Market çöplerini toplayan emekliden Erdoğan’a: Ben utanmıyorum o utansın
Konuştuğumuz emeklilerin tamamı ücretlerin düşüklüğünden, hayat pahalılığından şikayetçi. Kimi emekli olmasına rağmen çalıştığını söylüyor kimi ise kenarda kıyıda biriktirdiği parayı harcadığını.
Evrensel
Cemre KAVUKER
Adem KORKMAZ
Kocaeli
Kocaeli’nin Körfez ilçesindeyiz. İlçenin merkezi Tütünçiftlik’te soğuk havaya rağmen güneşin gökyüzünde olması nedeniyle sokaklar kalabalık. Kimi banklarda oturuyor kimi dükkanlara bakarak geçiyor. Neredeyse konuştuğumuz emeklilerin tamamı ücretlerin düşüklüğünden, hayat pahalılığından şikayetçi. Kimi emekli olmasına rağmen çalıştığını söylüyor kimi ise kenarda kıyıda biriktirdiği parayı harcadığını.
Konuştuğumuz ilk emekli yurttaş geçinebilmek için emekli aylığının en az 30 bin lira olması gerektiğini belirtiyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın “Emekli aylıklarını nasıl ödeyeceğimiz telaşı içindeyiz” sözlerini hatırlattığımızda, “E tabii, batırdıktan sonra nasıl düzelteceklerini düşünüyorlar. Doğru bir şeyler yapılmadığı müddetçe düzelmez” diyor. Doğrunun ne olduğunu sorduğumuzda ise, “Enflasyon yükseldikçe her şeyin fiyatı artıyor. Fiyatlar yükseliyor yani. Önce bunu çözmeleri gerek” diyerek yoluna devam ediyor.
Emekli olmasına rağmen çalıştığını söyleyen bir yurttaş ise, “Ne zaman Türkiye patlarsa o zamana kadar öyle gider. Kimi kime şikayet edeceğim söyler misin bana? Herkes kendi bildiğini yapıyor” diye tepki gösteriyor. Bu durumun değişmesi gerektiğini belirten yurttaş, “Adama diyorum, bir kilo makarnaya, bir kilo pirince satıyor oyunu. Onun için yapacak bir şey yok. Gidip devlete karşı mı geleyim? Karşı gelsem bile toplum birleşecek ki anca değiştiresin. Başka türlü olmaz” diye tamamlıyor sözlerini.
"ÇÖPTEN ÜRÜN TOPLUYORUM"
Banklarda oturan iki kadına yöneltiyoruz sorularımızı, emekli olduğunu belirten kadın aldığı ücretle geçinemediğini ve bazı günler alışveriş yapamadığı için marketlerden, çöplerden ürün topladığını belirtiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kastederek “O utansın, ben utanmıyorum” diyor. Erdoğan’ın “Ücretleri enflasyona ezdirmeyeceğiz” sözlerini hatırlattığımızda ise, “Akşam yatıyorum başka konuşuyor. Bugün başka konuşuyor, yarın başka konuşuyor. Hangi lafı doğru ki onun? Hangi sözü doğru? 5 sene ben emek verdim. Ben onun 5 sene partisinde çalıştım. Ama haram zıkkım zehir olsun ona yaptığımız iyilik, insanlık. Ödeyemiyorum, ödeyemiyorum. Kiram var, haftalığım var, elektriğim, suyum. 2 tane yetim çocuğum var. Küçük torunlarım var. Aldığım 12 bin 500 lira maaş. Hadi geçin bakayım” diyor.
SOBAYLA ISINDI, KOAH HASTASI OLDU
Evinin sobalı olduğunu söyleyen yurttaş, “KOAH hastası oldum. Astım, bronşit oldum. Plastik kasa toplayıp yakıyorum sobayı. Odunum yok, kömürüm tok. Bunları alacak param yok. 7-8 lira olmuş kilosu. Neyle alacağım?” diye anlatıyor evi nasıl ısıtmaya çalıştığını.
İktidarın sosyal yardımlar verdiğini sıkça hatırlatması üzerine sosyal yardım alıp almadığını sorduğumuz yurttaş, “Hani nerede? Şurada Kızılay’a yazıldım 4 aydır bekliyorum. Hani nerede? Gidiyorum biz size yazacağız gidin diyorlar. Hani nerede? 65 yaşına gelmişim, işe gidemiyorum. Çalışamıyorum, bir yere gidemiyorum. Kiramı ödeyemiyorum” diyerek yanındaki arkadaşından borç aldığını belirtiyor.
Sağlık alanında da çeşitli sorunlar yaşadığını anlatan yurttaş gittiği doktorun, aldığı ilacın maaşından kesilmiş olmasından şikayetçi. Hastalığı için kullandığı ilaçları da çoğu eczanede bulamadığını söyleyen kadın “Ben ne yapayım şimdi bu ilaçları alamıyorum. Eczanelerde yok. Bakacağım şimdi ben ne yiyip ne içeceğim de ben nasıl eczaneden ilaç alacağım parayla? Şimdi söyle bakayım tedavi için herhangi bir destek veya yardımcı hiçbir şey yok. Hiçbir şeyim yok, hiçbir şeyim yok. Ne param var, ne yardımı var.” diyerek anlatıyor yaşadıklarını. Kadınla sohbetimizin bitmesinin ardından geçinebiliyor musunuz diye sorduğumuz bir yurttaş sorularla isyan ediyor. “Nerede geçineceksin ablacığım? Ne ile geçineceksin? Verdiği kaç kuruşla geçinesin? Kaç kuruş verdiler? Nasıl geçineceksin? Çoluk çocuk besle. Talebe var, kira var. Elektrik, su, doğal gaz. Neyle geçineceksin?” diyerek ancak hükümet giderse değişeceğini söyleyerek ayrılıyor yanımızdan.
MEMUR EMEKLİSİ GEÇİNEMİYOR
Önceden kazandığı birikimini değerlendirdiğini söyleyen bir yurttaşla sohbet ediyoruz. “Enflasyon yüzde 80 bu hayat şartlarında görüyoruz zaten ama onun üzerinden işte emeklilere ve asgari ücrete fazla zam yapmamak amacıyla TÜİK tarafından düşük tutulduğunu biliyoruz” diyen yurttaş memur emeklisi olmasına rağmen birikimi olmasa geçinmekte zorlanacağını belirtiyor. ‘Nasıl değişir’ sorumuza, “Nasıl siyasette her şey değişiyor, çok güvendiğimiz insanlar bile siyasetten çok farklı yönlerde olabiliyorlar. Daha doğrusu Türk siyasetinde kime güveneceğimi şaşırdık. Kimlere güveneceğimizi şaşırdık. Aldığım terbiye ve eğitim ideolojiktir. Türk milliyetçisiyim ben açıkça konuşmak lazımsa ama bizim de bu anlamda güvendiğimiz çok insanlar bizim beklentilerimizi boşa çıkardılar. Bizi hüsrana uğrattılar. O bakımdan şu anda kim düzeltir sorunuza cevap veremiyorum” yanıtını veriyor.
Yoldan geçerken durdurduğumuz bir yurttaşla sohbet ediyoruz. İki çocuğu, torunu ve annesi ile beraber yaşadığını söylüyor. Kendisinin emekliliğine daha var, 57 yaşında hâlâ çalışıyor. Bu durumun nasıl değişeceğini soruyoruz. “Terazi dengeli tutulursa, emekli maaşını dengelerse düzelir. Bugün Devlet İstatistik Kurumu benim ne yediğimi, ne içtiğimi çok iyi bilir. Bunu anlatmakta bir problem yok, o benden daha iyi bilir. Doğru mu yani?” diyen vatandaş domatesin 60 lira, patlıcanın 80 lira olduğunu belirtiyor. Bir şey yapsam doğrudan cezaevine diyerek ayrılıyor yanımızdan.
“Geçinebiliyor musunuz” diye sorduğumuz bir kadın “Hiç gülesim yoktu” diyerek Avrupa'da yaşadığını, oradan emekli olduğunu ama Türk lirasıyla her şeyin fahiş fiyat olduğunu söyledi.
“Ben Avrupa'da yaşadığım için geçinebiliyorum ama Türkiye'de yaşayan kişileri görüyorum” diyen kadın, “Hakikaten çok yazık. O kadar pahalı ki bana bile zor geliyor. Biz 100 avroyu bozduğumuz zaman 3 bin küsur yapıyor. Bundan iki sene önce 100 avroya aldığımız eşyayı bugün alamıyoruz. Bir kilo peynir, adı belli olmayan, tadı da belli değil zaten. 400 lira olur mu?” ifadelerini kullandı.