25 Ocak 2025 08:25

2 işçi daha servis kazasında hayatını kaybetti: Bir yanda kâr hırsı diğer yanda denetimsizlik

İSİG Meclisinin verilerine göre sadece 2024 yılında servis/trafik kazaları nedeniyle en az 387 işçi can verdi.

Fotoğraf: Adem Kutucu/AA

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

Türkiye’de servis kazaları hem işçilerin hem öğrencilerin ölümüne yol açıyor. Dün İstanbul’da bir işçi servisi    20 metre yükseklikten dere yatağına düştü, 2 işçi öldü, 13 işçi yaralandı. İş Güvenliği Uzmanı Gökhan Turan “Yönetmeliklere uygun denetimler yapılsa, her yıl trafikte bu kadar işçi kaybı yaşanmaz” diyor. Makina Yüksek Mühendisi Alpay Lök de “Servis araçları, aynı gün içinde hem okul hem personel taşıma işlerinde kullanılıyor. Bu durum, sürücüler üzerinde ciddi zaman baskısı oluşturuyor” diyor.

Dün sabah saat 08.00’de Numarine isimli denizcilik firmasında çalışan işçilerin taşındığı, Paşaoğulları isimli firmadan kiralanan, Gökhan Uğur’un kullandığı servis minibüsü, yolda ilerlediği sırada arıza yaparak durdu. Minibüs Şoförü Uğur, aracı tali yola alarak çalıştırmak istedi. O sırada hareket eden minibüs, yoldan 20 metre yükseklikteki dere yatağına düştü. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ekipler, minibüste bulunan yaralıları çıkarmak için çalışma başlattı. Ekiplerin çalışması sonucu minibüste bulunan 2’si ağır 13 yaralı ambulansla hastaneye kaldırıldı. Yaralılar tedavi altına alınırken, ağır yaralılardan Adem Aksu ve Ercan Karabuluk tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Ekiplerin kaza yerindeki incelemelerinin ardından dere yatağına düşen minibüs, vinçle bulunduğu yerden kaldırıldı.

Kazayı gören Ercan Kırım, “Aracın çalışmadığını gördüm. Ana yoldan tali yola girdi. Oranın rampa olduğunu düşündüğü için o yola girdi. O sırada aracı çalıştırmak istedi. Ben de buradan geçerken ses duydum. Geldiğimde minibüs uçmuştu. Benim gördüğüm 5-6 ağır yaralı vardı. 7-8 kişi kendi imkanlarıyla çıktı” dedi.

SERVİS TAŞERE Mİ EDİLDİ?

300’e yakın işçinin çalıştığı Numarine’de örgütlü olan Türk-İş’e bağlı Dok Gemi-İş’in temsilcisi de kazada yaralandı. Dok Gemi-İş Genel Başkanı Necip Nalbantoğlu, dere yatağına düşen aracın şoförünün Numarine adlı firmanın kadrolu işçisi olduğunu, servis işinin taşeronda olmadığını söyledi. Ancak kaza yapan aracın Paşaoğulları adlı firmaya ait olduğu, firmanın sitesinde de plakasıyla fotoğraflarının yer aldığı görülüyor.

İstanbul Servis Araçları İşletmecileri Esnaf Odası Başkanı Günhan Sinar ise araç şoförünün emekli bir albay olduğunu iddia ederek kazanın yapıldığı bölgede uçurum olduğuna dair yol üzerinde bir tabelanın olmadığına dikkat çekti.

SADECE 1 YILDA SERVİS KAZALARINDA EN AZ 387 İŞÇİ ÖLDÜ

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisinin verilerine göre sadece 2024 yılında servis/trafik kazalarında 387 işçi hayatını kaybetti.

İşçilerin taşınması işinin toplu taşıma yerine servislerle yapılmasının patronlara zaman kazandırdığını belirten Ziraat Yüksek Mühendisi ve İş Güvenliği Uzmanı Gökhan Turan, “Böylece personeli kalabalık trafiğe sokmamaktadır, maddi sorumluluklar hafifletilmektedir. Personel taşıma işinin aracı firmalara verilmesi, iş yerindeki otoparkın daha uygun kullanılması demek. Personel iş yerine getirildikten sonra servis araçları alandan ayrılabilir” dedi.

Patronların serviste kullanılan araçları kendi sözleşmelerindeki gibi planlamaya sahip olduğunu söyleyen Turan sözlerine şöyle devam etti: “Örneğin kamu personeli için bu konuda ana yönetmelik vardır. Bu yönetmelik dahilinde kamu kurumları sözleşme yapar. Özel şirketler de ihale açarak şartlara en iyi teklifi veren şirketlere verirler. Servis ihalesi ile şirketler belirli sorumlulukları karşılıklı alırlar. Bu konuda yapılan sözleşme şartları önemlidir. Kaza sigortaları, sürücü çalışma koşulları, sürücü psikoteknik sorumluluğu, koltuk sayısı, araç yılı vb. birçok konu sözleşme ile çözümlenir. İşveren sözleşme ile işçinin sorumluluğunu devredemez, belirli oranda sorumluluğu paylaşmış olurlar. Servis araçlarında meydana gelecek kazanın kaydı iş kazası yorumuna gireceği için buradaki sorumluluk devri sınırlıdır.”

‘DENETİM OLSA BU KADAR KAYIP YAŞANMAZ’

Karayolu Taşıma Yönetmeliği ile il içi ve il dışı yolcu taşımacılığında belirli kurallar konduğunu dile getiren Turan, “Günlük çalışma süresinde 11 saat sınırı vardır. Bu sınır haftada 56 saattir. Dinlenme süreleri, yaşam koşulları, çalışanları etkilemektedir. Araç sürücülerinin de çalışan olduğu gözden kaçırılmamalı, bu işteki yıpranmanın ne kadar ağır olduğu düşünülmelidir. Hem servis firması işvereni, hem de personelinin seyahatini sağlayan işveren şoför ve araçtan mesuldürler. Araçların bakımları ve kayıtları, çarpma izi, koltuk uygunsuzluğu bu düzeydeki yetersizlikler aslında şoför ve yolcularının iş yeri yetersizliklerini belirtir. Şoför iş yeri aracıdır şeklinde düşünülmelidir. Taşınan personelin ise işveren tarafından temin edilen bir araç olduğu için (Kaza hali iş kazası olacağından) burası da iş yerinin bir parçası sayılıyor demektir” diye konuştu.

Türkiye genelinde okul servislerinin işçi servisliği de yaptığını anlatan Turan şunları söyledi: “Milli eğitim, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıkları kanun ve yönetmeliklerine uygun denetimler yapılsa, bu tarz kazalar meydana gelmez. Her yıl trafikte bu kadar işçi kaybı yaşanmaz.”

EMNİYET KEMERİ, SENSÖRLÜ KOLTUK ZORUNLULUĞU KALDIRILDI!

Makine Yüksek Mühendisi Alpay Lök, son yıllarda artan servis kazalarının sebeplerine dikkat çekti. Lök, Türkiye genelinde 100 bine yakın servis aracı bulunduğunu belirterek, 2016 yılında yaşanan kazaların ardından yapılan güvenlik düzenlemelerini hatırlattı. Lök, “Bu kazaların ardından 2018 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeyle okul taşıtı olacak yeni araçlarda her öğrenciye özel emniyet kemeri, sensörlü koltuk zorunluluğu, araçlarda kamera bulundurma ve görüntü kaydetme zorunluluğu gibi özel güvenlik donanımları istendi. O tarihten önce okul taşıtı olarak tescil edilmiş araçların da bir takvim dahilinde buna uymaları istendi. Ancak Resmi Gazete’nin 25 Ağustos 2018 tarihli sayısında yayımlanan düzenlemeler, yeni araçlar için geçerliyken, mevcut araçlar için bu konuda geri adım atıldı, 1 Ocak 2018’den önce tescillenen okul servis araçlarında her öğrenciye özel emniyet kemeri ve sensörlü koltuk zorunluluğu kaldırıldı. Ayrıca, araçlarda kamera bulundurma ve görüntü kaydetme zorunluluğu da iptal edildi” dedi.

DENETLEME YOK!

Lök, “Servis araçları, aynı gün içinde hem okul hem personel taşıma işlerinde kullanılıyor. Bu durum, sürücüler üzerinde ciddi zaman baskısı oluşturuyor” diye konuştu. Lök, sürücülerdeki yorgunluğun kazaların temel nedenlerinden biri olduğunu belirtti. Ayrıca, kent içi servis araçlarında takograf zorunluluğunun olmaması nedeniyle sürücülerin hız ve çalışma saatlerinin denetlenemediğine dikkat çeken Lök, fabrika çıkışı 100 km/h’a ayarlı hız sınırlayıcıların iptal edilmesinin ve bu durumun araç muayenesinde ‘hafif kusur’ olarak değerlendirilmesinin tehlikeyi artırdığına vurgu yaptı.

Lök, bu düzenlemelerin çocukların güvenliğini tehlikeye attığını belirterek, “Güvenlik önlemlerinden geri adım atılması kabul edilemez. Her yıl kazaların bilançosu ağırlaşıyor ve bu şartların kaldırılması kazaların önlenmesi yerine riskleri artırıyor” ifadelerini kullandı.

“Özel güvenlik donanımlarıyla üretilen okul servislerinin bu donanımları araç muayenesi sırasında detaylı incelenmiyor, var veya yok diye bakılıyor, işlevsel bir denetim yok” diyen Lök, Türkiye’de 2004 yılında yayımlanan ve 2007 yılından itibaren devreye alınan araç muayene mevzuatının, Avrupa Birliği’nin 1996 yılı birinci seviyesinde kaldığını belirtti. Lök, AB ülkelerinde 2014 yılında devreye giren üçüncü seviye 2014/45/EC mevzuatına göre yapılan sıkı denetimlerin Türkiye’de uygulanmadığını, Avrupa Birliği’nin özellikle elektrikli araçları göz önüne alarak dördüncü seviye araç muayene mevzuatını bu sene devreye almasının beklendiğini ifade etti.

ÖNCEKİ HABER

İsrail basını, serbest bırakılacak Filistinli tutuklulardan bazılarını açıkladı

SONRAKİ HABER

Ümraniye'de devrilen servis minibüsündeki 7 kişi yaralandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa