Antep Başpınar işçi kurultayından işçiler: Yüzde 65 zammı ancak birlikte ve sendika ile alabiliriz
Başpınar işçi kurultayında işçiler, patronların yüzde 30 zam dayatmasına karşı "Yüzde 65 zam, vergi kesintisinin işçilere yansıtılmaması, banka promosyonu hakkı ve ikramiye" taleplerini kararlaştırdı.
Fotoğraf: Evrensel
Mesut BAYLAV
Antep
Antep'te Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Başpınar İşçi Kurultayı gerçekleştirdi. Kurultayda işçiler zamların belli olacağı şubat ayına nasıl hazırlanacaklarını konuştu ve ortak taleplerini belirledi. Onlarca işçinin söz alarak konuştuğu kurultaya Emek Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, CHP Gaziantep Milletvekilleri Hasan Öztürkmen ve Melih Meriç, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Emek Partisi, Türkiye İşçi Partisi, Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Eğitim Sen temsilcileri de katıldı.
BİRTEK-SEN, Antep’te zamların belli olacağı şubat ayı öncesinde Başpınar işçileri ile mahallelerde kahve buluşmaları, çok sayıda fabrikadan işçilerle fabrika toplantıları gerçekleştirdi. Bu toplantılarda işçiler sorunlarını ve taleplerini tartıştı ve kurultaya nasıl hazırlanmaları gerektiğini konuştu. BİRTEK-SEN aynı zamanda Başpınar işçilerinin taleplerini belirlemek ve ortaklaştırmak amacıyla bu süreçte bir anket çalışması da sürdürdü. Yine şehirdeki en kalabalık işçi duraklarında işçilere mücadeleye hazırlanma çağrıları yapıldı. Kurultaya katılan işçiler kendi fabrikalarında sürdürülen tartışmaları da aktarmış oldu. Kurultaya 36 fabrikadan çok sayıda işçi katıldı.
Kurultayda yapılan işçi konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
Halı dokuma işçisi: Haksızlıklara maruz kalıyoruz. Düşük ücretler, zorunlu mesailer... Sendika bir şemsiyedir şemsiyenin altına giren kendini kurtarır. Karanlıkta yol almak için bir fenere ihtiyaç var sendika o fenerdir. Yanınızda sendika varsa haksızlıklara maruz kalmazsınız. Bu maaşla geçinemiyoruz. Çocuklara harçlık veremiyoruz, dershaneye gönderemiyoruz. Ben işçi olarak Antep’te kendimi güvende hissetmiyorum. Sendika burada pırıl pırıl duruyor. Ben her haksızlığa uğradığımda sendika arkamda durdu. Bir olay oluyor işçinin dört katı çevik kuvvet geliyor. İşçi ile sendika arasına yüksek duvarlar örmek istiyorlar.
"VERGİYE NE KADAR ZAM GELİYORSA BANA DA O KADAR ZAM YAPILSIN"
Halı dokuma işçisi: Biz geçen yıl yüzde 50 zam aldık ama ürünlere yüzde 100 zam geldi. Beş yıl önce alabildiğimizi şimdi alamıyoruz. Ben dokuma operatörüyüm. Günlük 900 TL alıp eve iki misafir çağıramıyorsam ben niye çalıştım? İşçiler olarak ortak bir karar alalım. Benim en az yüzde 50 zam almam lazım. Onu da veremeyeceklerse vergiye ne kadar zam geliyorsa bana da o kadar yapsınlar. Başpınar işçileri olarak bunu istemeliyiz.
Halı dokuma işçisi: Yüzde 65 zam talebimiz olmalı. Bunu da ancak birlikte alırız. Bunu sendika ile iletişim içinde olarak alırız. Birlik olup alalım. Her şey kendi kendine olmuyor birlikte savaşacağız, her gün üç beş kişi ile konuşup onları da ikna ederek alacağız.
Halı dokuma işçisi: 1992’de başladım mesleğe, 33 senedir çalışıyorum. Bu son iki senede ezildiğim kadar ezilmedim. Zamanında bir haftalığımız bir asgari ücretti şimdi aylığımız asgari ücretin bir buçuk katı. Bütün sorunları hepimiz biliyoruz; bazıları maaşı yatırmaz, bazıları geciktirir, yemek iyi değil, servis iyi değil. Biz buraya bu sorunları çözmek için geldik. Bunun için birlik olmalıyız. Fabrikalarda en ufak bir şeyde kod tehdidi ile karşılaşıyoruz. Ben babayım 5 çocuğum var hepimiz işsiz kalmaktan korkuyoruz. Bugün burada elbette daha kalabalık olmalıydık ama o da olacak.
"KEMER SIKARAK DEĞİL YUMRUĞUMUZU SIKARAK HAKKIMIZI ALACAĞIZ"
Halı dokuma işçisi: 30 yıllık dokuma operatörüyüm. ’96 grevinde biz çıraktık. O zamanki birliği şu an göremiyorum ama biz yolun başındayız. Toplantılarda üç beş kişi ile toplantı yaptık. Ama şu anda bir ışık var ilerleyen zamanlarda katlanarak artacak. Refaha ulaşmamız lazım açlık sınırı altında çalışıyoruz. Üç beş kişilik ailenin geçinemeyeceği standartların altında çalışıyoruz. Şu an kölelik devrinden daha zor. O zaman kölenin bütün ihtiyaçları karşılanıyordu. Şimdi elimize üç kuruş verip ne yapıyorsanız yapın diyorlar. Niye işçi hep kemer sıkma politikası uyguluyor? Devlet ve patron kemer sıksın. Birleşerek ve direnerek sefalet zamlarını kabul etmeyeceğiz. TÜİK verilerini kabul etmiyoruz refah payı istiyoruz. TÜİK yüzde 45 açıkladı ise yüzde yirmi de refah payı olmalı. Zenginler çocukların istediğini alıyor biz hiçbir şey alamıyoruz. Eskiden asgari ücretin dört katı alıyorduk bugün baktığımda yarısına düşmüş. İşsiz kalma korkumuz var. Birleşerek işimizi de buluruz aşımızı da buluruz. Kemer sıkarak değil yumruğumuzu sıkarak hakkımızı alacağız.
"PATRONLAR KADAR İŞÇİLER DE BİRLİK OLSA HERKES HAKKINI ALIR"
İplik fabrikasından bir işçi: 2024’te büyük bir mücadele verdik. Akcanlar’da haksızlığa uğradık kod 46 ile 80 kişiyi işten attılar. Fabrikanın önünden ayrılmadık. Çalışma sistemimizi değiştirdiler. Biz kabul etmedik. Birleştik, sistemi kabul etmediğimizi söyledik, iki gün sonra kodlar kalktı. 2024’te kimin yanımızda olduğunu gördük. Şehrin her yerinde sesimizi duyurmak istediğimizde Emek Partisi ve BİRTEK-SEN vardı yanımızda. Bazı arkadaşlar siyaset yapmayalım da diyor ama şu an konuştuğumuz her şey siyasettir. Bizi öyle bir duruma getirdiler ki çocuklarımız konuşmayı öğrenmeden bunları öğreniyorlar. Mücadele ederken şunu fark ettim; herkesten destek bekledik ama olmadı. Ben bunları ömrümün sonuna kadar unutmam. Büyük patronlar bizim patronu arayıp sakın haklarını verme dediler. İstediğimizi alamadık ama onurlu bir mücadele verdik. Patronlar kadar işçiler de birlik olsa herkes hakkını alır. İlk 20 gün başka fabrikadan arkadaşlar bizi ziyaret ettiler, ihtiyaçlarımızı da giderdiler. İlk 1 ay iş bulamadım ama korkmadım. Kararlı olursan herkes iş bulabilir.
"YÜZDE 30 ZAMMI KABUL ETMEDİĞİMİZ İÇİN GELDİK"
Halı dokuma işçisi: Haklı mücadele için buradayız. Bu bir başlangıç, ilk adımlar hep böyle olur. Çoğalacağız. İnanacağız. Yüzde 30 zammı kabul etmediğimiz için geldik çünkü edersek yarın daha azını verecekler. Daha ilerisi olacak kasada para yok diyecekler. Kıdem tazminatı kaldırılacak dediler, işçiler reddetti diye alamadılar. Önce korkuyu yenmemiz lazım. Bu da inançla olur. İnançlı olursak zammımızı da alırız. İki üç iş yapan arkadaşlar var, yetişmiyor çocuğu okuyanlar dört beş çocuğu olanlar var. Ünaldı zamanında bir haftalık bir asgari ücretti şimdi aylık bir tık fazlası. Dişimi sıkmadan rahatlamak için buradayım. Bu bizim hakkımız. Burada inanan bir sürü insan görüyorum. Kendinize, bu yola inanın, kazanabiliriz.
"ÜRETEN ÇALIŞAN BİZİZ, PAYIMIZA DÜŞEN DEĞİL YÜZDE 30 YÜZDE 100 ZAM"
Halı dokuma işçisi: Patronların işçiden başka çekindiği kimse yok. Türkiye’nin 2024 ihracatı milyarlarca lira. Üreten çalışan biziz, bizim payımıza düşen verilse değil yüzde 30 yüzde 100 bile olur. Biz kemer sıkıyoruz patronlar sürekli kemer genişletiyor. Asgari ücret zammı ne kadar adil? Biz işçinin arkasındayız diyen vekiller işçinin arkasında değil de yanında durun biraz da. Bazı fabrikalar normalde yarım çalıştırırken bu pazar kurultay var diye tam çalıştırmışlar. Onlar bizim farkımızda. Biz de kendimizin, gücümüzün farkında olalım.
"PATRONUN KÂRI KATLANMIŞ, BİZİM GELİRİMİZ DÜŞMÜŞ"
Emek Partisi İl Başkanı Çuval Dokuma İşçisi Abdullah Çiloğlan: 10 yıldır Başpınar’dayım. Yıllar içerisinde bizde büyüyen tek şey iş yükümüz oldu. Önceden iki dokuma makinesine bakıyorduk. Şimdi makine sayısı beşten fazla. İş yükümüz öncenin altı katı. Makine sayısı ile birlikte makinenin devri de yükseldi. 300-400 metre kumaş işleyen makine şu an 1000 metre işliyor. Halı tezgahında üç kişi çalışırken şimdi bazı yerlerde bir işçi çalışıyor. Bilgisayarlı makineye geçilmiş. Patronun kârı katlanmış, bizim gelirimiz düşmüş. Bu gidişat daha nereye kadar gidebilir diye toplandık bugün. Ocak ayı açlık sınırı 30 bin yoksulluk 80 bin, bize 22 bin reva gördüler. Biz bu koşullarda mı yaşamayı hak ediyoruz? Kemerimizi nereye kadar sıkacağız? Ne kadar korkarsak gelip bizi bulacak. Ne yapacağımız hedefimiz belli: İnsanca bir yaşam istiyoruz. Çocuğumuzu okutabileceğimiz bir ücret. Hafta sonu ailemizle sosyal bir aktivite yapacağımız bir ücret. Benim şu an maaşım 21 bin 500 TL. Bana yüzde yüz verse 43 bin TL yapar. Yani yoksulluk sınırının yarısı. O nedenle hedefimizi ihtiyacımız olan yerden koymalıyız. Patronlar piyasa diyorlar, piyasayı kim belirliyor? Patronlar. Korkmayacağız, eller burada, biz üretiyoruz. Mücadele edeceğiz, bunun kalıcı olması için birleşeceğiz. Ben aynı zamanda Emek Partisi il başkanıyım ve siyaset yapıyorum. İşçiler olarak siyasetin içerisinde olmalıyız, işçi sınıfının safında doğru yerde siyaset yapmaya ihtiyacımız var.
TÜRKMEN: BU MÜCADELEYİ BİRLEŞTİRMEMİZ GEREKİYOR
Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, “Bu kentin en büyük gücü biziz, bu kentte adı olmayan işçiler de biziz. Ama hikayemiz bundan ibaret değil. Bu kentin tarihinde Ünaldı işçilerinin mücadele örnekleri de var. Bu kentte 100 yıllık işçi sınıfının mücadele tarihi var. Son 3 yılda 20 binden fazla işçi Antep’te eylemler yaptı. Bu yüzden bizim arkamızda işçi sınıfının tarihi var ve biz sırtımızı oraya yaslayacağız. Son 30 yılda Antep’te yaşanan işçi eylemlerine öncülük eden işçiler bugün burada bu salonda” ifadelerini kullandı.
Şubat ayında Başpınar işçilerinin talepleri için mücadele edeceğini ifade eden Türkmen, “Bizim bu mücadeleyi birleştirmemiz gerekiyor. Bugün burada işçilerin ortak olarak aldığı kararları fabrikalarımızda duyuracağız, bu mücadeleyi ortaklaştıracağız” dedi.
EMEP MİLLETVEKİLİ KARACA: TÜRKİYE BİR PATRON DEVLETİDİR
Kurultaya katılan konuklar da söz aldı. Emek Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, “Antep işçisi bu cümleyi bizden çok duydu: ‘Türkiye bir patron devletidir.’ Kapitalist devletler, sermayedarlar daha fazla kâr etsin; bunun karşısında duran ne varsa kaybetsin diye bir sistem kurarlar. Gerekirse işçinin emeği de hayatı da hiçleşsin, yeter ki sermayedarlar kazansın. Tam da bunun için herhangi bir halk kesiminin ya da işçilerin en ufak bir hak için yan yana gelip birlikte hareket etmesini istemezler. Çünkü örgütlü bir işçi sınıfının karşısında ayakta kalabilecek hiçbir güç olmadığını en iyi onlar bilirler. İşte bu yüzden yasaları da yargıyı da hukuku da uygulamayı da kendi düzenlerinin devamına hizmet etsin diye çizerler” dedi.
"GÜVENCELİ İŞ, BARAJSIZ SENDİKA, YASAKSIZ GREV ŞİARIYLA YOLA ÇIKIYORUZ"
İşçi sınıfına dönük saldırılara karşı Emek Partisinin yeni bir kampanya başlatacağını ifade eden Karaca şöyle devam etti: “Sendikalaşmanın önündeki engeller yok edilsin, sendikal barajlar kaldırılsın, grev yasakları bitsin, patronun keyfi işten atmaları son bulsun diye bir kampanya başlatıyoruz. “Güvenceli iş, barajsız sendika, yasaksız grev” şiarıyla yola çıkıyoruz. Bu yol; hakkı yenen, emeği çalınan, sendikalılığı engellenen, güvencesiz ve güvensiz hissettirilen her işçinin yoludur. Bu yol, mücadele tarihi unutturulmak istenen, ’96’da Ünaldı’da tarih yazan 20 bin işçinin direniş mirasından mahrum bırakılmak istenen Antep işçi sınıfının yoludur. Bu yolda birlikte yürüyeceğiz.”
CHP MİLLETVEKİLİ MERİÇ: GÜCÜNÜZÜ BİLİN, BİRLİK OLMAYI BİLİN
CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç ise, “Ben de esnaf çocuğuyum sonra iş adamı oldum gurur duyuyorum. Sanayicilik de zor. İşçilerine ev yapan fabrika sahipleri var, asgari ücretin üstünde veren yerler var, yeter mi yetmez. Ben de zorlanıyorum rekabet var ben de sizlerin yaşadığı sorunları yaşadım. Yaşadıklarınızı çok iyi biliyorum örgütlü olmak güzel. Güce temsil olmamanın tek yolu sizin de bir güç olduğunuzun farkına varmanızdır. Kimseyi suçlamayın gücünüzü bilin, birlikte olmayı bilin” dedi.
CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen de “Sayın Erdoğan çok konuşuyor çünkü çok korkuyor. Sizler bu salonları ne kadar doldurursanız o kadar korkacak. En çok örgütlü güçten korkuyor. Baroları ikiye böldü, akademik kadroları böldü, sendikaları böldü, pasifize etmeye çalışıyor” diye belirtti.
"ARKANIZDA DEĞİL YANINIZDAYIZ"
Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı ve Gaziantep Akademik Meslek Odaları Birliği (GAMOB) Dönem Sözcüsü Kazım Doğan Eroğulları ise yıllardır ülkemizde korku ikliminin etkili olduğunu belirterek, “Bundan kurtulmanın tek yolu dayanışma. Birlikte yan yana geldiğimizde örgütlü olduğumuzda dilenerek değil direnerek kazanacağız. Bu ülkede açlık, sefalet, kölelik hepimizin sorunu. Mücadelenize, gücünüze güç katmaya geldik, arkanızda değil yanınızdayız” dedi.
İşçiler kurultayda taleplerini ise şöyle belirledi ve bütün fabrikalarda taleplerin yaygınlaştırılmasını kararlaştırdı:
- Ücretlere yüzde 65 zam yapılsın
- Banka promosyonları işçilere verilsin
- Yılda iki bayram birer maaş ikramiye
- Vergi kesintileri işçilere yansıtılmasın
- Halı dokuma fabrikalarında halfeler (dokuma operatörü) için en düşük sabit ücret 50 bin TL, telciler (operatör yardımcısı) için en düşük sabit ücret ise 40 bin TL olmalı.