Günlük iş ve artan taşeronlaşma
Taşeronlar; yaşadıkları ücret kesintileri ve kötü çalışma koşullarının karşısında bir muhatap bulamıyor, bu durum da patronlara yarıyor.
Fotoğraf: Evrensel
Emirhan YILMAZ
Genç İşçi
Esenyurt/İstanbul
Günlük işlere giderek geçimini sağlayan genç bir işçiyim. Bir yandan yeni işe başlama süreci sancılı olduğundan bir yandan da aylık kadrolu olarak bir yere alınma süreci uzun olduğundan geçimimi sağlamak için bu işlerde çalışmaya mecburum. Günlük işler, genel olarak bir meslek dalında kendini ilerletmek isteyen, yeni mezun ya da üniversite okuyan gençlerin tercih ettiği bir çalışma şeklidir. Ama maalesef ki ailesine bakan yetişkinleri, hatta gençleri ve emekli maaşı yetmeyen emeklileri de günlük işlerde görebilmekteyiz.
TAŞERONLAŞMANIN EKMEĞİNİ PATRONLAR YİYOR
Günlük işçi denilerek her türlü işi yaptırabilir ve senden çok yoğun çalışma ve performans beklerler, bu da iş yaparken baskı anlamına gelir. Zorunlu mesaiye de bırakabilirler. Bu mesailer uzun çalışma saatleri demek. Gittiğim iş yerlerinde 3 saatlik uykuyla kalıp tekrardan işe giden ve bunu düzenli olarak yapan insanlara denk geldiğim oluyor.
Aylık sigorta yatırılmadığından işçilerin sigorta maliyetleri azalıyor ve daha ucuza işçi çalıştırabiliyorlar. Bu yolla herhangi bir sağlık sorununda işe gidilmediği zaman günlük de yatırılmaz. Patron 6 ay veya daha uzun süre işçi çalıştırmayarak, yani insanları kadroya almayarak, herhangi bir işçiyi istediği gibi kovabilir ve tazminat ödemez. Bunlarla beraber çok daha ucuz iş gücüyle kârını arttırır. Kadrolu yerine günlük olarak işe gitmek daha kolay geldiğinden tercih ediliyor. Zorunlu mesailer, güvencesiz iş, yemek ve bazen yol hakkını bile alamamak; günlük işçilerin yaşadıkları taşeronlaşmanın yarattığı başlıca sorunlardır.
ELLERİMİZ KOLLARIMIZ BAĞLI DURUMDA
Ben de bizzat bu sorunları yaşamaktayım. Bir depoda önceki günde geceye kadar mesai yapmama rağmen, ertesi gün tekrar çağrılarak çalışmaya gitmiştim. Depodayken patronun 10 kişi istediğini ama işler azaldığından 2 kişinin fazlalık olduğunu, geri gönderilmesi gerektiğini öğrendim. Patron, taşeron olduğumuz için muhatap olarak beni ve arkadaşımı seçmişti. Eğer geri dönersek günlük ücreti yatıracaklarını söylediler, kabul edip geri döndüğümüzdeyse bizi başka iş yerine götürüp gittiğimiz yerin de ücreti yatırmadılar. O kadar yaşadığımız sorunun üstüne, bir de gönderildiğimiz diğer iş yerinde ismimiz kayıtlı olmadığından servise binemedik. Tabii bu durum için de bir muhatap bulamadığımızdan kabullenmek zorunda kaldık.
Çalıştığım başka bir depodaysa; artık işin temposuna ayak sağlayabilmiş kadrolu veya günlük işçilerden, 2 hafta boyunca yoğun dönem olduğu gerekçesiyle zorunlu mesaiye kalmaları istendi. Bu mesai saatleri neredeyse işçilere sadece uyku için zaman bıraktıracak bir derecedeydi. Kadrolular bu koşulları kabul etmediklerini dile getirmelerine rağmen müdürler tarafından baskılarla ve kesintilerle kabul ettiler. Ben de bu gibi durumlardan kaynaklı taşeron işçi olarak değil, devamlı ve kadrolu bir şekilde çalışabilmeyi istiyorum.