Doğal kaynaklar bağlamında Suriye
Suriye’deki gelişmelerin uluslararası pek çok boyutu var. Ancak paylaşım savaşlarının temelinde doğal kaynakların ve enerjinin rolü çok büyük.
Mehmet TORUN
Sınır komşumuz Suriye’de yeni bir dönem başladı. Baas rejimi bitti ve cihatçı-dinci bir yapı yönetime getirildi. Gelişmelerin uluslararası pek çok boyutu var elbette. Ancak son yüzyılda yaşanan paylaşım savaşlarının temelinde doğal kaynakların ve enerjinin rolü çok büyük.
Kabul gören kaynaklara göre Suriye’de çok önemli bir maden rezervi yok. En önemli madeni fosfat yatakları. Bunun dışında alçı taşı, endüstriyel kum (silika), mermer, tuz ve volkanik tüf bulunmakta. Petrol ve doğal gaz açısından da Irak ya da Arap ülkeleri kadar şanslı değil. Ortadoğu standartlarına göre büyük bir petrol ihracatçısı olmasa da kendi ihtiyaçlarını karşılayan bir ülke. Suriye, küresel üretimin sadece binde 5'ini oluşturan nispeten küçük bir petrol üreticisi.
O zaman emperyalist ülkelerin amacı ne. Suriye halklarına barış mı getirecekler diğer ülkelerde yaptıkları gibi. Esad’ın diktatör olduğu doğru ancak iktidara getirilen yönetimin gerici-şeriatçı yapısı ve geçmişteki insanlık dışı uygulamaları bölge halkları için soru işaretleriyle dolu.
Batılı emperyalist ülkelerin hesapları belli aslında. Suriye topraklarında her ne kadar zengin doğal kaynakları olmasa da kıyısının bulunduğu Doğu Akdeniz’de ciddi doğal gaz ve petrol rezervi olduğu bilinmekte. Doğu Akdeniz, hidrokarbon kaynaklarının zenginliği nedeniyle uzun yıllardır bölgesel ve uluslararası güç mücadelelerinin odağında yer almakta.
Levant Havzası adı verilen bölgeyle ilgili en kapsamlı çalışmayı Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) 2010 yılında yayımlamış. Levant, etimolojik olarak doğu anlamına gelmekte olup, İngilizlerin ‘orta doğu’ sözcüğünü türetmesine benzer bir yaklaşımla, Akdeniz’in doğusunu betimlemek amacıyla kullanılmış.
Bu rapora göre; Levant Havzası'nda toplamda 1.7 milyar varillik iki petrol rezervi olduğu tahmin edilmekte. Fakat bölgenin doğal gaz zenginliği, enerji devlerinin iştahını daha fazla kabartmakta. Bölgede büyük oranda deniz yatağında olan çıkarılabilir doğal gaz rezervinin 3.45 trilyon metreküp olduğu tahmin edilmekte. Bu önemli kaynaklar için bölge ülkeleri ve uluslararası şirketler ciddi bir mücadele içinde.
Suriye-İsrail sorunu, petrol ve doğal gaz saha geliştirmesi ve boru hatlarıyla taşınması faaliyetlerine yansıması özellikle batılı ülkelerin dikkatle takip ettiği bir konu. İsrail tarafından son olarak keşfedilen Tamar ve Leviathan gibi doğal gaz yataklarının Suriye ve Lübnan’ın kıta sahanlığına yakın olması İsrail’in bu ülkelere ait gazı çaldığına yönelik suçlamalara yol açmış. Golan Tepeleri, Hamas ve Hizbullah’a destek gibi nedenlerle zaten sorunlu olan İsrail-Suriye ilişkilerinin doğal gaz arama, üretim, taşıma konularında çatışmaya dönüşmesi riski birileri açısından önemli bir tehdit olarak görülmekte. Bu anlamda batılı güçler için Suriye, hizaya çekilmesi gereken bir ülke konumundaydı. Daha önce Mısır’da, Libya’da, Irak’ta yaptıklarını bu kez Suriye’de yaptılar. Bölge, emperyalistler için dikensiz gül bahçesi olmalıydı ki işlerini rahat yürütsünler. Kendilerine hiçbir koşulda itiraz etmeyecek bir yapıyı yönetime getirdiler.
Diğer bir konu, petrol ve doğal gaz boru hattı güzergahları. 1948 öncesinde, Kerkük-Hayfa boru hattı ile Irak'tan İsrail'e petrol aktarılıyordu. Ancak Iraklılar, savaş sırasında bu hattı kapattılar. ABD yönetimi, Irak'tan İsrail'e petrol nakletmek için tekrar düğmeye bastı. Geçmişte Bush yönetimi, İsrail'den "Irak'tan Hayfa Limanına petrol pompalama" olasılığını araştırmasını istedi. İsrail hükümeti ise, Irak işgaline verdiği kayıtsız desteğin karşılığı olarak, Kerkük-Hayfa boru hattının açılmasını istiyordu. Bu hattın Musul petrolleriyle birlikte Suriye üzerinden geçirilmesi için uygun bir yönetim gerekliydi. Bu da başarıldı. Artık Irak’ın doğal kaynakları da Hayfa Limanına sorunsuz akacak gibi. Burada da açıkça görülüyor ki, doğal kaynaklar ve enerjinin önemi oldukça fazla. Madenler ve doğal kaynaklar için gerektiğinde her şeyin yapılabileceği bir kez daha gösterildi.
Üçüncü önemli konu su. Tüm dünyada gittikçe öne çıkan su konusu Ortadoğu için hayati değerde. Sınır aşan suların kullanımı konusunda uluslararası sorunlar büyürken, Fırat Nehri’nin sularının İsrail tarafından kullanılması gündeme gelebilecek. Suriye’de yaşanan gelişmelerin ABD ve İsrail’in tam istediği gibi şekillendiği göz önüne alındığında bu konunun da göz ardı edilmemesi gerek.
Tarih tekerrür etmekte, emperyalist ülkeler uzun vadeli projelerini tıkır tıkır uygulamaktalar. Dün İran’da Musaddık’a, Şili’de Allende’ye yakın tarihte Kaddafi’ye, Saddam’a yapılanlar bugün değişik bir şekilde Esad’a yapıldı. Bu coğrafyaya bir süre daha gerçek demokrasi gelmeyecek gibi. Birilerinin rahat yaşaması için birileri ölecek, kalanlar ise cehennemi yaşayacak ne yazık ki.
Halkların kardeşliği ve eşitlik temelinde, özgür, laik ve bağımsız bir Suriye’nin inşası bu coğrafyada yaşayan herkesin yararına olacak. Bu doğrultuda mücadele etmek önemli bir görev.