Öğrenciler huzurlu bir uyku istiyor!
Yurtlardaki baskıcı politikalar, idarelerin bireysel tercihlerden değil, mevcut politik atmosferin ve iktidarın ekonomik çıkar odaklı yaklaşımının bir sonucudur.

Fotoğraf: Evrensel
Ebrar AKDENİZ
İstanbul Üniversitesi
Daha 2025’in ilk haftalarında KYK yurtlarındaki sorunlar tekrar göze çarpmaya başladı. Seneye başlamadan evvel Gençlik ve Spor Bakanlığı, KYK yurtlarının yönetmeliğinde keskin bir değişiklik yaptı. Gençlerin yurttan yalnızca 35 günlük izin alma hakları varken üstüne bir de 3 gün art arda ya da bir dönem içerisinde toplam 10 gün izinsiz yurda girmemeleri dahilinde, çok hızlı bir şekilde süreç işletilerek yurttan çıkarılacaklarının haberi verildi. Yeni yönetmelik kabul edildiği gibi uygulanmaya başlandı, şu anda yeni yönetmelik sayesinde bir günde üstünkörü yurttan atılan öğrenciler oldukça fazla. Öğrencilerin parasını ödeyerek kaldıkları yurtlardan daha eşyalarını bile toplamaya kalmadan yerine bir başkasını getirdikleri bir sistem ile baş başayız.
Yurtlarda torpil ile yurt içi veya yurtlar arası becayiş aldırma da bu mesele ile birlikte konuşulmaya başlandı. Yurtlardan yeni yönetmeliğin getirdiği kararlarla, ya da başka bir meseleden ötürü, yurttan atılan bir öğrencinin yerine genellikle o yurt 6. tip ise torpil ile başvuran öğrenciler ayrıcalıklı olarak öncelikli listeye alınıyor ve bu şekilde becayişler hızlıca sağlanıyor. Yurtlarda öğrencilerle ilgili şeyleri ellerinden geldikçe yavaş işletirlerken yurt idarelerinin yurttan çıkarma gibi durumlarda süreçleri oldukça hızlı işlettiğini görüyoruz. Yurttan kaydı silinen öğrencilerin daha odasındaki eşyaları çıkartmadan, çıkış işlemlerini tamamlamadan yatağına başka biri yatmaya başlıyor.
GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞININ HIZINA KİMSE YETİŞEMİYOR!
Yeni yılın ilk haftalarında yurtta zehirlenme vakaları yeniden baş gösterdi. Darülaceze Kız Öğrenci Yurdu’nda bir akşam yemeğinde servis edilen balık ekmek öğrencileri zehirledi. Birçok öğrencinin şikayetçi olduğu olayda yurt idaresi zehirlenme olaylarını kendilerine kondurmamak için gelen her yemek siparişinin listesini tuttukları bir sistem başlatmışken, balıktan zehirlenen öğrencileri bahanelerle geri yolladı. Bugün Kamuda Tasarruf Paketi’nin çıktılarını barındığımız yurtlardan, yediğimiz yemeğe kadar görüyoruz. KYK yurtlarında bir yemeğin malzemesine üç kuruş daha az ödemek için öğrencileri sağlıksız ve kalitesiz beslenme koşullarıyla baş başa bırakıyorlar. Geçtiğimiz sene bunu öğrencilerin ölümleriyle birlikte bakımsız asansörlerde görmüştük. Bugün ise hiçbir şey değişmiş değil.
Kız öğrenci yurtlarında Erdoğan iktidarının din ve aile temelli eğitimleri her geçen gün sürüyor. İktidar, gençlerin asıl olarak ortaokul dönemlerinde almaları gereken cinsel eğitim derslerini üniversite yıllarında KYK yurtlarında “evlilik öncesi eğitimi” ismiyle servis ederek 2025 yılını “aile yılı” ilan eden Erdoğan’ın kuluçka makinesi programlarıyla sürdürüyor. Dini propagandalarını her alana yayan iktidar gençlerin eğitimlerini destekleyecek, maddi destek bulamadıkları sosyal alanlara, en basitinden yedikleri yemeklere yatırım yapmak yerine yurtlara atadıkları manevi danışmanlara yatırım yapmayı tercih ediyor.
Yurtlarda ve yurt çevrelerindeki güvenlik problemleri ise ayrı bir mesele. Yurt çevrelerindeki ışıklandırmaların her geçen gün azaltılması yetmezmiş gibi, kız yurtlarında çokça bulunan erkek personel ve güvenliklerin ellerini kollarını sallayarak yurt içinde dolaşmaları yurt gündemlerinden düşmüyor. Son günlerde yurtlar içerisinde erkek personellerin girdiği güvenlik kameralarının bulunduğu odalara dışarıdan içeriyi göstermeyen buzlu camların çekilmeye başlanması ise kadınlara güvensiz bir yurt ortamını aşılıyor. Kadınların bir ev gibi kullanmak istedikleri fakat birer hapishane ortamına dönüştürülen yurtlarda bu gibi yöntemlerin izlenmesi birer güvenlik önleminden çok yurt içindeki güvensiz havayı daha da büyütüyor. Yurtlar içinde bulunan güvenlik görevlilerinin vermesi gereken güven hissiyatı, güvenlik görevlilerinin öğrencilerin giriş çıkış işlemleri için parmak izlerini okuttukları sistemden isimlerini bulup sosyal medyadan taciz etmelerinden, yurt içlerinde çıkmamaları gereken katlara çıkarak kadınları rahatsız etmelerine kadar varıyor. Erdoğan iktidarının yoksul öğrencileri muhtaç bıraktıkları KYK’ler bugün böyle şekilleniyor. Yurt idarelerinin öğrencilere karşı yürüttükleri bastırıcı ve yıldırıcı politikalar bireysel tercihlerinden değil tam olarak da ülkenin içinde bulunduğu politik atmosferin ve iktidarın güttüğü ekonomik çıkarların bir sonucu. İktidarın bakanlıkları aracılığıyla sürdürdüğü baskıcı ve sömürücü sistem artık yatak odalarımızın içine kadar girmiş durumda. Fakat biz öğrenciler, kadınlar olarak sözümüzü bulunduğumuz en “özel” alandan en “genel” alana kadar taşıdıkça bu sistemin zincirlerini birlikte mücadelemizle kıracağız.
Evrensel'i Takip Et