Eskişehir ve İzmir’de gazetecilere destek eylemi: “Gazetecilik suç değildir”
Gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklama kararlarına tepkiler sürüyor. İzmir ve Eskişehir’de düzenlenen basın açıklamalarında, basın özgürlüğünün tehdit altında olduğu vurgulandı.
Fotoğraf:Bahar Emreoğlu/Evrensel
İzmir ve Eskişehir'de Halk TV’de çalışan gazetecilerin gözaltına alınması ve tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edilmesine tepki göstermek için basın açıklaması düzenlendi.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Gazetecilik suç değildir! Gözaltına alınan gazeteciler serbest bırakılsın” yazılı pankartın arkasında bir araya gelen kitle sık sık “Özgür basın susturulamaz”, Faşizme karşı omuz omuza”, “Hükümet istifa” sloganlarını attı.
Basın açıklamasını platform adına İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz okudu.
Ülkenin çok karanlık bir dönemden geçtiğini belirten Yılmaz, “Toplumun hiçbir kesiminin hukuki güvenliği kalmamış, iktidara yönelen her eleştiri başta terör yaftası olmak üzere sudan gerekçelerle hapsedilmeye, susturulmaya, yıldırılıp korkutulmaya çalışılmaktadır. Son dönemde yaşanan tutuklama ve gözaltı süreci siyasi görüş, meslek, köken ayrımı gözetilmeksizin her muhalif sesin susturulmasına, buna yönelik tepkilerin ise söndürülmesine yönelik ciddi bir operasyonun parçası olarak değerlendirilmelidir. Siyasi yelpazenin her renginden insan görüşleri nedeniyle cezaevine gönderilerek toplum üzerinde yılgınlık ve baskı yaratılmak istenmektedir. Bunun en temel sebebi ise ülkeyi idare ettiğini düşünenlerin ekonomiden hukuka, sağlıktan eğitime hayatın tüm alanlarını çöküşe sürüklemiş olmaları, yönetemez duruma gelmeleri, halkın ise bu şekilde yönetilmeyi artık istememesi ile açıklanabilir” dedi.
“Gazetecilik suç değildir”
— Evrensel Gazetesi (@evrenselgzt) January 29, 2025
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, gazetecilerin gözaltına alınması tepki gösterdi
https://t.co/3T3DlHEzbL pic.twitter.com/Xc9Rsa3fu9
“TARİHİMİZ CESUR GAZETECİLERLE DOLU”
İnsanların bugün açısından yoksullukla mücadele ettiğini söyleyen Yılmaz, yapılması gerekenin daha fazla demokrasi, daha fazla paylaşım, daha fazla özgürlük, daha fazla eşitlik olması gerektiğini ekledi.
Türkiye’nin her karanlık döneminde o zifiri karanlığın çeşitli yerlerinde küçük ya da büyük birçok ışığın yakıldığını vurgulayan Yılmaz, “Bu ışıkları yakanlar kimi zaman işçiler, köylüler olmuş; kimi zaman öğrenciler, aydınlar, sanatçılar, kimi zamansa korkusuz, halktan ve emekten yana, yurtsever gazeteciler olarak öne çıkmıştır. Tarihimiz, inandıkları, doğru bildikleri uğruna gerektiğinde yaşamını feda etmiş, cezaevlerine atılmış, sürgünlere gönderilmiş, kitapları, yazıları yasaklanmış cesur gazetecilerle doludur. Halkın doğru habere ve gerçeklere ulaşması, basın hürriyeti, bilgi edinme hakkı en temel anayasal haklardan olsa da bu haklar her geçen gün daha da yok sayılmakta, mesleğini icra eden gerçek gazeteciler cezaevi veya işsizlik tehdidi ile yaşamak durumunda bırakılmaktadır. Buna rağmen cesur kalemlerimiz doğru bildiklerini yazmaktan, söylemekten, halkı bilgilendirmekten vazgeçmemektedir” diye konuştu.
“22 ARALIK 2024’TEN BUGÜNE 15 GAZETECİ TUTUKLANDI”
Daha önce de hakkında tutuklama kararları verilen, uydurma davalarla hapislere atılan gazetecilerin bugün de benzer bir yıldırma politikası ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Yılmaz, 22 Aralık 2024’ten bugüne Türkiye’de 15 gazetecinin tutuklandığını belirtti. Türkiye’de hukuksuzluk destanının yazıldığını ifade eden Yılmaz, “Bizler bu adaletsiz, bu acımasız, bu karanlık dönemin seyircisi olmayacağımızı, başta gazeteciler olmak üzere halktan ve ülkeden yana olan tüm kesimlerle dayanışmamızı büyüteceğimizi belirtmek zorundayız. Halk muhalif her sesin susturulmaya çalışıldığı bu dönemde birlik ve beraberlik içinde olmalıdır. Halkın halktan başka çaresi ve umudu yoktur” dedi. Son olarak tüm kesimlere ve yargıya seslenen Yılmaz, “Görevlerini yaptıkları için tutuklanan ve gözaltında bulunan gazetecilere yönelik hak ihlallerine derhal son verin ve onları serbest bırakın. Demokrasi ve insan hakları olmadan hak ettiğimiz bir yaşama kavuşamayız. Demokrasiden, insan haklarından korkmayın. Özgürlüklerden çekinmeyin. Bunlar ülkeyi geliştirecek, büyütecek, insanları mutlu, refah dolu bir yaşama sevk edecek en önemli unsurlardır. Herkes hukukun üstün olduğu, hukuki güvenlik riskinin yaşanmadığı, aniden kapısının çalınıp tutuklanma korkusu ile uyumadığı bir ülkede yaşama hakkına sahiptir. Bu karanlık artık dağılmalıdır. Bu ülkeye demokrasi ve hukukun üstünlüğü hakim olmalıdır” ifadelerini kullandı. (İzmir/EVRENSEL)
ESKİŞEHİR
Gözaltına alınan gazeteciler için bugün Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasına katılan kitle, “Gün gelecek, devran dönecek”, “AKP halka hesap verecek”, “Özgür basın susturulamaz”, “Özgür basın, demokratik Türkiye” sloganlarıyla tepkisini dile getirdi.
Basın metnini Emek ve Demokrasi Platformu adına gazeteci Rengin Arslan okudu. Arslan açıklamasında şunları dile getirdi:
“GAZETECİLERİ SUSTURAMAZSINIZ”
"Uzunca bir süredir yargı organlarının bir baskı aracına dönüştürülerek basının sesinin kesilmeye çalışıldığını endişeyle takip ediyoruz. Sadece halkın haber alma hakkı elinden alınmıyor, düşünce ve ifade özgürlüğü de yok ediliyor. Bir basın toplantısını haber yapan gazetecilere soruşturma açılıyor; bu yetmezmiş gibi, bir röportaj nedeniyle Barış Pehlivan, Serhan Asker ve Seda Selek için gözaltı kararları veriliyor. Sadece bir ‘haber’ nedeniyle alınan bu kararlar, Türkiye'de anayasal güvence altındaki basın özgürlüğünün ne denli tehdit altında olduğunun açık bir göstergesidir. Üç gazetecinin aynı anda gözaltına alınması, yalnızca bir operasyon değil, aynı zamanda bir baskı dalgasıdır."
“İKTİDAR, GAZETECİLERE YÖNELİK BİR TEHDİT ARACI”
"Bugün siyaset kurumu, iktidar ve ne yazık ki yargı organları, basın ve ifade özgürlüğünün yanında yer almak yerine gazetecilere yönelik bir tehdit aracı, bir sindirme mekanizması olarak işlev görmektedir. Bir demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için gazetecilerin özgür olması gerekmektedir. Eğer gazeteciler işlerini korkusuzca yapamazsa, bu sadece onların değil, bütün halkın kaybı olur. Gazetecilik, halkın haber alma hakkının da savunulmasıdır. Bu yüzden gazetecilere yönelik baskılara karşı hep birlikte dur demek, basın özgürlüğünü savunmak hepimizin sorumluluğudur.
Basın özgürlüğü yalnızca gazetecilerin değil, tüm halkın hakkıdır. Bu mücadele sadece meslektaşlarımızı değil, hepimizi ilgilendiriyor. Meslektaşlarımızın gözaltına alınmasını kabul etmiyoruz, bir an önce serbest bırakılmalarını istiyoruz." (Eskişehir/EVRENSEL)