DEÜ Öğrencileri tacizci hocayı kovdurdu
Basın açıklamasının ardından fail akademisyenin açığa alındı, şimdiyse öğrenciler Cinsel Tacizi Önleme Birimi kurulmasını tartışıyor.
Fotoğraf: Evrensel
Dokuz Eylül Üniversitesi
Kadın Çalışmaları Topluluğu yönetim kurulu üyesi
Topluluk olarak bu sürecin yanı sıra, 2024-2025 eğitim dönemi başında üniversite bünyesinde Cinsel Tacizi Önleme Birimi (CİTÖB) kurulması için dilekçe kampanyası başlattık. Etkinliklerde bir araya geldiğimiz arkadaşlarımızın sınıflarından başlayarak dilekçe kampanyasını bulundukları alanda yürüttükleri bir çalışma sürdürdük. Okul genelinde nispeten duyulsa da CİTÖB’ün tüm öğrencilerin talebi haline geldiğini söyleyemeyiz, ama taciz olayının gündem olmasıyla beraber CİTÖB talebinin daha acil bir talep haline geldiği görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde, topladığımız dilekçeleri rektörlüğe teslim edeceğimize dair bir basın açıklaması düzenleyerek süreci tamamladık ve dilekçeleri teslim ettik.
CİTÖB talebi, en acil taleplerimizden biridir ve kurulması okulda öğrencilerin güvenliği ile ilgili açığı doldurmak için önemli bir adım olacaktır. Süreç boyunca tacize uğrayan kadınlara psikolojik ve hukuksal destek sağlayacak ve davanın takibini sürdürecek bir mekanizmanın olmadığı durumunun karşımıza çıkmasıyla bunu görüyoruz. Eğitim Fakültesi’nde meydana gelen taciz olayının faili akademisyenin görevinden ihraç edilmesi ve hukuken gerekli cezayı alması için okul içerisinde iki basın açıklaması gerçekleştirdik. Bunun dışında, sosyal medya üzerinden de okul yönetimini aksiyon almaya zorlamak ve konuya dair kamuoyu oluşturmak için çalışmalar sürdürdük.
TOPLULUKLARA KAPATMA TEHDİDİ
İlk basın açıklamasına ortak çağrı yaptığımız DEÜ Sinema Topluluğu’nun rektörlük tarafından aranması, çağrıyı silmezlerse topluluğun kapatılacağının söylenmesi ve okul güvenliğinin basın açıklamasını okul içinde yaparsak müdahale edeceğini söylemesi gibi tutumlar düşünüldüğünde iktidarın baskı ve cezasızlık politikalarının üniversiteye de yansıdığı görülüyor. CİTÖB dilekçe kampanyasını sürdürürken bu talebi birlikte dile getirmek için imzacı olmaları konusunda tartıştığımız toplulukların tutumlarında da rektörlüğün topluluklara baskısı karşımıza çıkıyor. En temel taleplerimizden biri olan güvenli kampüs ve etkin CİTÖB için atılan somut adımın topluluğun kapatılmasıyla sonuçlanacak olma düşüncesi; topluluklar, ve DEÜ öğrenciler tarafından destekleneceklerine dair güvenin olmamasından kaynaklanıyor. Sonuç olarak hala toplulukların bir olaya dair tepki göstermesi ve birlikte hareket etmesi sağlanmamış olsa da, bu tartışmaların sürmesi ve attığımız adımlarla elde ettiğimiz kazanımların tartışılması gerekiyor.
Son basın açıklamamız öncesinde, fail akademisyene verilen cezanın “akademik kademe ilerlemesinin durdurulması cezası” olduğunu öğrenmemizle beraber açıklamamızda akademisyenin görevinden ihraç edilmesi talebimizi dile getirdik. Basın açıklaması sonrasında ise rektörlük ile yaptığımız görüşmede, fail akademisyenin açığa alındığı bilgisini aldık. Bu süreç bize gösterdi ki, taleplerimizi örgütlü bir şekilde dile getirdiğimizde uygulanan baskılara karşı mücadelemiz kazanımla sonuçlanıyor. İktidarın ülkedeki tüm dezavantajlı kesimlere karşı yürüttüğü politikalar ve atanan rektörler aracılığıyla üniversitelere taşınan hukuksuz yönetim anlayışına karşı öğrenci mücadelesi elbette ki bitmeyecek ve üniversitelerde kök salmaya devam edecektir.
RESMİLEŞMEMİZ ÜNİVERSİTE YÖNETİMİ TARAFINDAN ENGELLENDİ
Kadın Çalışmaları Topluluğu, 2023 Ekim ayında Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde faaliyet göstermek üzere bir öğrenci topluluğu olarak kuruldu. Topluluk, aynı dönem içerisinde resmileşmek üzere başvurusunu yapmasına rağmen resmileştirilmemesi sebebiyle etkinliklerini fiili yürütüyor. Bu yılın başında başvuru yinelenmiş ve teslim edilen Tüzük içeriğinde “eşitlik ilkesine aykırılık ve ayrıştırıcılık ibareleri” tespit edilmesi iddiasıyla başvuru tekrar reddedilmişti. Bu kararın üzerine topluluk yönetimi olarak, okul yönetimi ile bir dava sürecine girmiş bulunmaktayız.
Topluluğumuzun resmileşmesi için başlattığımız dava sürecini olabildiğince şeffaf yürütecek ve haklı mücadelemizi bu konuda da sürdürerek kararlılığımızı göstereceğiz. Davanın lehimize sonuçlanması koşulunda, kararın bir emsal karar olarak tüm üniversitelerdeki sıra arkadaşlarımız için bir mücadele motivasyonu olmasını umut ediyoruz.