Kartalkaya’nın sorumluları kim?
Her şey özelleşecek, denetim esnekleşecek, ucuz iş gücü üzerinden sermaye birikimi sağlanıp kalkınma gerçekleşecekti. Bu sırada bazı yol ‘kazaları’ yaşanabilirdi. Onlar da kader diye geçiştirilirdi.
Maden Mühendisi Mehmet Torun
21 Ocak 2025 tarihinde Bolu-Kartalkaya’da bir otelde çıkan yangında, resmi rakamlara göre 36’sı çocuk 78 vatandaş hayatını kaybetti, 51 yurttaşımız da yaralandı. Olayın sıcaklığı devam ederken tüm kesimler sorumluluğunu bir başkasına atmaya gayret etti. Devletin en üst yetkilileri, bakanları TV ekranlarında olayda kendilerinin sorumluluğu olmadığını anlattılar uzun uzun. Olayın nedeni çok açıktı aslında. Patronların daha fazla para kazanma hırsıyla gerekli önlemleri almaması ve kamu otoritesinin denetim yapmamasıydı.
Sistem böyle kurgulanmıştı çünkü. Her şey özelleşecek, denetim esnekleşecek, ucuz iş gücü üzerinden sermaye birikimi sağlanıp kalkınma gerçekleşecekti. Bunlar yapılırken bazı yol ‘kazaları’ yaşanabilirdi. Soma gibi, İliç gibi, Çorlu tren kazası gibi, Torunlar inşaat gibi… Onlar da kader, fıtrat diyerek geçiştirilirdi.
Gerçek bir hukuk devletinde bu tür katliamların çok ciddi bedelleri olur. Sorumlulardan hesap sorulur, ders çıkarılacak sonuçlar alınır. Bırakın hukuk devletini sıradan bir kanun devletinde dahi yasalar uygulanır, uymayanlar bedel öder.
Bu ülkede, 2012 yılında İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası yürürlüğe girmiş. Her ne kadar eleştirilse de halen uygulamada. Yasa, birkaç istisna dışında tüm iş yerlerini kapsıyor. Amaç maddesinde “Bu Kanunun amacı; iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir” ifadeleri yer alıyor. Kanunun uygulamasından da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sorumlu.
Yine turizm bölgelerinde kurulan tesislerin denetim görevi de Kültür ve Turizm Bakanlığında. Bu bakanlık elemanlarının söz konusu işletmeleri yasalar çerçevesinde denetlemesi gerek. Şöyle diyor görev tanımında;
“Turistin tam bir güvenlik kolaylık ve rahatlıkla yörede ikamet ve seyahat edebilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak,
Turistik belgeli işletmeleri ilgili kanun ve yönetmeliğe göre denetlemek.” Yani iki bakanlığın görevi yasalarda açık ve net şekilde belli.
Buna rağmen herkes top çevirerek sorumluluğu başkasına atma peşinde. Olay mahalli kendi yetki ve sorumluluk alanı dışında olan bir belediye itfaiyesinin durum tespit raporu üzerinden yaygara koparılmakta.
Oysa, iki bakanlık yetkili ve sorumlu ama nedense Çalışma Bakanlığının hiç sesi soluğu çıkmıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmış mı, neler yapılmamış soran eden yok. Sorulamaz çünkü bakan oteller ve tur organizasyonu sahibi. Eski sağlık bakanının hastane sahibi, milli eğitim bakanının özel okul sahibi olduğu bir ülke burası. Sermayeyi ürkütmemek gerek, ölenler bir şekilde unutulur nasılsa.
2024 yılı kasım ayında Sırbistan’da tren istasyonunun çatısı çöktü ve 15 kişi yaşamını yitirdi. Bunun üzerine halk protesto gösterileri düzenleyerek bakanların istifa etmesini, yetkililerin tutuklanmasını talep etmek üzere hükümet binalarının girişlerine kırmızı el izleri bıraktı. Hayatını kaybedenler için Sırbistan’ın kuzeyinde binlerce kişinin katıldığı cenaze törenleri düzenlendi. Tepkiler sonucu, Başbakan Vuceviç 28 Ocak 2025 tarihinde istifa etti. Daha önce de iki bakan istifa etmişti. İstifasını veren Vucevic, düzenlediği basın toplantısında “Hükümet en üst düzeyde sorumluluk göstermek zorundadır. Toplumdaki gerilimi daha fazla arttırmamak için az önce açıkladığım kararı aldım” ifadelerini kullandı. Bu şekilde demokratik hakların kullanılması toplumsal duyarlılığın artması, olası olayların önlenmesi açısından oldukça önemli.
Deneyimlerimiz, hukuki süreçlerin nasıl işleyeceğini gösteriyor. Uzayan yargı süreçleri, raporlar, bu raporlara itirazlar ve sonuçta iki günah keçisi bulunarak bağlanacak dosyalar. Gelecek katliamlara kadar unutulacak her şey. Nitekim, son olayda savcılık tarafından atanan bilirkişilerin hazırladıkları rapor uygun bulunmamış olacak ki yeni bir rapor talep edilmiş başka bir ekipten.
‘Devlet benim’ mantığı hakim olduğu sürece devletin hiçbir yetkilisi hiçbir konuda hesap vermez, gerçekler açığa çıkmaz. Her alanda gerçek bir demokrasinin uygulanması ve şeffaflık bu karanlıkların aydınlığa çıkarılmasının tek yolu. Aksi halde bu acılar, facialar son bulmayacak.
Evrensel'i Takip Et