23 Ocak 2025 17:10
/
Güncelleme: 17:15

Foto-Muhabiri Ali Öz: Objektifime gösterilmeyen, sömürülen insanları alıyorum

Fotoğraf Sanatçısı ve Foto-Muhabiri Ali Öz 40 yıldır sokakta fotoğraf çekiyor. Hikayesinin özünü oluşturan ise adalet ve hak arayanların yanında, mücadelenin yanında olmak. Yakın zamanda Salt Araştırma Ali Öz’ün, aralarında gün yüzüne çıkmamışlar da dahil, beş bine yakın fotoğrafıyla yaptığı arşiv çalışmasını sitesinde yayımladı.

Türkiye’nin toplumsal ve mekansal dönüşümünü belgeleyen fotoğraflardan oluşan koleksiyon, 1978’den 2000’lerin başlarına uzanan bir zaman dilimini kapsıyor. Ağırlıklı olarak insana odaklı siyah-beyaz fotoğraflar, Karadeniz’deki yaylalarda çalışan kadınlardan Toroslarda hayvancılık yapan yörüklere, Zonguldak’taki maden işçilerinden İzmir’deki balıkçılara, Adana’da pamuk tarlasında çalışanlardan İstanbul’da boyacılık yapan çocuk işçilerine kadar geniş bir yelpazede işçi sınıfının yaşam mücadelelerini detaylı bir şekilde gösteriyor.

1980’lerde İstanbul’daki gecekondu yıkımları ve Tarlabaşı Bulvarı çalışmaları nedeniyle değişen Beyoğlu’dan fotoğraflar da arşivde öne çıkan malzemeler arasında yer alıyor. Geniş bir coğrafyada hem birey hikayeleri hem de toplumsal bellekte yer edinmiş değişimlerin kaydını tutan bu fotoğraflar, Türkiye’nin sosyokültürel ve kentsel dokusunu anlamak için önemli bir görsel kaynak niteliği taşıyor.

‘GERÇEĞİN AKTARIMCISI OLARAK İŞİMİ YAPIYORUM’

Ali Öz bu fotoğrafları anlatmak ve meraklıların sorularını yanıtlamak üzere dün akşam İstanbul Anadolu Yakası Fotoğraf Sanatı Derneğinin Müze Gazhane’de düzenlediği söyleşiye konuk oldu.

Kadrajınıza aldığınız insanları neye göre seçiyorsunuz, kimlerin fotoğraflarını çekiyorsunuz sorumuza Ali Öz, “Geldiğim sınıf temelli üzerine bir bakış açım oluştu. Objektifime haksızlığa uğrayan, ezilen, sömürülen, gösterilmeyen insanları almak, onları göstermek gibi bir misyon edindim. Onların problemlerini göstermeye çalışıyorum. 40 yıldır bu bakış açısıyla çalışıyorum. Gerçeğin aktarımcısı olarak işimi yapıyorum, çünkü gerçekleri bozuma uğratabiliyorlar” cevabını verdi.

‘İMZA KULLANILMASI İÇİN MÜCADELE ETTİM’

Foto muhabirliğe dair de sorduğumuz soru üzerine konuşan Öz, “Mesleğe başladığımda şipşaktan yetişmiş alaylı fotoğrafçılar vardı. Eğitimsiz oldukları için editörler ve gazete yöneticileri tarafından ezilir, küçümsenirlerdi. Oysa bizim yaptığımız iş çok önemliydi, bu bilinçle yola çıktım. Gazetelerde imza kullanılması için mücadele ettim. İmza kullanılmaya başlandı” ifadelerini kullandı.

‘BENİ HABERE GÖNDERMEDİLER, HEP BEN GİTTİM’

Kartalkaya’daki yangın ve hayatını kaybedenler tüm ülkeyi derinden etkiledi. Bu tür olaylarda foto muhabirlerinin nasıl çalıştığına dair Ali Öz, “Ben çalışıyor olsaydım oradaydım. Gidemedim. Hayatım boyunca beni habere göndermediler, hep ben gittim. Zonguldak 92 faciası oldu. Gece olmuştu, Ahmet Şık dahil beş kişi gitmişti Cumhuriyet’ten. 360 kişinin göçük altında olduğunu öğrendiğim an kalkıp gittim. Bunun gibi sayısız örneklerim var” dedi.

‘İŞÇİ PAZARLARINA, SEBZE HALLERİNE GİDİYORDUM’

Fotoğraf serüvenine nasıl başladığını anlatan Öz, “Celal Erten beni motive etti. Fotoğrafı çok sevdim, doğaçlama ne görsem çektim. Köydeki hayatı çekmekle başladı, seyahatlerimde çektim. İşçi pazarlarına, sebze hallerine gidiyordum Ankara'da. Okulumuzdaki yarışmalarda ödüller aldım. Ankara Basın Yayın Yüksekokulunda amatör sergi yaptık, röportaj yaptılar benimle” ifadelerini kullandı.

Fotoğrafa bakış açısına dair fotoğrafın yalansız ve etkili bir dil olduğunu belirten Öz, “Sosyalist sistemde fotoğraf çok anlamlı kullanılıyordu. Kitleleri etkilemek için vs. Basın sektörüne başlayınca o bohçayı kapadık. Çoğu fotoğrafım hiç sergilenmedi. Bir gün dijitalleri taradım, siyah beyaz filmleri de tarayınca güzel fotoğraflar olduğunu fark ettim. Uzun süre bohçada kalınca unutmuşum bile. Salt devreye girdi, Lorans Hanım çok kibardı. Çok titiz çalışarak sokak adresleri vs. buldular, dönemi anlamak için kontrol ettiler. 2 yıldır çalışıyorlardı, hâlâ çalışıyorlar. 20 şehirden, 21 dosya, 500 civarında fotoğraf yayında. Hayat boyu araştırmacıların hizmetine sunulmuş oldu. Yaklaşık 5 bin fotoğraf verdim. Zamanla arşiv genişleyecek. Neredeyse tüm 1 Mayısları fotoğrafladım. Yaklaşık 30 kadar. Onları vermedim” bilgilerini paylaştı.

‘BOMBA YAPIMI DİYE KURCALADILAR FOTOĞRAF MALZEMELERİMİ’

Öz, okurken çalıştığı dönemi, 12 Eylül darbesinde evinin basılmasını anlatı: “O zamanlar çatıda odam vardı. Ankara yazın çok sıcak olur. Korkunç bir sıcak altında odamda kurduğum karanlık odada, atölyemde fotoğraf basıyorum. 80 ihtilali oldu, çatıdan ve kapıdan ekipler daldı. Bomba yapımı diye kurcaladılar fotoğraf malzemelerimi. Çok çeşitli kitaplar okuyordum. Evimden 6 kitap seçtiler. Üçü sağ, üçü sol siyasetten. İçeri aldılar beni.”

Söyleşi esnasında Ali Öz hakkında yapılmış kısa belgesel gösterimi yapıldı. Belgeselde Öz ile edilen sohbetlerin yanı sıra bir eyleme katılarak eylemde nasıl fotoğraf çekilebileceği gösteriliyor. Ardından Öz, çektiği fotoğrafları, hikayelerini anlatarak gösterdi. (İstanbul/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et