Ankara'da emek gazeteciliği ve Metin Göktepe konuşuldu
“Metin Göktepe ve Emek gazeteciliğini konuşuyoruz” panelinde gazeteciliğin holdingleşmesi ve tekelleşmesinin geldiği nokta konuşulurken emek gazeteciliğinin yeniden yükselişe geçtiğine dikkat çekildi.

Fotoğraf: Evrensel
Ankara'da "Metin Göktepe ve Emek gazeteciliğini konuşuyoruz" adlı panel düzenlendi. Panelde, Gazeteciliğin holdingleşmesi ve tekelleşmesinin geldiği noktayı anlatan Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğretim üyesi Çağrı Kaderoğlu Bulut, ancak emek gazeteciliğinin yeniden yükselişe geçtiğine dikkat çekti.
Teşup Sahaf'ta gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğretim üyesi Çağrı Kaderoğlu Bulut ve Evrensel Yazarı Sultan Özer katıldı.
“HABERİN PEŞİNDEN KOŞMAK GAZETECİLİĞİN GEREĞİ”
Sultan Özer, "Metin ne ilk öldürülen gazeteciydi ne de sondu. Gerçeği halka ulaştırırsanız bir şekilde hedef oluyorsunuz. Gerçek dergisinde de birlikte çalıştık. Ortak haberli imzalarımız çıktı. Çok heyecanlı, işini çok seven, yılmadan koşturan bir gazeteciydi. Gazeteciliğin bir gereğidir, mutlaka o haberin peşinden koşarsınız. Metin'in yaptığı haberler iktidarı rahatsız eden haberlerdi. O yüzden o gün, gazeteciye özel muamele denilerek öldürme kastıyla dövüldü. Onun gazeteciliği genç gazeteciler tarafından sahipleniyor. Basın açıklaması yaptıkları gazetecilere tutukladım bugün bir arkadaş daha tutuklandı. Özlem Gürses ev hapsinde. Birgün'den Mustafa arkadaşımıza Diyanet tarafından dava açıldı. Gazeteciler yılacak mı? Asla" dedi.
Özer, "Evrensel Gazetesi'nin en fazla önem verdiği şey işçi mektupları. Onlar sayesinde örneğin metaldeki bir direnişi, bir başka fabrikanın işçileri görüyor. Evrensel'deki o haberler sayesinde. Bu sorun sadece benim değil diyor. Kazananlar var diyor. Bu çok önemli bir şey. Ankara'da çok büyük grevler oldu. Mutlaka her gün ziyaret ederdik. Gazete götürürdük. Bize sahip çıkan sadece bu gazete diyordu işçiler. Kendilerine yer veren bu gazete diyordu. AKP iktidarının ilk yıllarında BİK bu kadar bağımlı değildi. Ama yasayı değiştirdiler ve hakim gibi karar verme yetkisi tanındı. Bu nedenle de Evrensel'in desteğe ihtiyacı var" diye konuştu.
“SORUN KAYITSIZLIĞIN YAYGINLAŞMASI”
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Çağrı Bulut, "Göktepe öldürüldüğünde gazetecilik okumak istiyordum hala evimizdeki o yas halini hatırlıyorum" dedi. Türkiye'de gazeteciliğin 70'lerde militan gazetecilik, 80'lerde araştırmacı gazetecilik, 90'larda faili meçhul gazeteciler dönemi, 2000'lerde ise siyasal ve fiziki şiddet dönemi olarak özetlenebileceğini anlatan Bulut, bu dönemde gazetecilik ve toplum arasında mesafesinin en çok uzaklaştığı dönem olduğunu ifade etti. Bulut, "Sorun yaşananları görüyor olmak değil, tuhaf bir kayıtsızlığın yaygınlaşmış durumda olması" dedi.
“EMEK GAZETECİLİĞİ YÜKSELİŞE GEÇTİ”
Ancak tam da böyle bir ortamda emek gazeteciliğinin Türkiye ve dünyada yükselişe geçtiğine dikkat çeken Bulut, "Emek gazeteciliğini çıkaran iki şey vardı. Birincisi bu çürümüşlüğe karşı gazetecilerin sınıfsal bir tutum alma arayışı, ikincisi özellikle 2008 krizinden sonra bütün dünyada emek yanlısı hareketlerin gelişimi ve emekçilerin eylemlerinin tekrar artmaya, yaygınlaşmaya başlaması. Emek gazeteciliği tüm yaşananları emeğin gözünden okumamızı sağlıyor. Bu sadece çalışma koşulları değil, uluslararası ilişkileri de işçi sınıfı gözünden görmemizi sağlıyor" diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et