliğinden yakınıyor, ancak bütçenin nerelere ayrıldığını öğrencilerle paylaşmıyor. Bundan sonraki süreç demokratik işleyecek diyor, ancak öğrencilere soruşturma açmaktan çekinmeyeceğini de ifade ediyor.
İyi veya kötü bir insan olması bu süreci etkileyen bir noktada durmuyor, esas etkileyen iktidar eliyle atanması oluyor.
DEMOKRATİK ÜNİVERSİTELER İÇİN MÜCADELEYE!
Ahmet Yozgatlıgil’in, eski Rektör Verşan Kök’ün aksine, iktidarın politikalarını uygulama yöntemi olarak doğrudan baskı ve yasak kullanmak yerine kendini daha öğrenci dostu göstermeye çalışma sebebi ODTÜ öğrencilerinin yıllardır sürdürdüğü mücadeledir. Yasaklanan şenliğe karşılık öğrencilerin birleşip kendi şenliklerini gerçekleştirmesi, Devrim Stadyumu’nda mezuniyetin defalarca engellenmesine rağmen öğrencilerin taleplerini yansıttığı pankartlarla mezuniyeti kendilerinin örmesi, mevcut bir mücadele deneyimine sahip öğrencileri alışılmış baskı ve yasaklarla sindiremeyeceklerini gösteriyor. Bu yüzden Yozgatlıgil farklı bir yol izliyor. Rektörlüğün öğrencilerin yaşam koşullarını iyileştirme amacıyla uyguladığı yenilikler ODTÜ öğrencilerinin bir kazanımı ve daha birçok talebimiz karşılanmayı bekliyor. Bunun içinse bize gereken tek şey birliğimizden doğan mücadelemiz olacaktır.
Evrensel'i Takip Et