‘Her şeyde yetkili, hiçbir şeyde sorumlu olmayanlar yaşadıklarımızın sebebidir’
Bilkent Üniversitesi öğrencisi yazdı: "Kartalkaya'da yaşanan felaket, yalnızca teknik eksikliklerin değil denetim eksikliklerinin, yozlaşmış yönetim anlayışının ve siyasi sorumsuzluğun bir sonucudur."

Fotoğraf: DHA
Bilkent Üniversitesi öğrencisi
Ankara
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezinde gerçekleşen yangında 70’ten fazla can kaybı ve 50’yi aşkın yaralı olduğu biliniyor. Yangının gerçekleştiği otel hakkında ortaya çıkan belgeler ve iddialar dolayısıyla yaşanan bu facia, trajik bir kayıp olmanın ötesinde, Türkiye’de denetimsizlik ve yozlaşmış yönetim anlayışının ve kâr, rant uğruna ölüm saçan düzenin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Bilkent öğrencileri olarak yaşanan felaketin arkasında ne gibi sebepler olduğumu ve bu tür faciaların önlenmesi adına neler yapılması gerektiğini konuştuk.
Uluslararası İlişkiler öğrencisi, “Gün geçmiyor ki yaşadığımız ülkede yeni bir felaketle uyanmayalım. Öylesine ölüm saçan bir sermaye düzende yaşıyoruz ki artık, yaşanan her felakette tekrar görüyoruz ki kaybolan vicdan değil devlet yüzünden ölüyoruz. Aklımdan silinmeyen o ‘çarşaflardan yapılan kurtuluş merdiveni’ fotoğrafı ülkedeki denetimsiz ve yozlaşmış mekanizmaları çok acı bir şekilde gösteriyor. Yapılması gereken denetimler neden yapılmıyor, neden her seferinde en acı şekilde insanlarımızı kaybediyoruz? Her felaket sonrası bu ve benzeri soruların arkasında yatan yozlaşmış sistemi görmek öfkelendiriyor. Bu ülkede yaşamak ne kadar zorsa ölmek de bir o kadar kolay. Kimi zaman ‘kader’ diye adlandırılan bu felaketler tamamen ‘ihmaller’in sonucu ne yazık ki” dedi.
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencisi, AKP ile inşaat patronları arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekerek, “Çoğu inşaat firması AKP’nin kontrolü altında. Bu firmalar incelendiğinde yapılan işin verimsizliği kolaylıkla görülebilir. Bir de bu kadar verimsiz iş için dünyanın parasını istiyorlar. Yapılan iş ile harcanan para asla birbirini karşılamıyor. Çünkü bu insanların derdi millete hizmet etmek değil. Her şeyin başına kendi adamlarını getirip sistemi zayıflatıyorlar. Böylece kendi istediklerini kolaylıkla yürütüyorlar. Ama gerçekten görev insanı olan, merhametli, vicdanlı ve işini iyi yapan insanlar sistemde mesela denetleme ve kontrolde devam etselerdi böyle bir facia olmazdı. Eksiklikler belirlenip düzeltileceği için bu facia önlenirdi. Otel kapanırdı, yenilenirdi ama mutlaka bir şey olurdu. Ama AKP’nin kendi kontrolleri altında olunca bir facia yaşanana kadar hiçbir şey yapılmıyor. Sonra biri çıkıyor çok üzgünüz diyor” ifadelerini kullandı.
Psikoloji öğrencisi, denetimlerin yetersizliğini ve yolsuzluk bağlantısını vurgularak, şunları söyledi; “Cumhurbaşkanlığı gibi kast sisteminin en üstünde yer alan birinin katıldığı etkinlikleri araştırmaması, denetlememesi de cabası... Bu örnek gösteriyor ki AKP hükümetinde yolsuzluk; hayatlarımızın ne kadar ucuzladığını ve önemsizleştiğini kanıtlıyor. Bu denetimsizlik ve teşvikler can kayıplarının en belirgin sebebidir. Son olmasını dilediğim halde son olmayacağını bildiğim bu felaketlerin sorumlusu hükümet ve mekanizmalarıdır. AKP iktidarı ve sermaye sahipleri arasındaki bariz ve yoğun ilişki herkes tarafından bilinen bir gerçek olmakla beraber birçok felakete de sahiplik yapmaktadır. 6 Şubat depreminde de gördüğümüz bu gerçek maalesef ki Bolu’da da tekerrür etmiştir. Denetimin ve yetki mekanizmaların sınırlandırılması, üç beş firmanın elinde tekelleşmesi ve ‘tanıdığa yardım’ adı altında devlet kurumlarının adileştirilmesi bu tarz felaketlerin önemli sebeplerindendir. Devlet kurumlarının ve denetim mekanizmalarının tamamen bağımsız hale gelmesi; rüşvet, tanıdığa yardım gibi durumların tamamen ortadan kaldırılması ve hatta bahsi dahi geçmemesi, denetimlerin rutin ve detaylı yapılması gibi adımların atılması başlangıçta oldukça etkili olacaktır.”
‘YETKİLİLER SORUMLULUK ALMIYOR’
Mimarlık öğrencisi ise, “Bu yangına benzer durumlar deprem, sel, tren ve maden kazalarında da yaşandı. Çoğunda ilk tepki ‘siyaset yapma günü değil dayanışma günüdür’ oldu. Gerçekten de siyaset yapmama günü mü? Sorumluluk hiçbir zaman alınmıyor. Bu kadar büyük bir binanın dış cephesinin ahşap olması, yeterli yangın merdivenlerinin veya yangına karşı sistemlerin olmaması sorgulanabilir. Ayrıca, kış turizmi yapılan bir otelin sistemlerini kıştan önce kontrol etmemek son derece üzücü. Bu ihmallere bakarsak, göz göre göre facia gelmiş diyebiliriz. Merkeze uzak otellerin itfaiyelerin ulaşımını zorlaştıracağı öngörülemeyen bir şey değildi. Bunlar siyasi değil de nedir? Her şeyde yetkili ama hiçbir şeyde sorumlu olmayanlar bu felaketlerin sebebidir. Geçmişten ders çıkarmalıyız, bir şey yapmalıyız; canlarımızı kaybetmemek için. Yangın merdivenlerinin kilitli olması veya kapıların yanlış açılması sıkça karşılaşılan ihmaller. Tekrar tekrar aynı şeyleri yaşamaktan, hayatın bu kadar ucuz olmasından üzgünüm” diyor.
Yapılan açıklamaların halkı tatmin edip etmediğini sorduğumuzda Hukuk öğrencisi arkadaşımız söyle yanıtlıyor; “Balık baştan kokar. Denetimlerin ve önlemlerin arttırılmasının tek yolunun hükümetin değişmesi olduğunu düşünüyorum. Her hükümet kendi hükmünü koruyabilmek için belli başlı aksiyonlar alır. Bu önlemleri aldıkları takdirde, var olan para babalarının desteği çekilir. Bu büyük desteği kaybettikleri takdirde hükümet düşer. Bu hükümetin istediği bir şey değil. Ülkenin içinde bulunduğu durumu bataklığa benzetecek olursak, şu anki hükümeti o bataklığın içine düşmüş bir kişiye benzetebiliriz. Ne kadar debelenirse o kadar dibe çekilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yaptığı açıklama ile alakalı yeterli düzeyde bilgi sahibi değilim ama yapılan açıklamanın halkı tatmin edeceğini sanmıyorum.”
YOZLAŞMIŞ YÖNETİMİN BİR SONUCU
Kartalkaya'da yaşanan bu felaket, yalnızca teknik eksikliklerin değil, denetim eksikliklerinin, yozlaşmış yönetim anlayışının ve siyasi sorumsuzluğun bir sonucudur. Üniversite öğrencilerinin verdiği yanıtlar, sistemin ne kadar kırılgan ve yozlaşmış olduğuna dair önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Denetimlerin artırılması, devletin bağımsız denetim mekanizmalarına sahip olması ve sorumluluk alanların net bir şekilde belirlenmesi gerektiği konusunda birleşen öğrenciler, bu tür facia ve kayıpların bir daha yaşanmaması için güçlü bir toplumsal mücadeleye ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Evrensel'i Takip Et