Evrensel'in manşeti | Sadece adı var
İktidar ve patronların el birliğiyle kurduğu sendikasız çalışma düzeni, istatistiklere de yansıdı.
Fotoğraf: ANKA
İktidar ve patronların “düşük ücret, yoğun sömürü, yüksek kâr” için el birliğiyle kurduğu sendikasız çalışma düzeni, sendika istatistiklerine yansıdı: Toplu sözleşmeden yararlanabilen işçi oranı sadece yüzde 8. Anayasal hakkını kullanıp sendikalaşan işçilerin karşısına ise işçi kıyımı, ayak bağı sendikal yasalar, uzun yargı süreçleri, devlet kurumlarının baskısı çıkarılıyor.
TOPLU SÖZLEŞMELİ ORANI YÜZDE 8
Çalışma Bakanlığının açıkladığı sendika üye sayıları istatistiklerine göre Türkiye’deki 16 milyon 864 bin 733 işçiden yüzde 14.97’si, yani 2 milyon 524 bin 547 işçi sendika üyesi. Sendikalaşıp toplu sözleşmeden yararlanabilen işçilerin sayısı ise sadece yüzde 8’le 1 milyon 350 bin.
ÖZELDE NEREDEYSE SENDİKA YOK
Üstelik toplu sözleşmeden faydalanabilen işçilerin 1 milyon 100 bini kamu iş yerlerinde ve belediyelerde çalışıyor. Patronlara ait özel fabrika ve iş yerlerinde toplu sözleşme kapsamında olan işçilerin sayısı ise 250 bini anca buluyor. Bu sayı toplam işçi sayısının yüzde 1.48’ine denk geliyor.
‘ÇÖZÜM MÜCADELEDE’
Sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışan işçilerin ise grev haklarını kullanamadığını hatırlatan Akademisyen Özgür Müftüoğlu, “Yetki probleminden greve kadar işçilerin sendikal haklarını kullanabilmelerinin yolu sendikal bürokrasiyi de aşacak bir mücadeleden geçiyor” dedi.
SENDİKALAŞAN İŞÇİYE BASKI
Özak, As Plastik, Polonez, Lezita, Agrobay, Fernas, TKIS Blinds, Digel Tekstil... Son bir yıl içinde birçok iş kolundan yüzlerce işçi, sendika haklarını kullanmak istedikleri için işten atıldı, polisjandarma ya da silahlı koruma müdahalesiyle karşılaştı, gözaltına alındı. Oysa Anayasa’nın 51. maddesi işçilerin sendikalaşmasını hak, bunu engellenmeyi ise suç olarak tanımlıyor.
(HABER MERKEZİ)