Kartalkaya Katliamı illerde protesto edildi: ‘Kapitalist sistemin kanlı yüzü’
Kartalkaya Katliamına ilişkin illerde açıklama yapıldı: “Ne kaderdir ne de tesadüf…Kapitalist sistemin kanlı yüzüdür. Değiştirmek, örgütlü mücadeleyle mümkündür”
Fotoğraf: Evrensel
Kartalkaya Katliamına ilişkin tepkiler sürüyor. Birçok ilde katliam protesto edilirken, açıklamalarda örgütlü mücadelenin önemine değinildi.
Açıklamalarda yapılan çağrılarda şu talepler sıralandı:
- Kamu denetim mekanizmalarının güçlendirilmeli,
- İşletmelerde güvenlik standartlarının arttırılmalı,
- Acil durum önlemlerinin düzenli olarak denetlenmeli ve uygulamaya konulmalı,
- Güvenlik tedbirlerine ilişkin farkındalık çalışmaları arttırılmalıdır.
DERSİM
Kartalkaya Katliamı'na dair Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, Yeraltı Çarşısı üstünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada konuşan Haber Sen Genel Merkez Yöneticisi Erdal Kınaş yaşanan olayın, kader değil, katliam olduğunu söyleyerek, “Maden ocaklarında, yurtlarda, orman yangınlarında, işçi cinayetlerinde ve depremlerin sonucunda sayısız defa tanık olduğumuz üzere, ilk iş olarak yayın yasağı getirilmesi ve devletin tüm yetkililerin sorumluluktan kaçması gerçeklerin üzerini kapatmaya yönelik bir adımdır” dedi.
Yaşanan can kayıplarının sorumlularının, başta siyasal iktidarın rant ve talana dayalı neoliberal politikaları ile cezasızlık ve kuralsızlık politikaları olduğunu söyleyen Kınaş, “Devlet kurumlarının ve organlarının işlevsizleştirilmesi, kamu hizmetlerinin piyasaya açılması yangın sonrasında en acı şekilde görülmektedir. Bu tür felaketler ne kaderdir ne de tesadüftür; bunlar, kâr hırsıyla hareket eden sermaye sınıfı ve onu denetlemekten kaçınan siyasal iktidarın yarattığı yapısal sorunların, kapitalist sistemin kanlı yüzüdür" dedi.
“DEĞİŞTİRMEK ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYLE MÜMKÜNDÜR”
Yaşanan felaketin, yalnızca bir tesiste değil, düzenin her köşesinde süregelen çürümüşlüğün bir ürünü olduğunu söyleyen Kınaş bu çürümüşlüğü değiştirmenin, örgütlü mücadeleyle mümkün olduğunu söyledi. (Dersim/EVRENSEL)
BOLU: UNUTMAYACAĞIZ, AFFETMEYECEĞİZ
Bolu Emek ve Demokrasi güçlerinin çağrısı ile bir araya gelen halk İzzet Baysal caddesinde toplanarak 21 Ocak 2025 tarihinde Kartalkaya Kayak Merkezi'nde bulunan Grand Kartal Oteli'nde meydana gelen ve 36'sı çocuk en az 78 yurttaşın hayatını kaybetmesine, 51 yurttaşın ise yaralanmasına neden olan yangın katliam için eylem yaptı.
İzzet Baysal’dan Kardelen Meydanı’na kadar yürüyen kitle bir dakikalık saygı duruşu, ardından basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın metnini okuyan TMMOB İKK Sekreteri Erol Perçin bu katliamı "Asrın ihmali olarak” değerlendirdi.
Perçin, "Grand Kartal Oteli'nde merkezi yangın söndürme sisteminin olmadığı, yangın alarm sistemlerinin çalışmadığı, yangın merdivenlerinin ve havalandırmasının yetersiz olduğu ve acil durum aydınlatmalarının olmadığı yönündeki iddialar bile denetimsizliğin tüm yönlerini gözler önüne sermektedir” dedi.
Görev ve sorumluluğun otel sahibinde olduğu kadar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığında olduğunu ifade eden Perçin, “Fakat henüz kaybettiğimiz onlarca canın yasını tutarken, gerçek sorumlular bu kadar açıkken, çok da alışılageldiği üzere, katliamın muhatapları bu yaşanan elim olayı yetki tartışmalarına sıkıştırmak istemektedir” diye ekledi.
“MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
“Gayet iyi biliyoruz ki yaşanan can kayıplarının sorumluları denetim görevini yapmayan kurum ve kuruşlar ile kâr hırsıyla güvenlik tedbirlerini almaktan imtina eden sermaye sahiplerinden başkası değildir” diyen Perçin, memleketin katliamlar ülkesine dönüştürülmesine müsaade etmeyeceklerini söyledi.
Perçin, "Yasal düzenlemeler ve kamusal denetim ile bu felaketler önlenebilir. Görevlerini yapmayan, birbirinden haberi olmayan, meslek odalarının raporlarını, bilim insanlarının söylediklerini kulak arkası eden bir siyasi anlayışla yönetilen kurumlar olduğu sürece insanlarımız hayatlarını kaybetmeye devam edecektir. Bizler, başta kentimiz ve tüm ülkemizi yasa boğan bu acı olayın takipçisi olacağımızı, tüm sorumlular yargı nazarında gerekli cezayı alana kadar, mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Unutmayacağız, affetmeyeceğiz” dedi. (Bolu/EVRENSEL)
GEBZE
Gebze Emek ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla bir araya gelen yurttaşlar, Bolu Kartalkaya'da yaşanan otel katliamını protesto etti. Sorumluların ceza almasını isteyen yurttaşlar, örgütlü mücadele çağrısı yaptı.
Basın açıklamasını MMO Gebze İlçe Temsilcisi Tanfer Yeşiltepe gerçekleştirdi. "Bu tür felaketler ne bir kaderdir ne de bir tesadüf" diyen Yeşiltepe, "Yaşanan can kayıplarının sorumlularının başta siyasal iktidarın rant ve talana dayalı neoliberal politikaları ile cezasızlık ve kuralsızlık politikası olduğu ortadayken, devlet kurumlarının, organlarının nasıl da işlevsizleştirildiği, nitelikten uzaklaştırıldığı, kamu hizmetlerinin piyasaya açılmasının nasıl ölümcül sonuçlar doğurduğunu yangın sonrasında en acı haliyle görüyoruz. Bunlar, kâr hırsıyla hareket eden sermaye sınıfının ve onu denetlemekten bilerek kaçan siyasal iktidarın yarattığı yapısal bir sorun, kapitalist sistemin kanlı yüzüdür. Öyle ki; kamuoyuna ihmallere ilişkin bilgi vermekle görevli resmi makamlar, iktidar partisinin kabine toplantısı bitmeden bir açıklama dahi yapamamış, İçişleri Bakanlığı ancak akşam saatlerinde yangının söndürüldüğünü ve kimlik tespitinin sürdüğünü açıklamıştır. Bu noktada gerçek sorumluların denetim görevini yapmayan kurum ve kuruluşlar ile yurttaşların can güvenliğini hiçe sayan, kar hırsıyla güvenlik tedbirlerini almaktan imtina eden sermaye sahipleri olduğu, devleti şirket gibi yönetmekle övünenlerin, devletin denetim görevini şirketlere devredenlerin, ne kadar sorumluluktan kaçmaya çalışsalar da bu ihmaller zincirinin ana halkasını oluşturduğu bir kez daha açığa çıkmıştır" dedi.
"DÜZENİN ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜNÜN BİR ÜRÜNÜ"
"Bu gibi trajedilerden ders çıkarılması, yeni faciaların önlenmesi açısından hayati önem taşımaktadır" diyen Yeşiltepe, "Kamu kurumları, işletmeler ve denetim mekanizmaları bütünlüklü bir şekilde insan hayatını koruma sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi, yalnızca yasal değil, ahlaki bir zorunluluktur. Kamusal denetimin şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve tüm süreçlerin kamuoyuyla paylaşılması, yaşam hakkı ve güvenin yeniden tesis edilmesi açısından hayati önemdedir. Güvenli bir yaşam hakkı, her bir yurttaşın en temel hakkıdır. Bu hak, sorumluluk sahibi tüm kurumlar tarafından korunmalıdır. Yaşam hakkının öncelikli olduğu, kamusal güvenliğin esas alındığı bir düzeni hep birlikte inşa edebiliriz. Bugün mücadele etmek, gelecekte benzer acıların yaşanmasını önlemenin en önemli yoludur. Yaşanan felaket, yalnızca bir tesiste değil, bu düzenin her bir köşesinde süregelen çürümüşlüğün bir ürünüdür. Bu çürümüşlüğü değiştirmek, örgütlü mücadeleyle mümkündür” diye konuştu.
"Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri olarak hayatını kaybedenlerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz" diyen Yeşiltepe, "Tüm ülkemizi yasa boğan bu acı olayın takipçisi olacağımızı, tüm sorumlular yargı önünde gerekli cezayı alana kadar mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz" dedi. (Gebze/EVRENSEL)
ÇORUM
Çorum Emek ve Demokrasi Platformu, “Sorumlular hesap vermiyor, ihmal ve denetimsizlik öldürüyor” dedi.
Kadeş Barış Meydanı'nda gerçekleştirilen basın açıklamasında, olayın sorumlularının ortaya çıkarılması ve cezalandırılması çağrısı yapıldı. Çorum Emek ve Demokrasi Platformu adına konuşan Eğitim Sen Şube Başkanı Kenan Sırma, ahşap malzemeden yapılı yanıcı madde ile döşenmiş, yangın merdiveninin olup olmadığının bile tartışmalı halde olduğu, en son ne zaman, kim tarafından denetlendiği belli olmayan bir yapıda göz göre göre yaşananların kader değil katliam olduğunu söyledi.
Maden ocaklarında, yurtlarda, orman yangınlarında, işçi cinayetlerinde ve depremlerin sonucunda ilk iş olarak yayın yasağı getirilmesinin ve devletin tüm yetkililerin sorumluluktan kaçmaya çalışmasının gerçeklerin üzerini kapatmaya yönelik olduğunu kaydeden Sırma, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Gerçek sorumluların denetim görevini yapmayan kurum ve kuruluşlar ile yurttaşların can güvenliğini hiçe sayan, kar hırsıyla güvenlik tedbirlerini almaktan imtina eden sermaye sahipleri olduğu, devleti şirket gibi yönetmekle övünenlerin, devletin denetim görevini şirketlere devredenlerin, ne kadar sorumluluktan kaçmaya çalışsalar da bu ihmaller zincirinin ana halkasını oluşturduğu bir kez daha açığa çıkmıştır.”
"GÜVENLİ BİR YAŞAM HAKKI HER YURTTAŞIN HAKKI"
"Güvenli bir yaşam hakkı, her bir yurttaşın en temel hakkıdır. Bu hak, sorumluluk sahibi tüm kurumlar tarafından korunmalıdır” diyen Sırma, “Yaşam hakkının öncelikli olduğu, kamusal güvenliğin esas alındığı bir düzeni hep birlikte inşa edebiliriz” dedi.
Öte yandan basın açıklamasında katledilişinin 32. yılında Uğur Mumcu da unutulmadı. (Çorum/EVRENSEL)
İZMİR: KARTALKAYA’DA YAŞANAN OLAYIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Kartalkaya Katliamı’na ilişkin basın açıklaması düzenledi. Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleşen açıklamada, “Yangın değil bu bir cinayet”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganlarının atıldı. Açıklamada basın metnini KESK Dönem Sözcüsü Deniz Çetin okudu.
“Ahşap malzemeden yapılı yanıcı madde ile döşenmiş, yangın merdiveninin olup olmadığının bile tartışmalı halde olduğu, en son ne zaman, kim tarafından denetlendiği belli olmayan bir yapıda göz göre göre yaşananların facia kader değil, katliamdır” diyen Çetin, ilk olarak yayın yasağı getirilmesinin ve devletin tüm yetkililerin sorumluluktan kaçmaya çalışmasının gerçeklerin üzerini kapatmaya yönelik olduğunu belirtti.
“YAŞANAN KAYIPLARIN SORUMLUSU İKTİDAR”
Yaşanan sorunların iktidarın politikaları sonucunda ortaya çıktığını vurgulayan Çetin, “Yaşanan can kayıplarının sorumlularının başta siyasal iktidarın rant ve talana dayalı neoliberal politikaları ile cezasızlık ve kuralsızlık politikası olduğu ortadayken, devlet kurumlarının, organlarının nasıl da işlevsizleştirildiği, nitelikten uzaklaştırıldığı, kamu hizmetlerinin piyasaya açılmasının nasıl ölümcül sonuçlar doğurduğunu yangın sonrasında en acı haliyle görüyoruz. Bu tür felaketler ne bir kaderdir ne de bir tesadüf. Bunlar, kâr hırsıyla hareket eden sermaye sınıfının ve onu denetlemekten bilerek kaçınan siyasal iktidarın yarattığı yapısal bir sorun, kapitalist sistemin kanlı yüzüdür” ifadelerini kullandı.
“Yangın değil bu bir cinayet”
— Evrensel Gazetesi (@evrenselgzt) January 24, 2025
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Kartalkaya Katliamı’na ilişkin basın açıklaması yaptı
https://t.co/Pd7isVbZSX pic.twitter.com/HxEno25wHw
Bu düzeni değiştirmek için örgütlü bir mücadelenin gerekli olduğunu belirten Çetin, “Güvenli bir yaşam hakkı, her bir yurttaşın en temel hakkıdır. Bu hak, sorumluluk sahibi tüm kurumlar tarafından korunmalıdır. Yaşam hakkının öncelikli olduğu, kamusal güvenliğin esas alındığı bir düzeni hep birlikte inşa edebiliriz. Bugün mücadele etmek, gelecekte benzer acıların yaşanmasını önlemenin en önemli yoludur. Yaşanan felaket, yalnızca bir tesiste değil, bu düzenin her bir köşesinde süregelen çürümüşlüğün bir ürünüdür. Bu çürümüşlüğü değiştirmek, örgütlü mücadeleyle mümkündür. Tüm ülkemizi yasa boğan bu acı olayın takipçisi olacağımızı, tüm sorumlular yargı önünde gerekli cezayı alana kadar mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz” dedi. (İzmir/EVRENSEL)
URFA
Urfa Emek ve Demokrasi Platformu, yaşananların bir kader değil, sorumsuzluk ve ihmallerin sonucu olduğunu belirterek, sorumluların adalet önünde hesap vermesi gerektiğini vurguladı.
Urfa Emek ve Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Kemal Yüksekkaya, şunları söyledi:
"Öncelikle ahşap malzemeden yapılı yanıcı madde ile döşenmiş, yangın merdiveninin olup olmadığının bile tartışmalı halde olduğu, en son ne zaman, kim tarafından denetlendiği belli olmayan bir yapıda göz göre göre yaşananların kader değil, katliam olduğunu belirtiyor; maden ocaklarında, yurtlarda, orman yangınlarında, işçi cinayetlerinde ve depremlerin sonucunda sayısız defa tanık olduğumuz üzere ilk iş olarak yayın yasağı getirilmesinin ve devletin tüm yetkililerin sorumluluktan kaçmaya çalışmasının gerçeklerin üzerini kapatmaya yönelik olduğunun altını çiziyoruz.”
Kamu kurumlarının, işletmeler ve denetim mekanizmalarının bütünlüklü bir şekilde insan hayatını koruma sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini kaydeden Yüksekkaya, “Güvenli bir yaşam hakkı, her bir yurttaşın en temel hakkıdır. Bu hak, sorumluluk sahibi tüm kurumlar tarafından korunmalıdır” dedi. (ANKA)